Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir yanda Çin’de borsa çöküşü, diğer yanda Yunanistan krizi devam ediyor. Amerika’da ise borsaların 3 saat 40 dakika kapalı kalması gibi garip olağandışı bir durumu yaşıyoruz. FED tutanaklarında Yunanistan krizinden çekindiğini dile getiriyor ve eylülde beklenen ilk faiz artırımını öteleyebileceğinin işaretini veriyor. Kısaca küresel piyasalar olağanüstü bir dönemden geçiyor. Garip ve güvensiz bir ortam var. Ancak Yunanistan krizi çözülebilirse, Çin’de borsa çöküşü önlenebilirse tehlikeleri fırsata dönüştürmek ya da ertelemek mümkün olacak.

        - Küresel gelişmelerin arasında Türkiye’de siyasi gelişmeler de kendine yer buluyor. Seçimin ardından bir ay geçtikten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan dün AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu yeni hükümeti kurmakla görevlendirdi. Böylece Anayasa’da yer bulan 45 gün sınırlı süre de başladı. Hükümetin kurulamaması halinde Cumhurbaşkanı seçimin yenilenmesine gidebilir. Dolayısıyla seçimlerin tekrarlanması siyasi partileri hükümeti kurmaya zorlayan bir faktör.

        - Zaten iktidarı istemeyen siyasi parti yoktur. Böyle bir partinin siyasette, Meclis’te işi yoktur. Nitekim dün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yaptığı açıklamayla şunları söyledi: “MHP daha önce ortaya koyduğu ilkelere bağlı olmakla birlikte, riayet ve refakat gördüğü takdirde Türkiye’nin siyasi istikrarsızlık yaşamaması için beklenilen fedakârlıkları çekinmeden gösterecektir.” Yani hükümet kuruluşunun resmen başlatıldığı gün Bahçeli net bir şekilde “Ben varım” dedi.

        - CHP de zaten “Ben bu işte yokum” dememişti. Dolayısıyla görevlendirmeyi alan AK Parti’nin önünde iki seçenek bulunuyor. MHP veya CHP ile koalisyon kurmak.

        - CHP ile kurarsa Anayasa’yı değişterecek çoğunluğa ulaşacak. Ama CHP’nin de razı olacağı değişiklik AK Parti için yeterli olmayabilir. Dolayısıyla Anayasal çoğunluğa ulaşmak AK Parti için birinci tercih olmaktan çıkıyor.

        - MHP, AK Parti’nin daha uyumlu çalışabileceği, kendine daha yakın bir parti. Muhalefette kalması halinde en fazla oy kayması yaşayabileceği MHP’yi yanına alması, icraatlarına ortak etmesi, bu riski ortadan kaldıracak. Buna karşılık CHP ile AK Parti arasında oy geçişleri yok gibi bir şey. HDP’ye ise gidenler gitti. Belki az bir kısım daha geride kalmıştır. Dolayısıyla en uygun ve daha uzun vadeli sürdürülebilecek ortaklık MHP ile görünüyor. İşte Bahçeli bu konudaki katı tutumunu terk etti ve dün yaptığı açıklamayla koalisyona kapıyı açtı.

        - AK Parti için MHP’nin CHP’ye göre bir başka çekiciliği daha, verilecek bakanlık sayısında olacak. Oy oranına veya milletvekili sayısına göre bakanlık tahsisi yapılacağından, 6 bakanlık verip hükümeti kurmak varken, neden 10 bakanlık vereceği partiyi seçsin. Dünkü açıklama ve tutum değişikliğinin koalisyon kuruluşunu önemli ölçüde kolaylaştırdığı söylenebilir.

        - MHP’nin koalisyona kapı açması ile hükümetin kurulması daha kolaylaştı. Bir önceki gün erken seçim daha yakınken, dünden itibaren koalisyonu kurmak daha yakın olasılık gibi duruyor..

        Finansal piyasalar da durumu böyle okuduğu için dünkü açıklamalara pozitif tepki verdi.

        SONUÇ: “Mühür kimde ise Süleyman odur.” Türk atasözü

        Diğer Yazılar