Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Krizde olağanüstü bol ve ucuz para döneminden normalleşmeye doğru ilk adımı 2013’te atan FED, faiz artırımı ile ikinci aşamaya geçti. FED’in faiz artırım sürecine girmesiyle küresel ve bağlı olarak Türkiye piyasalarında belli bir rahatlama bekliyorum.

        - Bunun ana nedenlerinden biri, faiz artırımının uzunca bir süredir fiyatlanması. Ta Ben Bernanke’nin ilk açıklamayı yaptığı 22 Mayıs 2013’ten beri. Aradan 2.5 yıl geçti. Piyasalar parasal genişlemenin durdurulmasını sanki faiz artıyor gibi algıladı ve sert bir şekilde fiyatladı.

        - FED etkisi nedeniyle son 2.5 yılda piyasaların nereden nereye geldiğinin bitişikte bir tablosu yer alıyor. Dolar karşısında gelişen ülkelerin kurları yüzde 30, Euro yüzde 15 değer kaybetmiş. Gelişen borsalar yüzde 25 düşerken, gelişmiş borsalar pozitif ayrıştı ve yüzde 9 arttı. Emtia fiyatlarında yüzde 40’lık düşüş gerçekleşti, petrol fiyatlarındaki gerileme yüzde 64’ü buldu. Altın fiyatı yüzde 21.5 geriledi. Daha ne olsun? Yeterince ve büyük ölçüde fiyatlanmış. Şimdi faiz çeyrek puan arttı diye akşamdan sabaha hayat değişmeyecek. Zaten son 2 günde piyasaların pozitif hareketi faiz artırımı sonrası rahatlamaya işaret ediyor. Nitekim faiz artırımı sonrası dün akşam dolar TL karşısında yüzde 1.2 düşürek 2.92 lira seviyesine indi.

        - Faiz artırımının neden rahatlama getireceğine ikinci gerekçe ise bu artırımın geçmiştekilere pek benzemeyeceğidir. FED’in bilançosundaki 850 milyar dolardan 4.5 trilyon dolara varan genişlemenin bir bölümü zamana yayılı olarak geri çekilecek. Tahminler bu artırım sürecinin 3 yıla yayılacağı ve 3.375’e kadar gideceği yönünde.

        - Bu artırımın, geçmişteki faiz artırımı süreçlerinden farkı da burada. Daha uzun süreye yayılması ve yüzde 5.25-6.0 yerine faizin yüzde 3.375’te kesilmesi. Bunun nedeni de gayet basit. Dünyanın geri kalanı faiz artırımında ABD’ye katılamıyor. Daha Avrupa, Çin, Japonya’nın faiz indirim sürecinin bitip bitmediği belli değil. Böyle bir durumda ABD faizlerinin tek başına yükselmesi ve arayı açması, doların değerlenmesini beraberinde getirecek. Değerli dolar da ABD’nin ihracatına ve enflasyonu yüzde 2’ye yaklaştırma hedefine zarar verecek. ABD’nin enflasyonu henüz yüzde 0.5 düzeyinde ve yüzde 2’ye Başkan Yellen’in dün akşamki ifadesi ile 2018 sonunda ulaşılabilecek. O zaman faizleri aceleyle artırmanın bir anlamı yok.

        - Kısa değil ama orta vadede faiz artırımının etkisi elbette olacak. Ama bu etkinin geçtiğimiz 2.5 yıldaki kadar güçlü ve sert olmasını beklemiyorum. Çünkü finansal piyasalar hep önden yüklemeli hareket eder. Ve bol ve ucuz paradan normalleşmeye giden yolumuz da önemli ölçüde aydınlandı.

        SONUÇ: “Korkunun kaynağı bilgisizliktir.” Emerson

        Diğer Yazılar