Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Darbe girişimi sonrası olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. 3 ay süreyle Türkiye çapında ilan edilen olağanüstü hal bunun net bir göstergesi oldu. Risk algılaması daha düşükken bu ilanla birlikte arttı. Dolar kurundaki artış buna işaret ediyor. Reyting şirketlerinin de not düşürmek üzere harekete geçmesi riski artıyor ve Türkiye’den sermaye çıkışlarını tetikliyor.

        - Bu gelişmelerle dolar kuru 3.10’a kadar vardı ve oradan geri döndü. 4 günde TL’nin dolara karşı kaybı yüzde 6.6’yı buldu. Hazine faizi 1 puan arttı. Borsada kayıp ise yüzde 13.5’i buldu.

        - Türkiye’nin resmi reytingini yapmayan S&P’nin zaten yatırım yapılabilir seviyenin altında olan kredi notunu kırmasının tek başına bir önemi yok. Ancak diğer kurumları etkilemesi açısından önemli. Çünkü, Türkiye tam yatırım yapılabilir seviyenin en alt çizgisinde ve negatif görünümde. Bundan sonra notta bir kırılma 3 büyük reyting kuruluşundan 2’sinden yatırım yapılabilir notu alma şartını bozacak.

        - Moody’s niyetini belli etti. Kararını gelişmeleri izleyerek 1-3 ay arasında verecek. Daha önce kredi notları yüzde 50’den fazla oranda izlemeye alındığı yönde değiştirilmiş. Doğal olarak böyle bir takvim ortaya konulmuş olması, sermaye akımları üzerinde caydırıcı baskı yaratıyor. Gelmeye niyetli olanları daha yüksek risk primi talep etmeye, gelmiş olanları da çıkıp gitmeye yönlendiriyor.

        - Tam da darbe girişiminin yapıldığı 15 Temmuz itibarıyla biten haftada yabancıların Türkiye’ye 1.2 milyar dolarlık portföy yatırımı gerçekleşti. Yine aynı tarih itibarıyla bu zorlu sürece 104 milyar dolarlık sıcak para stokuyla girildi. İster mevduat, ister hisse senedi ve isterse de tahvillerde olsun yabancı satışları Türkiye finansal piyasaları üzerinde ciddi bir strese yol açıyor.

        - Yurtdışına çıkış için döviz talep edilmesi de kurları yükseltici baskı yaratıyor. Şimdiye kadar Merkez Bankası müdahale etmedi. Sadece yurtiçi yerleşiklerin 6-7 milyar dolara varan net bazda döviz satışları oldu. Bu da kur artışını ancak yüzde 5 ile sınırlayabildi.

        - Sermaye kanamasının durması için her şeyden önce siyasi öngörülebilirliğin artması gerekiyor. Ekonomi politikalarında ve serbest piyasa ekonomisinde herhangi bir olağanüstü uygulamaya gidilmeyeceği açıklandı. İcraatlar ve politikalar aynen sürüyor. Ancak sorun siyasi tarafta. Reyting şirketleri de bu alana fokuslandı. Yatırım yapılabilir kredi notunun korunması ülke yararı için çok önemli hale geldi.

        - Not düşüşü ile yatırım yapılabilir seviyenin altına inilmesi ile elbette ekonomi batmayacak. Dışarıdan her yıl 170’i borç geri ödemesi, 30’u cari açık olmak üzere bulmak zorunda olduğumuz 200 milyar dolarlık dış kaynağı yine bulacağız. Ama maliyeti daha yüksek olacak. Niye olsun ki?

        - Kaldı ki biz yatırım yapılabilir kredi notunu kolay almadık. 19 yıl sonra 2013’te yeniden kazandık. Halbuki Türkiye 2004’ten itibaren bu notu bence zaten hak ediyordu. Bu hakkın teslimi 8-9 yıl gecikti. Hemen 3 yıl sonra bu notun kaybedilmemesi ve not kaybına bağlı olarak milyarlarca dolar sermaye kaçışının olmaması için Ankara’da en yetkili kişi ve kurumların olağanüstü bir çaba göstermesi gerekiyor.

        SONUÇ: “Dalgalarla sallanır ama batmaz.” Latin özdeyişi

        Diğer Yazılar