Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Binali Yıldırım’ın Başbakanlığı’nda 65. hükümet kuruldu. Kabinenin dağılımından, coğrafi harita yanında derleyici toparlayıcı, başarılı olanları muhafaza edici, aksayan yönleri takviye edici bir yaklaşım gözlemledik. Büyük ölçüde denilebilir ki, sürprizlere, maceraya ve riske yer bırakılmadı.

        -Ekonomi ve piyasalar tarafını en çok ilgilendiren ekonominin dümenine kimin geçeceğiydi. Son dönemde verilen mesaj ve sinyaller daha çok bir değişikliğe gidileceği yönündeydi. Piyasalardaki fiyatlamalar da buna göre yapıldı. Bakanlar Kurulu listesi açıklanıncaya kadar dövizin, faizin ve borsanın tansiyonu yükseldi. Piyasalardaki bozulmanın etkisi var mı bilmiyorum ama Şimşek’in kalmasıyla geçici bir piyasa çalkantısından de geri duruldu.

        -Lütfi Elvan’ın Kalkınma Bakanlığı’na getirilmesiyle başbakan değişirken Davutoğlu’na yakın bütün kadroların tasfiye edilmediği gibi mesaj da verildi. Derleyici ve toparlayıcılık burada.

        -Sağlık alanındaki kazanımların korunması için yeni bir atak yapılmasına ve işlerin toparlanmasına yönelik ihtiyaç, ilk başarılı açılımları yapan Recep Akdağ’ın yeniden bakanlığa getirilmesiyle sonuçlandı.

        -İkili ve insani ilişkilerde yüksek performansı gerektiren iki bakanlıkta, Tarım Bakanlığı’nda Faruk Çelik, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda da Süleyman Soylu ile devam kararı alınması da yerinde bir karar.

        -Eski Kayseri Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’nin Çevre ve Şehircilik Bakanı olmasını, kentsel dönüşümün başarıya ulaşması açısından önemli buldum.

        -İyi bir Bakanlar Kurulu listesinin ilk günkü etkisi finansal piyasalarda görüldü. Dolar kuru 3.0120’ye, Euro 3.33716’ya, sepet kur da 3.1918’e kadar çıkmıştı. Rakamlar sırasıyla 2.9500, 3.2910 ve 3.1205’e indi. Sepet bazında düşüş yüzde 2.40’ı, TL açısından değerleme ise yüzde 2.36’yı buldu.

        -Hazine 10 yıllık tahvil faizi yüzde 10.47’den 9.75’e kadar indi ve 72 baz puan geriledi. Bunun oran olarak gerilemesi yüzde 6.87.

        -İstanbul Borsası da 76.460’a kadar gerilemişken 79.307’ye kadar çıktı ve yüzde 3.72 sıçradı.

        -Hem siyasi risklerin azalması, hem de ekonomi yönetiminin değişmemesi, zaten faiz düşürmeye niyetli olan Merkez Bankası’nın elini rahatlattı. Banka dünkü toplantısında faiz koridorunun üst bandını 50 baz puan daha indirdi. Böylece 3 aylık indirim yüzde 1.25 puanı buldu. Bankalara verilen likiditenin ve bankaların kullandırdığı kredilerin maliyetini belirlemede etkili olan bu faiz yüzde 9.5’e indi. Dış piyasalardan ve içeride enflasyondan herhangi bir engel çıkmazsa burada 1 veya 2 faiz düşüşü daha yapılabilir.

        HAYATIN İÇİNDEN

        Son ‘meclis’ini toplayıp gitti

        İbrahim Bodur’u İstanbul Sanayi Odası’nın meclis toplantılarında uzun yıllar izledim. Dün kendisini ebediyete uğurladık. 16 yıllık meclis başkanlığı yaptığı bu kurum dışında meğer ne çok seveni varmış, ne kadar çok kişiye dokunmuş, ne kadar fazla hayır işlemiş.

        -Cenaze töreninde en çok sanayiciler vardı. Sanki geçmiş döneme damga vuran hemen hemen tüm sanayiciler oradaydı. TİM Başkanı da, TOBB Başkanı da Bodur’u uğurlamaya gelmişlerdi. Cumhurbaşkanları Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan da duayen sanayiciyi uğurlayanlardandı. İbrahim Bodur’un bu dünyadan gidişi sanki iş dünyası, sanayici ile siyasetçi ve halkın Fatih Camii avlusunda bir meclisi gibiydi.

        -Sanayici İbrahim Bodur’u tanıyoruz, toprağı işleyerek seramiğe ve sofistike ürünlere dönüştürdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belirttiği gibi “Yerliydi, milliydi, ağabeydi.” Ama onun memleket sevgisini Abdullah Gül “Ben vatanını, milletini bu kadar seven çok az işadamı tanıdım” diyerek anlattı.

        -Meğerse biz İbrahim Bodur’un insan yönünü tanımamışız. Mesela Bodur sağlığının bozulduğu 2 yıl önceye kadar 50 yıl süreyle her cuma günü Perşembe Pazarı’ndaki küçük ofisine gidermiş. Ofisini açar, sıradan ziyaretçileri kabul eder ve dert dinlermiş. Burası sorun çözme, yardım etme, işe alma yeriymiş. Hiç kimsenin elini boş çevirmezmiş. Haftanın bir günü halk günüymüş.

        -İbrahim Bodur’un babası tütün tüccarlığından gelme. Bir ara Münir Özkul ve ağabeyi burada çalışıyormuş. Özkul bir süre sonra “öğlen arası tiyatro oynama” izni istemiş. Yönetim önce soğuk bakmış, işten kaytarmalar olur diye. Sonra İbrahim Bodur devreye girmiş ve tütün balyaları üzerinde tiyatro oyunları başlamış. Çok da ilgi görmüş. İşyeri için de iyi sonuçlar verince öğlen paydosu yarım saat uzatılmış.

        -Bodur sanayiciydi, işadamıydı, TÜSİAD’ı kurmuştu, en uzun süreyle İSO meclis başkanlığı yapmıştı. Ama her şeyden önce insandı, dindardı ve hayatında cami hiç eksik olmadı, Amerika’da yapılan camide de, Japonya’da yapılan camide de harcı vardı. Tiyatroyu da hayatından eksik etmedi.

        SONUÇ: “Maddiyata esir olma. Daima itibarınız paranızdan çok olsun.” İbrahim Bodur

        Diğer Yazılar