Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aslında sokaktaki insanın fark edebileceği boyuttaki her kur artışında bizim tüketici güveni azalır. Çünkü Türkiye ekonomisi aşırı dolarize bir ekonomidir ve döviz kuru ekonominin, tüketicinin, üreticinin barometresidir. Hanehalkının dövizde pozisyon fazlası olmasına karşılık durum budur.

        *Nitekim kasım ayı tüketici güveni küresel krizin yaşandığı 2009 düzeyinden sonraki en düşük seviyesine indi. 68.9’a düşen ve yüzde 7 değer kaybeden Tüketici Güven Endeksi’ni aşağı çeken asıl kalemler ise içinde bulunulan ortamda ve gelecek dönemde tasarruf etme ihtimalinin azalması, otomobil ve konut satın alma ihtimalinin dramatik şekilde düşmesidir. Tüketicilere göre konut satın alma ihtimali kasımda yüzde 15, otomobil satın alma ihtimali yüzde 12 geriledi. Kasım ayındaki bu güven kaybı dolar kurundaki sert yükseliştendir. Hem kurun hem de tüketici güveninin geçmişteki seyri arada güçlü bir ters korelasyonun bulunduğudur.

        *Ancak son dönemde otomobil satışlarının hızlandığını, hatta lüks araçların yok satmaya başladığını duyuyoruz. Bunun da sayesinde otomotiv sektörü bu yıl yeniden 1 milyon adet satışın üzerine çıkacak gibi görünüyor. Bu da iyi bir gelişme, büyümeye güçlü bir destek verecek.

        *Bir yanda Tüketici Güveni Anketi’ne verilen olumsuz yanıt, öte yanda piyasada satılacak lüks otomobil bırakmamak ilk bakışta tam bir çelişki gibi görünebilir. Ama değil. Çünkü biliyoruz ki, otomobilde belli büyüklükteki motor hacminin ve belli bir tutarın üzerinde otomobillerin vergisi yeni yıldan itibaren hükümet tarafından artırılabilecek. Artırılır demiyorum, çünkü hükümet vergileri artırmak için harekete geçti, ama Meclis’ten vergileri azaltma veya yükseltme yetkisi aldı. Bunu kullanır veya ekonomik duruma bakarak kullanmayabilir de. Kullanma ihtimali daha yüksek diyelim ve vergiler artacak diye potansiyel talep öne çekildi. Lüks otonun yok satması bundan.

        *Konut satışları ekimde en yüksek ikinci aylık rekorunu kırdı. Tam 130 bin konut satıldı ve aylık artış oranı yüzde 25’i buldu. Rakam Aralık 15’ten sonra ikinci en yüksek aylık satış.

        *Bu satışa ulaşmada faiz düşürme kampanyasının belli bir etkisinin olduğu görülüyor. Çünkü ipotekli yani kredi kullanılarak satın alınan konut adedi yüzde 72 artışla 48 bine çıktı. Geçen yılın aralık ayının ipotekli satışlarının da 6 bin adet de üzerinde ve bu alanda tüm zamanların rekoru kırıldı.

        *Kuşkusuz bunda konut kredi faizlerinin hükümetin de zorlamasıyla kampanya şeklinde aşağıya çekilmesi ve yüzde 12’nin altına indirilmesi, aylık faiz yükünün de yüzde 1’in altına gelmesinin payı büyük. Yüzde 1’in altı, kredi kullanıcısını tetikleyebiliyor.

        *Ayrıca kamu ve özel sektör olmak üzere konut satıcıları da ağustos ayından başlayarak indirim kampanyaları düzenliyor. Yüzde 25’lere varan fiyat indirimlerinin yine potansiyel alıcıları harekete geçirdiğini söylemek mümkün.

        *Hem faiz indirimi hem de kampanyanın çakışmasının etkisini sadece ekim ayında değil, eylül ayında da görmüştük. Eylülde konut satışları yüzde 17.8 düzeyinde artmıştı. İki ay üst üste yüksek oranlı artışın ardından 10 aylık dönemdeki satışlar yüzde 2.4 üzerinde arttı. Geriye iki ay kaldı. Muhtemelen bu yıl da konut satışı geçen yılın üzerine çıkacak.

        *Muhtemelen diyoruz, çünkü kasım ayında ABD başkanlık seçimi sonrası doların artışı tüm dünyada hızlandı. Böylesi bir artışın gölgesinde konut satmak veya konut almak kolay değildir. Ancak kampanyaların pozitif etkisi hemen bitmeyecek, düşen faiz oranlarının da. Dolayısıyla konut satışlarındaki artış ivme kaybederek de olsa, sürebilir ve bu yılı geçen yılın da üzerinde bir satışla kapatabiliriz.

        SONUÇ: “Her kimin bağı var, yüreğinde dağı var.” Türk atasözü

        Diğer Yazılar