Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dolar, biri dünya, diğeri Türkiye olmak üzere iki ayak üzerinde yükseliyor.

        Dünya tarafında doların altı büyük para birimine karşı değerini ölçen Dolar Endeksi yüzde 4 artışla 99.990’a kadar çıktı. 13 Mart’taki 100.390’ı yakalamaya ramak kaldı. Doların bu son artışına karşılık ABD’den etkili bir müdahale henüz gelmedi. Bu nedenle kısa vadeli iniş çıkış veya testere ağzı hareketlerin birincisinin yaşanmasına karşılık ikincisi henüz gerçekleşmedi. Birincisi pazartesi günkü grafikte yer alıyor. Dün doların 100 sınırını aşıp aşmaması önemliydi. Aşma aşamasında perakende satışların beklenenin altında çıkması doları geriletmeye başladı. Euro/dolar paritesi de 1.06’nın üzerine attı.

        ■ Doların yükselişi veya karşısındaki diğer paraların değer kaybıyla Dolar Endeksi’nin 100 binin üzerine atması, başta ABD’yi rahatsız ediyor. Nitekim böyle bir düzeydeyken 18 Mart’ta yapılan FED faiz kararı toplantısı ile doların hızı kesildi. FED’in değerli dolardan duyduğu rahatsızlık da açıklandı. Rekabet gücünü negatif etkiliyor.

        ■ Dün Habertürk TV’de Yavuz Semerci ile konuk ettiğimiz Borsa İstanbul eski başkanı ve AK Parti milletvekili adayı İbrahim Turhan da bu konuya dikkat çekti. Amerika’da ilk çeyrek şirket bilançolarının hiç de iyi çıkmadığını, yapılan anketlerle bunun nedeninin “güçlü dolar” olduğunu söyleyen İbrahim Turhan buradan hareketle faiz artırımının olabildiğince geç başlayacağını tahmin ediyor.

        ■ Biz de Dolar Endeksi’nin 100’ü aşması ve 13 Mart düzeyini geçmesi halinde en azından sözlü bir müdahale gelebileceğini, bu ay sonunda yapılacak FED faiz kararı toplantısıyla daha güçlü bir müdahalede bulunulacağını tahmin ediyoruz. Dolarda testere ağzı hareketlerini beklentimizin asıl nedeni bu.

        ■ Doların yükselmesinin iç nedenini dün de özetledik. Yüksek dış finansman açığına karşılık zayıflayan sermaye akımları bunun en önemli nedeni.

        ■ Ancak seçim atmosferine girilmesinin ve son 12 yıllık dönemin ekonomi yönetiminin değişme ihtimalinin etkisi de var. Hatta bu etkiye cuma günkü Ağrı operasyonu da bizce eklendi.

        TCMB BAĞIMSIZLIĞI KORUNUR: Seçim sonrasında aynı hükümetin göreve devam etmesi durumunda ekonomi yönetiminde yer alacaklar arasında adı öne geçenlerden biri olan İbrahim Turhan’ın dünkü anlatımlarından iş ve yatırım ortamının iyileştirileceği, sanayiye dönüş yapılacağı, kurumsal yapının ve kalkınma politikalarının değiştirileceğini çıkardık. Bu çerçevede Merkez Bankası Kanunu değiştirilerek, finansal istikrar, büyüme ve istihdam gibi hedefin genişletilmesi yoluna gidilebilir. Ama bu Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığının yok edileceği anlamına gelmiyor. Bu bağımsızlık titizlikle korunacak.

        Nasıl bir kur politikası sorusuna ise İbrahim Turhan “Kurdan dolayı sanayimiz haksız bir rekabet altında olmamalıdır. Rekabette dezavantaj oluşturmayan bir kur” yanıtını verdi. Bu da yüksek, düşük ve gerçekçi olarak tanımlanan üç kur düzeyinden gerçekçi kura denk düşüyor.

        22 NİSAN’LA MÜDAHALE: Dün doların rekor kırmasıyla sepet kur bazında 2.76 olan 6 Mart düzeyine ulaşıldı. Bu anlamda 2.83’ün görüldüğü 27 Ocak 2014 düzeyi henüz aşılamadı. Ama yükselişin hızı ve artışın daha çok iç nedenlerden kaynaklanması Merkez Bankası’nı harekete geçirdi. Pek görülmeyen şekilde banka 22 Nisan’da yapacağı Para Politikası Kurulu’nun gündemini önceden açıkladı.

        ■ Banka bu toplantıda “sisteme daha uygun koşullardan döviz verebileceğini, TL’nin cazibesini artırmak için de zorunlu karşılıklara daha yüksek faiz ödemeyi kararlaştırabileceğini” belirtti. Banka’nın açıklamasında ayrıca “Toplantıda gerekli görülmesi halinde finansal piyasalardaki istikrarı destekleyici yönde ilave tedbirler de ele alınabilecektir” denildi. Açıklamayla yönlendirmenin veya müdahalenin bir örneği ortaya konuldu.

        ■ Bu müdahalenin kısmen etkisi oldu ama üzerine beklenenin altında gelen ABD perakende verisi de eklenince, dolarda 2 kuruş gibi bir geri çekilme meydana geldi. Doların şubat ve marttaki yükselişinde dış etkenler daha çok rol oynamıştı. Şimdi ise siyasi bir konjonktürde iç faktörler daha etkili.

        Ne yazık ki, hem iç hem de dış faktörlere karşı müdahale araçlarının gücü sınırlı kalmaya mahkûm.

        SONUÇ: “Her boyayı boyadık, bir fıstık yeşili kaldı.” Türk atasözü

        Diğer Yazılar