Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hızla yükselen ve 3 ayda yüzde 33 artan dolara ilk müdahale 12 Ocak’ta Merkez Bankası’ndan geldi. Müdahale etkili de oldu ve dolar 3.94 TL düzeyinden geri döndü. Yüksek dalgalı bir seyir izlemeye başladı.

        - İkinci müdahale demeyelim de kırılma noktası 27 Ocak’ta Fitch’in not düşürmesiyle geldi. Notu düşen bir ekonominin nasıl olur da para birimi değer kazanır ve borsası yükselir diye düşünülebilir. Aylar öncesinden verilmiş bir randevuya herkes hazırlık yapar, olası gelişmenin önceden satılması ve satın alınmasıdır. Buradan para kazanmayı umanlar not düşer, kur artar ben de dolarımı satar kazanırım diye hesap yapmış olabilirler. Son günlerdeki kurdaki hızlı düşüşte bu olgu da etkilidir.

        Çünkü 27 Ocak sonrasındaki haber akışında önceki gibi yoğun, büyük ve negatif olabilecek gelişmeler yoktur. Bu açıdan belki de yılın en yoğun, en kötü ayı geride kaldı.

        - Dün ise TCMB müdahalelerine ve not düşüşüne bir de doların dış değerinde düşüş eklendi. ABD Merkez Bankası FED şubat ayı faiz kararında faizleri sabit tuttu. Yeni Başkan Donald Trump’ın politikalarının netleşmesini beklemeyi tercih ettiğini ve mart ayındaki toplantısında yeni bir artırıma gitmeyeceğinin işaretini verdi. Bu durumda en erken faiz artırımı haziran toplantısına kalıyor. Diğer iki faiz artırımı da yılın ikinci yarısında olacak. Üç faiz artırımı zaten aralık ayından itibaren fiyatlanmıştı. Sorun yok veya fiyatlanacak yeni bir durum yok. Dolar biraz daha değer kaybetti.

        - Kaldı ki FED’in faizleri artırmada yeni bir hamle yapmada isteksizliğini, birkaç gün önce yeni başkanın danışmanından gelen bir açıklama da destekliyor. Bu açıklama “Euro çok değersiz” diyor. Neye karşı, elbette dolara karşı. Demek ki dolar fazla değerli bulunuyor yeni yönetim tarafından.

        - Zaten Başkan Donald Trump da koltuğa oturmadan 20 Ocak öncesi “Dolar fazla değerli” diyerek sözlü bir müdahale yaptı. Nitekim bu müdahale etkili de oldu. Dolar Endeksi 104’e dayanmışken 100 seviyesine indi ve son günlerde 100’ün altına sarkmalar da oldu.

        - Bunlar da gösteriyor ki, FED’in faiz artırımını ağırdan alması, sadece kendi görüşü değil. Başkan ve iktidardaki Cumhuriyetçilerin de bir politikası. Hızlı faiz artırımı ile yeni başkan sıkıştırılmayacak. Bu da dolara en fazla değer kazandıran unsurun yani faizlerin hızla artırılmasının şimdilik devre dışı bırakıldığını gösteriyorbize. Sonuç ise doların değer kaybı ve euronun ve diğer büyük ülke paralarının değer kazanması.

        - Aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin az da olsa değer kazanması, bu ülkelerin yine az da olsa pozitif sermaye akımlarına sahne olması, finansal piyasaların buna uygun biçimde rahatlaması olgusunu yaşıyoruz.

        - Bu küresel eğilime Türkiye de dahil oluyor. Son günlerde sadece TL değerlenmiyor, faizler de kısmi bir gevşeme eğilimine girdi. Borsa ise hızla yükseliyor. Borsanın yükselmesinde yabancıların alımları etkili. Yabancı payı yükseliyor.

        - Gelişmeler Türkiye lehine. Doların yerine Euro’nun değer kazanması ihracatı destekleyici, borç ödemelerini azaltıcı etki yapar. TL’nin değerlenmesi iyimserliği artırır, tüketici ve üretici güvenini artırır.

        Bütün mesele bu iyimserliğin ne kadar sürdürüleceğinde.

        Diğer Yazılar