Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kabul edelim ki temmuzla başlayıp eylülle biten dönemde kötü bir çeyrek geçirdik. Büyümenin zaten 2. çeyrekteki yüzde 3.1’in altına düşeceğini herkes kabullendi. Hem Üç Yıllık Orta Vadeli Program hem de Merkez Bankası büyümenin son çeyrekte yeniden toparlanma eğilimine gireceğini tahmin ediyor.

        - Çeşitli nedenlerle kötü geçen üçüncü çeyrekte ekonominin çok daha kötüye gitmemesini önleyen de, ardından toparlanmanın gelmesini beklemede de güçlü sermaye hareketlerinin rolü önemli bir yer tutuyor. Yukarıda yer alan grafikte sermaye girişlerinin son çeyrekte nasıl tavan yaptığı görülüyor. Dünkü Enflasyon Raporu’ndan alınan grafiğin de işaret ettiği gibi, gelişmekte olan ülkelere küresel sermaye akımları yıl ortasından itibaren hızlandı ve giderek kuvvetlendi.

        - Türkiye ise kendi içinde hem darbe girişiminin bir düzine negatif etkisi göğüslemek durumunda kaldı, hem de Irak ve Suriye’ye müdahale gündeme geldi. Buna bir de kredi notunun düşürülmesi eklendi. Biz böyle bir süreçten az hasarla çıktık. Bunda kurların sakinliği yanında kredi genişlemesine fırsat yaratması açısından sermaye hareketlerinin pozitif olmasının rolü büyük. Bu sayededir ki, Merkez Bankası faizleri düşürebildi, kredi faizleri de kısmen geriledi. -Sonunda bitişikte grafikte yer aldığı gibi, tüketici kredilerinde bir artış yakalanabildi. Yine bu kredi artışı ve faiz düşüşüdür ki, konut talebini eylülde canlandırdı. Bu canlanmada kredi kullanımının net etkisini ipotekli satışların patlama yapmasından anlıyoruz.

        - Gerçi yaşanan olaylardan dolayı Türkiye gelişen piyasalardan kısmen ayrıştı ama sermaye girişleri pozitif olmaya devam etti. Bu durum dünkü Enflasyon Raporu’nda da şu ifadelerle yer aldı: ”Bu dönemde Türkiye’ye yönelen portföy akımları diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla sınırlı düzeylerde kalırken, Türk Lirası ABD Doları karşısında değer kaybetmiş ve ülke risk priminde sınırlı bir artış olmuştur.”

        - Enflasyon Raporu bu belirlemeyle birlikte portföy akımlarında son dönemlerde tekrar zayıflama eğilimi görüldüğünü de şu ifadeyle belirtti: “Nitekim, ABD Merkez Bankası’nın olası faiz artırımına ilişkin beklentilerin güçlenmesi ve diğer gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikalarına dair belirsizlikler nedeniyle portföy akımları son dönemde tekrar zayıflama eğilimi göstermiştir.”

        - Bu durum zaten ekim ayında TL’nin dolar karşısında hızlı değer kaybıyla ve Merkez Bankası’nın faiz artırımlarına ara vermesiyle somutlaştı.

        Tüketici kredilerinin yıllıklandırılmış büyüme hızlarının geçmiş yıllarla karşılaştırması

        (13 haftalık HO, %)

        GIDA FİYATLARI DÜŞÜK KALACAK

        Son Enflasyon Raporu gıda fiyatlarını aşağı yönlü, petrol ve ithalat fiyatlarını (TL bazında) yukarı yönlü revize etti. Petrol fiyatları 54 dolarlık ortalama fiyata yükseltildi. Gıda fiyatları ise bu yıl 2 puan azaltılarak yüzde 6’ya düşürüldü. Bunda Rusya’ya meyve sebze ihracatının büyük oranda düşmesi ve turizmde yaşanan üçte birlik kayıp etkili oldu. Gelecek yılki gıda fiyatları da ortalama yüzde 8’den yüzde 7’ye indirildi. Rusya’ya ihracatın önünde engeller ise kalktı. Gıda fiyatları bu durumda enflasyonun düşürülmesine nasıl katkı vermeye devam edecek?

        - Birincisi, TCMB’nin yönlendirmesi altına giren Gıda Komitesi artık daha etkin ve sonuç alıcı somut çalışmalarda bulunacak.

        - İkincisi de, turizm sektöründen 2017’de de gıda fiyatlarına fazla bir baskı beklenmiyor, demek. Yani bu sektörde işler biraz düzelse de, gıda fiyatlarını sıçratacak veya eskiye dönecek kadar olmayacak.

        SONUÇ: “Tam eşiğe ayak bastın” Aristo

        Diğer Yazılar