Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son 44 yılın en kurak kışını yaşıyoruz. İklim uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadığlu “Kuraklık en büyük doğal afettir. Bütün dünyada doğal afetlerin en tehlikelisi olarak kabul edilir. Ama Türkiye’de yok muamelesi görür. Gel de bu ülkede kuraklığı yönet” diyor. Ardından da “Kuraklık tehlikelidir, en tehlikelisi de kış kuraklığıdır” diye ekliyor.

        - Kışın kurak geçmesi, az kar ve yağmur yağması, bahar ve yaz aylarında yeraltı sularını azaltıyor. Bu durum 2-3 ay sonra ekilecek ve dikilecek ürünlerin susuz kalması ve tarımsal üretimin azalmasını beraberinde getiriyor.

        - Hayvancılıkta ise kırmızı et talebi yüksek olmasına rağmen arz eksikliği var ve her yıl 170-200 bin ton et ithal ediyoruz. Buna da yıllık ortalama 650 milyon dolar ödüyoruz. Büyükbaş hayvancılık ancak bol su ile mümkün oluyor. Bir sığır günde ortalama 90 litre su tüketiyor. 1 kg et üretimi asgari 15 bin litre su gerektiriyor. Mikdat Kadıoğlu buna dayanarak “Su yoksa et de yok, özellikle büyükbaş hayvancılığı kurak yerde mümkün değil” diyor.

        - Aslında büyük sorun sadece 44 yılın en kurak döneminin yaşanmasında değil, devamının da gelecek olmasında. Çünkü büyük resimde küresel ısınma var ve kalıcı, daha kötüye gidecek bir iklim değişikliği ile karşı karşıyayız. Tarımsal üretimi de, hayvansal üretimi de, yaşamı da, turizmi de bu iklim değişikliğine adapte etmek zorundayız.

        - Mikdat Kadıoğlu’nun önerisi acilen “risk yönetimine geçmek” ve mevcut su kaynaklarını en verimli şekilde kullanmaya öncelik vermek. “2-3 ay sonra olmayan suya ihtiyaç duyacak ürünleri ekmek doğru olmaz” diyen Kadıoğlu’nun küresel ısınmaya karşı önerileri şöyle:

        - Öncelik stratejik ürünlere ve az su isteyen ürünlere verilmeli. Üretimi çok su isteyen ürünler gerekirse ithal edilmeli. Tıpkı gelişmiş ülkelerin pamuk ve şekeri ithal etmesinde olduğu gibi. 1 kg pamuk 12 bin litre su gerektiriyor. Bu suyla 12 ton buğday üretebiliriz.

        - Su ayak izi dediğimiz üretim aşamasındaki toplam su tüketimini dikkate alan bir üretim ve dış ticaret yapısı kurmalıyız. ithalat ve ihracat verilerinden hesapladık. Dış ticarette biz su açığı veriyoruz. Su kullanımı fazla olan ürünleri ihraç ederken daha düşük su gerektiren ürünleri ithal ediyoruz.

        - Halbuki Türkiye su zengini bir ülke değil. Suyu kıt bir ülke ve bu gidişle 2023 yılında su kaynakları önemli ölçüde tükenecek. Nereden bulacağız suyu? Doğa olaylarına müdahale edemeyeceğimize göre akılcı su kullanımı ile suya olan talebi azaltmalı, mevcut su kaynaklarını verimli kullanmalıyız.

        ***********

        KARŞILIKSIZ ÇEKLERDE 10 MİLYARLIK AZALMA

        2017 yılında bankalara ibraz edilen toplam çek tutarı yüzde 10.8 artışla 784 milyar liraya vardı. Karşılıksız çıkan çek tutarı ise 10 milyar lira azalarak 17 milyar liraya indi. Yüzde 38 azalan karşılıksız çeklerin toplama oranı 2016’da yüzde 3.9’dan 2017’de yüzde 2.2’ye indi. Bu oran 2000’li yılların en düşüğü. En yüksek oran ise yüzde 8 ile kriz yılı 2009’da görüldü. 2017’de karşılıksız çek kullanımının bu düzeye inmesinde 220 milyar lirayı bulan Kredi Garanti Fonu kredileri ile çekte karekod uygulamasının devreye girerek çek verenin geçmiş ödeme siciline kolaylıkla ulaşılması etkili oldu.

        SONUÇ: “Zaman ve ilgi para gibidir, ancak azaldığı zaman farkına varırız.”

        Merlin Mann

        Diğer Yazılar