Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Güne Koç Holding’in Başkanı Mustafa Koç’un kalp krizi geçirmesi ve ardından ölümünün açıklanmasıyla başladık. İş dünyası genç sayılacak yaşta liderlerinden birini yitirdi. Pek çok işadamı arkadaşını, dostunu kaybetti. Herkesin başı sağolsun. Koç’u yakından tanıyanlardan biri değildim. Bunun için kişiliği üzerine yorum yapamam. Ama Türkiye’nin büyüdüğü ve kendi kabuğunu kırdığı bir dönemde iş dünyasının lider grubunun da kendi kabuğunu kırdığını gördük. Mustafa Koç 13 yıl gibi kısa sayılabilecek bir dönemde işbaşındaydı ama doğrusu grubu da iyi yönetti, büyüttü ve sıçrattı. Zor bir dönemde grubun başarılı bir şekilde dönüşümünü sağladı.

        - 2003 öncesi, daha açıkçası 2001 krizine kadarki dönemde Koç Grubu oldukça tutucu, yeni sektörlere girmeyen, yeni yatırımları kolay kolay yapmayan bir görüntü veriyordu. Bunda grubun kurucusu Vehbi Koç’un iş anlayışı gereği müdahaleleri de etkili olmuş olabilir.

        - Mustafa Koç’un bayrağı devraldığı Nisan 2003 sonrası aynı zamanda grubun siyasi iktidarla ilişkileri inişli çıkışlı bir seyir izlediği bir dönemdir. Erken sayılan bir yaşta görev başına gelmesi de bundandır. Hükümetle ilişkiler grubun yönetiminin önündeki en önemli zorluklardan birisiydi.

        - Bu zorluğu rağmen fırsatlar da vardı. Türkiye büyürken aynı zamanda özelleştirmeler de hızlandı ve bankalar yeniden yapılandırıldı. Koç Grubu stratejik bir kararla kuruluşundan itibaren Türkiye’nin en büyük sanayi şirketi olan Tüpraş’ı özelleştirmeyle satın aldı. Bununla cirosunu da bir kat artırdı. Tüpraş’ta satın almaya ödenen 4.2 milyar dolar yanında 3 milyar dolarlık yeni yatırım da yapıldı. Fuel oil dönüşüm tesisi yılda 1 milyar dolarlık ithalatı önlüyor.

        - Açıkçası Tüpraş gibi bir devi başka bir yerli sermaye grubunun alması, konsolide etmesi, yönetmesi, finansman ihtiyaçlarını karşılaması, yatırımlarını tamamlaması zor olabilirdi. 7 milyar dolarlık bir kaynaktan bahsediyoruz. Koç Grubu da bunu yapabilmek için zaten birkaç büyük şirketini sattı. Sonuçta 2014 yılı itibarıyla Koç Grubu’nun kombine gelirlerinin yüzde 51’i rafinajın da içinde olduğu enerji sektöründen geliyor. Tüpraş da Türkiye’nin en büyük sanayi şirketi olmaya devam ediyor.

        - İSO’nun 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nun ilki Tüpraş ise ilk 10’unun yarısı da Koç şirketlerinden oluşuyor. Ford Otomotiv 2., Arçelik 4., Tofaş 9. ve Aygaz 10. sırada yer alıyor. Koç şirketlerinden geriye kalan beşten biri kamu şirketi, ikisi özelleştirilen demir çelik şirketi, biri Oyak ve yabancı sermaye ortaklığı, sadece biri özel sektör şirketi. Bu da Koç Grubu’nun sanayide ağırlığını artırdığını gösteriyor.

        - Büyüyenlerin başında da otomotiv şirketleri geliyor. Mustafa Koç zamanında Ford’un Gölcük’teki fabrikasına bir fabrika daha eklendi ve bu şirket 500 Büyük’te ikinci sıraya yerleşti. Diğer şirketlerle otomotiv grubu holding içinde yüzde 20 pay ile ikinci sıraya ulaştı. Koç Grubu ise Türkiye otomotiv pazarından yüzde 23 pay alır hale geldi.

        - Arçelik son 10 yılda tam bir küresel şirket olma yolunda ilerledi ve Türkiye’nin 4 büyük sanayi kuruluşu oldu. Şirketin yurtdışı markası olan Beko, Avrupa’da pazarın ikinci büyük markası haline geldi. Bu durum bir dünya markası yaratmaya doğru ilerlediğine iyi bir örnek. Arçelik’i de kapsayan dayanıklı tüketim sektörü Koç Grubu gelirlerinin yüzde 10’unu oluşturuyor.

        - Yapı Kredi Bankası 2001 krizi sonrası yeniden yapılandırma çalışmaları çerçevesinde 2006 yılında Koç Grubu’na satıldı. Bankanın en güçlü tarafı kredi kartı pazarının yüzde 24’üne sahip olması. Diğer finans şirketlerinin katkısı ile bankacılık ve sigorta sektörünün holding bünyesindeki payı yüzde 13.

        DÜNYANIN 341. BÜYÜĞÜ

        - Dolayısıyla karşımıza enerji, otomotiv, dayanıklı tüketim ve finans olmak üzere dört ana ayaklı bir grup çıkıyor. Koç, ciro, ihracat ve 11 halka açık şirketi ve borsadaki payı ile çalışan sayısı bakımından Türkiye’nin en büyüğü. Dünyanın da 341. büyük şirketi haline geldi.

        - Mustafa Koç döneminde ise grup sanayideki liderliğini pekiştirdi, dünyaya açıldı ve bir dünya markası yaratmaya koyuldu, finans alanına da güçlü bir giriş yaptı.

        - Mustafa Koç, Türkiye’nin en eski ve en büyük özel sermaye grubu olmasının bir sonucu olarak da kendisinden önce oluşturulmuş, profesyoneller tarafından yönetilen kurumsal bir yapıyı devralmıştı. Karşılaştığı zorluklar yanında avantajı buydu. Bundan sonra da grubu yöneteceklere dünya markasının yaratılmasını tamamlamak, dışa açıklığı artırmak, Türk şirketleri için öncü olup yolu açmak, küresel güçlerle rekabet etmek düşüyor.

        Diğer Yazılar