Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünkü yazımla aynı sayfada Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in “Önceliğimiz enflasyonu tek haneye düşürmek” başlığıyla açıklamaları vardı. Yılı yüzde 11.92’lik tüketici enflasyonu ile bitirdik. 2003 yılı sonrasının en yüksek fiyat artışıydı bu.

        - Ancak işin önemi bununla sınırlı değil. 2003’te çeşitli ülkelerde enflasyon yüksekti. Küresel kriz sonrasında ise yüksek enflasyonlu ülke sayısı giderek azaldı hatta çoğu gelişmiş ülke enflasyonu yükseltmek için uğraşıyor. Dünyadaki eğilimin tersine bir hareket var Türkiye’de.

        - Bunun başlıca nedeni dolar kurunda arka arkaya 5 yıldır devam eden yükseliştir. Öyle ki 2017 sonunda reel efektif döviz kuru 2003 yılının da yüzde 15 altına düştü. Yani TL değer kaybetti, dövizler TL karşısında yükseldi.

        - Kur artışının bizde yol açtığı en büyük etkilerden biri, dış borçlardan dolayı şirketlerin bilanço bozulmasıdır.

        - İkinci önemli makro etki ise fiyatlara yaptığı baskıdır. Çünkü GSYH içinde ithalat oranı yüzde 30’la yüksek düzeydedir. Dahası tarım girdilerinin yüzde 60’ı da ithalata bağımlıdır. Gıda fiyatlarının yükselmesinin nedenlerinden biri de budur.

        - Yapılan ithalatın büyük kısmı da hammadde ve ara malı ithalatıdır. Öyle ki toplam ihracat, hammadde ithalatını dahi karşılayamaz durumdadır. 2017 yılında da 234 milyar dolarlık toplam ithalatın 172 milyar doları hammaddelerden oluştu. Yapılan toplam ihracat ise 157 milyar dolardır. Yani hammade ithalatının 15 milyar dolar altındadır.

        - Geçen yılki ithalat artışında altın istisnai bir durum oluşturuyor. Buradan ithalata yaklaşık 10 milyar dolarlık ekstra bir artış geldi. Bunu düşsek bile ihracat hammadde ithalatına yetişemiyor. Çünkü ihracat yüzde 10 artarken ithalat büyümesi yüzde 18’e vardı. Bunun içinde altın yanında bazı emtia fiyat artışlarının da etkisi bulunuyor.

        - İçinde petrolün de bulunduğu enerji ithalatına geçen yıl 10 milyar dolar daha fazla ödedik. Enerji ithalatının 37.2 milyar dolara çıkmasında dünyadaki fiyat artışları etkili. Petrol yeni yılda da artma eğiliminde. Artan sadece enerji fiyatları değil, üretim artışının temel göstergelerinden bakır, alüminyum ve demir çelik fiyatları da geçen yıl yüzde 30-40 arasında arttı. Artış dünya büyümesinin yükselmesine dayanıyor. Dolayısıyla gelip geçici bir neden değil, hatta büyüme kalıcıysa fiyat artışları da kalıcı olabilir.

        ***********

        ENFLASYONDA ARTIK KÜRESEL ETKİYİ GÖREBİLİRİZ

        - Bu yıl küresel ekonomik büyümenin geçen yıldan daha iyi olacağına yönelik beklenti giderek kuvvetleniyor. Buna paralel de ücret artışlarının ve beraberinde enflasyonun kendini göstereceği tahmin ediliyor. Bu gelişmeler hep Türkiye’nin enerji ve hammadde ithalat faturasını kabartıcı nitelikte. Bu da aynı zamanda cari açığın yükseleceği anlamına geliyor. Ekonominin riskli alanlarından biri.

        - Geldiğimiz aşamada dünya fiyatlarının Türkiye enflasyonuna yapacağı baskı çok daha önemli hale geldi. Çift haneli rakamlara çıktıktan sonra burada kalıcı olmayıp geri dönmesi, enflasyonun kontrol altında tutulması bakımından önemli. Bu süreçte ise dışarıdan düşürücü yönde değil artırıcı yönde baskı gelecek.

        - Bizim ise fiyat artışlarını kontrol edecek araçlarımız giderek azalıyor. En etkili araçların başında döviz kurunu aşağı bastırmak veya TL’yi daha değerli kılmak için faiz artışı geliyor. Buradaki zorluk ise TL’nin değerlenmesinin ithalatı teşvik etmesi ve ihracatı cezalandırması, bunun da cari açığı büyütmesi. Faizlerin yükseltilmesine ise en son çare olarak başvurulacağı anlaşılıyor. Faizleri artırmadan ve TL değerli kılınmadan enflasyona dışarıdan gelecek baskı ne ile göğüslenecek, belirsiz kalıyor.

        - Seçim öncesinde hükümet hanehalkı harcamalarını artırmak için çeşitli önlemler alıyor. İstihdam seferberliği, kamuya kadrolu eleman alımı, asgari ücretin enflasyonun üzerinde artırılması, Kredi Garanti Fonu kredilerinin uzatılması, yeni istihdam teşvikleri gibi çeşitli icraatlar bireysel gelirleri artıracak nitelikte. Gelir varsa harcama da olacak. İç talebin de canlı seyretmesiyle şirketler ürünlerine daha kolay zam yapabilecek, perakendeci daha kolay fiyat artışına gidebilecek.

        - Enflasyonun hem içeriden hem de dışarıdan beslenmeyle yükselen bir platoya girmesi ise kur ve faizde kurulan dengeleri yıkabilir. Her şeyin dengesi daha yukarıda bir yerde oluşabilir. Geçen yıla kadar enflasyon Türkiye ekonomisinin en önemli sorunlarından biriydi, yeni yılla birlikte artık ekonominin en önemli sorunu.

        Diğer Yazılar