Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen haftanın son 3 işgünündeki küresel piyasa depremi bu haftanın ilk günü ivme kazanarak devam etti.

        - Sert satışları tetikleyen ise Çin faktörü gibi ortaya çıkıyor. Bu ülke borsaları önce son 1 yılda yüzde 153 prim yaptıktan sonra 12 Haziran’da düşüşe geçti. 8 Temmuz’a gelindiğinde Çin Borsası’ndaki kayıplar yüzde 34’ü buldu. Hükümet borsayı destekleyecek aşırı teşviklerin yanında satışları kısıtlayan yaptırımları da gündeme getirdi. Toparlanma 2 hafta sürdü ve yüzde 22 ile son buldu.

        - Bu arada ağustos ayının ortasına doğru Çin, yuanın dalgalanma alanını büyüttü ve parası yüzde 3’e varan değer kaybına uğradı. Parasını konvertbil hale getirmek amacıyla yapmış olsa da Çin’in bu hareketi piyasalar tarafından bir kur savaşı ve yeni devalüasyonların habercisi olarak algılandı. Nitekim Kazakistan’ın haftayı geçmeden para biriminde yüzde 25’lik kayıp yaşaması bu öngörüyü doğruladı. Böylece dört dörtlük sert dalgalanmanın 4’üncü günü yaşandı.

        - Çin’in para biriminde devalüasyona gitmesi aynı zamanda kâğıt paralara güvensizliği beraberinde getirdi. Düşüş eğiliminde olan altın yeniden talep görmeye başladı. Bu nedenle altın fiyatları 1.160 dolara kadar yükseldi.

        - Geçen hafta çarşamba günü açıklanan FED tutanakları da Amerika’nın eylülde faiz artırımını zayıflattı. Bu da doların zayıflamasını beraberinde getirdi. Üzerine küresel piyasalardaki sert dalga gelince, FED’in faiz artırımı ihtimali iyice zayıfladı. Dün itibarıyla eylülde artırım ihtimali yüzde 50’ler düzeyinden yüzde 28’e düştü. Dün de Goldman Sach FED’in eylülü pas geçeceği tahmininde bulundu. 93.604’e kadar düşen Dolar Endeksi son dört günde yüzde 3.5 geriledi. Euro da dolar karşısında dün yüzde 3 kadar yükseldi ve parite 1.1361’den 1.1711’e kadar çıktıktan sonra 1.15’ düzeyinde dalgalandı.

        - Yaşanan depremin merkezinde Çin’in öncülüğünde gelişmekte olan ülkeler yer alıyor. Çin’in büyümesi, ihracatının azalması ve yatırımlarının hız kesmesiyle düşüyor. Çin de iç tüketime ağırlık vererek daha düşük büyümeyi hedefliyor Çin’in daha az emtia ve enerji talebi gelişmekte olan ekonomileri vuruyor. Depremin yatışması için de Çin’in yavaşlamasının makul düzeylerde kalacağının anlaşılmasına ve FED’in faiz artırımı etkisinin azalmasına bağlı. Bu da haftalar ve ayları alabilecek bir zaman dilimini gerektirebilir.

        TÜRKİYE'YE YARAYACAK 3 GELİŞME

        Bütün bu olumsuz gelişmelerin içinden Türkiye için 3 pozitif etki çıkarabiliriz.

        - Bunlardan biri dolar yerine Euro’nun artışı, petrol ve emtiaların değer kaybetmeye devam etmesi, Türkiye’ye göreli olarak yarar.

        - İkincisi Çin, Almanya, ABD gibi dünya devi ekonomilerin piyasaları son dönemde Türkiye piyasalarından daha hızlı kötüleşiyor. Bir yerde bizim kötüleşme sürecine daha önce başladığımızın sonucu olarak gerçekleşiyor bu. Aradaki farkın azalıyor olması lehimize bir gelişme.

        - Üçüncü etki daha önemli. O da piyasaların yangın yerine döndüğü bir aşamada FED’in faiz artıramayacak olması. En çok Türkiye’ye yarayacak olan da bu.

        Diğer Yazılar