Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir aktivistin tutuklanması üzerine Almanya- Türkiye ilişkileri yeniden gerginleşti. Almanya Dişişleri Bakanı, Türkiye’deki doğrudan Alman yatırımlarından, ülkemize gelen Alman turistlere, hatta AB ile Gümrük Birliği’nin revizyonuna kadar ticari ilişkileri bozacak açıklamalar yaptı. Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye üzerinden politika yapmak Almanya’da iyi prim yapıyor. Eğer durum bu ise Alman siyasetçiler 24 Eylül seçimlerine kadar aralıklı da olsa ilişkileri germeye devam edebilirler. O tarihe kadar gerginlik zaman zaman azalsa bile, ilişkilerde kalıcı bir düzelme beklemek zor.

        - Ancak seçim sonrasında ilişkileri düzeltmek amacıyla bir açılım beklenebilir. Fakat araya seçimin girmesi, yeni hükümetin kurulması derken aylarca bir zaman girecek. Almanya, Türkiye’nin en büyük ekonomik ortağı. En çok ihracat yaptığımız ve en çok turistin geldiği ülke. Yabancı turistlerin yüzde 10’undan fazlası Alman. Gerginlik bu hızla devam edecekse tamir aşamasına gelinceye kadar ticari ilişkilerimiz bir hayli darbe alabilir. Sonra bu ilişkileri düzeltmek de zorlaşabilir.

        - Şuphesiz ki Almanya ile tıkanan ticari ilişkilerden Türkiye zarar görür. Ama bundan karşı tarafın yarar sağlaması da mümkün değil. Yani ortada bir oyun oynanıyorsa bunun adı kaybet kaybet oyudur. Nitekim bizim finansal piyasalar da negatif etkilenmeye başladı. Gerek borsa gerekse döviz kurları dün Almanya ile ilgili açıklamalara paralel oynaklık gösterdi.

        - Yine dış politika kaynaklı bir sıkıntı ile karşı karşıyayız. Bölgemizdeki jeopolitik krizlerin ardından ABD ile yaşananlara şimdi Almanya’nın da eklenmesi, önümüzdeki dönemde diplomasiye büyük iş düştüğünü, dış politikada yapacaklarımızın veya yapamayacaklarımızın bir kez daha ekonominin gidişatını etkileyebileceğini belirtelim.

        ‘İKİNCİ 500 BÜYÜK’TE DE EKSİK OLAN REKABET GÜCÜ

        İlk 500’ün ardından İSO’nun İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu açıklandı. İkinci Büyük’te kârlılık daha düşük seyrediyor. Çünkü haziran başında açıklanan birinci 500 Büyük’ün özkaynak kârlılığı yüzde 16.2’ye ulaşmıştı. İkinci 500 Büyük’teki ise yüzde 10.9’a indi. Son üç yıldır da özkaynak kârlılığı geriliyor. 2014’te yüzde 13.9 ile küresel kriz sonrasının en yüksek kârlılık düzeyine ulaşan İkinci 500 Büyük, 2015’te de yüzde 12.6 kâr etmişti.

        - Birinci ile ikinci 500 arasındaki özkaynak kârlılığındaki 5.3 puanlık fark ise çok önemli ve büyük. Şirketler küçüldükçe karlılığın da azaldığına işaret ediyor.

        - Üstelik bu kârlılık azalması, ikinci 500’ün de birincisi kadar döviz işlemlerinden net bazda kâr sağlamasına karşılık gerçekleşiyor.

        - Sadece bununla sınırlı değil, ikinci 500 aynı zamanda üretim dışından da net kârın yüzde 30’u kadar kâr elde ediyor. Bu açıdan da büyükler ile tam bir benzerlik içinde.

        - Yine ikinci 500, birincileri gibi çok borçlu. 40.5 milyar liralık özkaynağa karşılık 62.2 milyar liralık toplam borçları bulunuyor. Borçları özkaynaklarının yüzde 150 üzerinde. Ya da toplam kaynaklarının yüzde 40’ı özkaynaklardan, yüzde 60’ı borçlardan oluşuyor.

        - Bu durumda elbette finansman giderleri yüksek oluyor. Çünkü borç yüksek. Finansman giderleri şirketlerin net satışlarının yüzde 5.2’sine ulaşıyor. Bu oran 2015 yılında yüzde 5.5 düzeyindeydi ve kısmi bir iyileşme söz konusu. Oran 2012 yılında ise yüzde 2 idi. Şirketlerin borçları arttıkça, krediler büyüdükçe finansman giderleri de büyüdü. Bu da beklenen bir sonuç.

        - Türkiye’de şirketlerin kârlılıkları da düşük. Çünkü satışlarını yeteri kadar hızla büyütemiyorlar. Bu, gerek iç satışlar olsun gerekse dış satışlar olsun böyle. Ciro küçük, kâr da küçük. Yani toplamda rekabet güçleri zayıf. Dolayısıyla kârlarını biriktirerek sermayelerine ekleyemiyor ve öz varlıklarını yeterince büyütemiyorlar.

        - Sermaye piyasasına gelip, halka açılıp öz sermayelerini de güçlendiremiyorlar. Çünkü, Türkiye’de eksik olan veya olmayan sermaye piyasası. Bu durumda şirketler borçlanarak büyüyor ve büyüdükçe borç ödüyorlar. Bir kısırdöngüdür gidiyor.

        SONUÇ: “Az yiyen az uyur, çok yiyen güç uyur.”

        Türk Atasözü

        Diğer Yazılar