Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Finansal piyasalarda bir toz dumandır gidiyor. Tansiyon gayet yüksek. Türk Lirası değer kaybediyor. Dolar dün 4.37’yi aşınca Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomi yönetimini topladı. Bu yazı yazılırken toplantı henüz sürüyordu. Döviz kuru, enflasyon ve cari açığın ele alındığı toplantı nedeniyle piyasaların tansiyonu düşmesine düştü. Ama bu, önlemleri beklemekten kaynaklanıyor. Önlemler görüldükten sonra yeni fiyatlamalar yapılır.

        - Türkiye piyasalarında bozulma zaten vardı ama 27 Nisan’dan bu yana dozunu artırdığı dikkati çekiyor. Bize özgü gelişmeler vardı, önceki gün buna ABD’nin İran’la olan nükleer anlaşmadan çekilmesi eklendi. Bu gelişme hem küresel piyasaların tansiyonunu yükselterek hem de Türkiye için jeopolitik riskleri artırarak çift yönlü etkide bulundu. Nitekim Cumhurbaşkanı’nın ekonomi yönetimini toplaması da bu gelişmenin ardından gerçekleşti.

        - İran şoku ile ilgili Türkiye çift yönlü etki yanında petrol fiyatları yükselişinin olumsuzluğunu yaşayacak. Çünkü Türkiye GSMH’nin yüzde 6’sı kadar en yüksek oranda petrol ithal eden ekonomi durumunda. Nitekim petrol fiyatları dün yüzde 5.6 artarak 77.20 dolara kadar yükseldi. Uluslararası nükleer anlaşmadan ABD’nin çekilmesiyle İran’a uygulayacağı ambargo, petrol üreten bu ülkenin petrol arzını sınırlayacak. Bundan dolayıdır ki petrol fiyatları yükseliyor.

        - Bu etkilerle dün TL karşısında sepet döviz kuru 4.7751 ile tarihi düzeyine çıktı. Yıl sonuna göre artışı yüzde 14.6’yı buldu. TL’nin sepet bazındaki kaybı ise yüzde 12.7 oldu. Henüz 4.5 ayı bulmadan bir yılda olabilecek kur artışının gerçekleşmesi, Cumhurbaşkanı ve ekonomi yönetimini harekete geçirdi.

        - Doların dışarıda yükselmesi, ABD 10 yıllık faizlerinin yeniden yüzde 3’ün üzerine çıkması, gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışına ve bu ülke paralarının değer kaybına yol açtı. Bu anlamda Türkiye yalnız değil ama en çok etkilenen piyasa. Türkiye’nin sigorta primlerini yansıtan 5 yıllık CDS’ler 257 ile son 15 ayın en yüksek düzeyine çıktı. CDS’lerin 27 Nisan sonrasındaki hızlı artışı da dikkat çekici ve yüzde 32.5 gibi yüksek düzeyde.

        - Varlık fiyatlarında benzer bir durum var. MSCI Endeksi ile borsa 27 Nisan sonrasında yüzde 12.9 değer kaybetti.

        - Faizler ise yükselişini sürdürüyor. 2 yıllık gösterge tahvil faizi yüzde 15.78’e çıkarak 27 Nisan sonrası yüzde 9.9 yükseldi. 10 yıllık tahvil de yüzde 14.03 ile aynı dönemde yüzde 12.60 arttı.

        ***********

        İKİ SEÇİM ARASI FARK NEREDE?

        Aslında ekonominin ısındığı ilk seçim 24 Haziran 2018 seçimleri değil. 2011 Haziran seçimleri de ekonominin iyice ısındığı bir dönemde yapıldı. Hatta büyüme oranı yüzde 11’in bile üzerine çıkmıştı. Cari açık o günkü GSMH rakamının yüzde 9.7’sine kadar çıktı. Bu verilere rağmen finansal piyasaların tansiyonu o seçimde değil de bu seçimde yükseldi, Türk Lirası da değer kaybediyor. İki seçim arasında ne fark var?

        - En önemli farklardan biri, Türkiye’nin jeopolitik risklerinin artması ve ABD ile ilişkilerinin gerginleşmesinde.

        - İkinci önemli fark ekonomide. Enflasyon artık çift haneli ve o dönemin en az iki katında. Mali disiplinin de bu seçimlerde bozulduğuna ilişkin bir kanaat var.

        - 2011 seçimleri öncesinde işler iyi giderken para politikasında önemli bir değişiklik yapılmış, kredilerde sınırlamaya gidilmişti. 2018’de kredi kullanımı sonuna kadar zorlanıyor.

        - Bir başka neden olarak küresel finansal ortamın değişimini eklemek gerek. Dünyada parasal genişlemeden parasal sıkılaşmaya doğru bir dönüş var. Artık dolar daha değerli, faiz oranları daha yüksek. Türkiye de daha borçlu. Galiba bu kadarı da yeterli zaten.

        - Bütün bu nedenlerle yeni dönemin koşullarına uygun önlemler belirleyici olacak.

        Diğer Yazılar