Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Birleşmiş Milletler UNCTAD eski başkanı ve merkezi Cenevre’deki düşünce kuruluşu South Center başekonomisti Prof. Dr. Yılmaz Akyüz global ekonominin finansal olarak 2008’den daha kırılgan hale geldiğini ve “Dünyanın negatif faiz sürecinden krizsiz çıkamayacağını” söyledi. Küresel kriz sonrasında borçların 50 trilyon dolar arttığını, düşük faiz ve bol para ile varlık balonlarının oluştuğunu belirten Yılmaz Akyüz “Asıl önemli olan Amerikan ekonomisinin ne olacağı. Orada uzun sürecek bir durgunluk veya ekonomide daralma yaşanırsa dünya ekonomisini ayakta tutacak hiçbir güç kalmaz. Amerika’nın ve FED’in de bu yeni şoka karşı yapabileceği bir şey yok. Çünkü cephanesini tüketti. Bu durumda dünya borç krizini daha şiddetli yaşar” dedi.

        Türkiye Ekonomi Kurumu’nun (TEK) Bodrum’da düzenlediği “Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Büyüme ve Gelir Dağılımı Konferansı”nda konuşan Prof. Dr. Yılmaz Akyüz dünyada ekonomik gelişmeleri anlattı ve negatif faiz konusundaki sorularımızı yanıtladı. Dünya ekonomisinin görünümünün kaygı verici olduğunu belirten Yılmaz Akyüz büyümenin kriz sonrası en düşük düzeyine indiğine işaret etti. Yılmaz Akyüz özetle şunları söyledi:

        - ”ABD krize neden olduğu halde diğer ülkelerden daha çabuk toparlandı ama ekonomisi sanıldığından çok daha kırılgandır.

        - Hem ABD hem de Avrupa’da kriz yanlış yönetildi. Uygulanan politikalar, dünya ekonomisinin sistemik ve yapısal sorunlarını daha da vahim hale getirdi. Gelir dağılımı daha da bozuldu. Çalışanların gücü ürettikleri mal ve hizmetleri satın almaya yetmiyor ve bu da talep sorunu yaratıyor, üretimi düşürüyor.

        - Şirketler üretken yatırımdan çok spekülasyon ile meşgul. Borçlanarak borsalarda ya da gayrimenkul piyasalarında balon yaratıyorlar.

        - Bu nedenlerle 8 yıl önce ABD’de başlayan kriz tam çözümlenmeden yeni bir krize doğru yol alındığı konusunda ciddi ve yaygın endişeler bulunuyor.

        - Yeni bir ekonomik daralma karşısında ABD’nin yapabileceği fazla bir şey yoktur. Çünkü cephanesini tüketmiştir. FED faizleri düşürdü, parasal genişlemeyi yaptı, mali paket açıldı.

        - Avrupa, ekonomik kriz bir yana finansal krizi bile çözebilmiş değildir. Avro bölgesi uzun süren gelir kayıplarından sonra kriz öncesi milli gelir düzeyini 2016’nın ilk çeyreğinde ancak yakalayabildi.

        - Kriz, ABD ve Avrupa’dan sonra üçüncü bir dalga halinde yükselen ve gelişmekte olan ülkelere doğru yayılıyor. 3-5 yıl önce bu ülkeler dünya ekonomisinin lokomotifiydi. Şu anda sorunun bir parçası haline geldi. Çin ve Hindistan dahil hemen hepsi kırılgan. Bir kısmı zaten resesyonda. Kalanlar da zar zor, borçla harçla büyüme çabasındadır.

        - Daha da önemlisi global ekonomi finansal olarak daha da kırılgan hale geldi. ABD ve AB’de krizin nedeni aşırı borç idi. Bulunan çözüm, sıfır faiz ve hızlı parasal genişlemeyle daha çok borç yaratmak oldu.

        - Sadece ABD ve Avrupa’da değil tüm dünyada 2008’den bu yana toplam 50 trilyon dolar borç yaratıldı. Bu borcun milli gelire oranı son 6 yıl içinde 50 puan arttı. Bunların çoğu dolar cinsinden ve ciddi faiz ve kur riski taşıyor.

        - Eğer global ekonomi bir kere daha daralmaya başlar, resesyona girerse bu borcun önemli bir kısmı ödenemez ve 2008’dekinden daha büyük bir borç krizi doğabilir.

        - Tüm dünyanın kaderi neredeyse ABD’nin para politikasına bağlı hale geldi. Sıfır faiz politikasından, negatif faizden piyasalarda deprem yaratmadan geri dönülmesi çok zordur.

        - ABD’den ya da piyasalardan gelebilecek ciddi ve kalıcı bir finansal şoka karşı ne yapılabilir? Çoğu ekonominin fazla bir seçeneği yok. Zira temeller sağlam değil, tasarruf ve yatırımlar çok düşük, ödemeler dengesi bozuk, rezervler yetersiz ve sanayi güçsüz.

        - Maliye ve para politikalarında hareket alanı 2008’den çok daha kısıtlı. Şoklara tepki her zamanki gibi, faizleri yükselt, rezervleri kullan, bitince IMF’ye git borç al, bankaları ve yabancı alacaklıları kurtar, IMF kemerinizi daha da sıksın, büyüme çöksün, işsizlik tırmansın gibi olabilir.

        - Böyle bir duruma düşmek istemeyen ekonomilerin, gelmesi hemen hemen kaçınılmaz olan şoklara karşı ne yapacağını şimdiden planlaması gerekmektedir.”

        Diğer Yazılar