Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen cuma günü Bankalar Birliği’nin genel kurulu yapıldı. Faiz ve kredi tartışmaları bir kez daha gündeme geldi. Eleştiri Merkez Bankası’nın faizleri düşürdüğü ama kredi faizlerinin aynı hızda düşmediğiydi. Yanıt ise bankalarda karlılığın azalması ve mevduatın artmamasıydı.

        Merkez Bankası faiz düşürmeye başladığı 25 Mart ile 20 Mayıs arasında durum ne diye rakamlara baktık. Mevduat ve kredi faizi toplu düşmüş ama çok az. Krediler de, mevduat da gıdım gıdım artıyor. Durumun tablosu yukarıda yer alıyor.

        - 2 ayda Merkez Bankası 3 kez faiz indirdi. Faiz koridorunun üst bandını yüzde 10.75’ten yüzde 9.50’ye çekti. Üst band bankaların gecelik borçlanmasına baz teşkil eden ve kredi faizlerini belirlemede bankaların referans aldığı bir oran. İki ayda 1.25 puan düşürüldü.

        - Kredi faizlerinde düşüş yarım puanı bile bulmadı. Ticari kredi faizleri yüzde 14.95’ten 14.50’ye geriledi ve 0.45 puan düştü. Tüketici kredileri de 0.46 puan azaldı. Konut kredisi faizi yüzde 13.91’le en düşük kredi faizi oldu.

        - Aynı dönemde bankalar altı ay ve daha uzun vadeli mevduat faizlerinde yüzde 0.49 ile daha fazla indirime gitti. 20 Mayıs itibarıyla mevduatın faizi yüzde 10.54 düzeyinde.

        - Faizin üst koridorunda yüzde 1.25 indirim yapmasına karşılık Merkez Bankası’nın bankalara kullandırdığı fonların ağırlıklı ortalama faizi sadece yüzde 0.42 düştü. Fonlama faizi yüzde 8.92’den yüzde 8.50’ye indi.

        - Faizlerin düşüş döneminde bankalarda yurtiçi yerleşiklerin TL ve döviz mevduatları toplamı 1.172.4 milyar liradan 1.196.6 milyar liraya çıktı ve iki ayda yüzde 2.06 arttı.

        - Krediler ile menkul kıymetler, ki kamuya açılan bir tür kredidir, 1.722.5’den 1.762.7 milyar liraya çıktı ve yüzde 2.33 arttı. Menkul değerler ile kredilerin toplamı mevduatın yüzde 147’sinde.

        - Mevduatlar artmazken kredi artışı ancak yurtdışı borçlanmaları veya bankaların sermaye artırımları ile mümkün.

        - İçinde bulunduğumuz dönemde sermaye artırımı zor. Çünkü bankacılığın geleceğinin parlak olacağına güven yok. Tasfiye edilen sorunlu alacaklarla batık kredi oranı yüzde 6’ya ulaşıyor. Neredeyse enflasyon düzeyinde bir batık oranına ulaşılmış. Konulacak paranın yüzde 6’sı baştan gidecek. Bankaların elde ettikleri ortalama kâr da yüzde 10. Yani işin matematiği şaşmış.

        - Bankalar kaynak yaratmak için yurtdışından olanca hızıyla borçlanıyor. Oradan elde edilen kaynaklarla verilen krediler de bu kadar. Bunun dışında kredi vermek için geriye mevduatların artırılması kalıyor. Bunun için de, tasarruf oranının artıyor ve yastık altı tasarrufların hızla sisteme çekiliyor olması lazım. Ama ortada böyle bir durum da yok.

        SONUÇ: “Hana koyan yok, saman çalan çok.” Türk Atasözü

        Diğer Yazılar