Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Amerikan 10 yıllık faizleri yüzde 3.10’u geçti. Dolar gelişmiş ve gelişmekte olan paralara karşı değerleniyor. Petrol fiyatları hem yükseliyor hem de değerlenen dolarla fiyatlanıyor ve ithal ediliyor.

        - Geçen yılın aynı günü varili 52.21 dolar olan hampetrol fiyatı dün 80.18 dolara kadar çıktı ve son dört yılın en yüksek düzeyini gördü. Petrolün yılbaşına göre artışı yüzde 19.9, son bir yıllık artışı yüzde 53.7 gibi çok yüksek bir düzeyde. Petrol fiyatlarını son dönemde yükselten ana etken ise ABD’nin nükleer silah anlaşmasından çekilmesi sonrası İran’ın dünya petrol pazarına yapacağı arzda azalma beklentisi.

        - Asıl yakıcı durum ise TL’nin dolar karşısındaki yüksek değer kaybı. Dolar TL’ye karşı yılbaşından bu yana yüzde 17.3, son bir yılda yüzde 24.6 arttı. Değer kaybında TL Arjantin parasından sonra dünya ikincisi.

        - Petrolün dış fiyatı ne kadar artıyorsa içerideki fiyatı o oranda artıyor. Tabii ki araya özel tüketim vergisi (ÖTV) giriyor. Sadece petrol fiyatı değil, dolar ne kadar artıyorsa bu artış da aynen fiyatlara yansıtılıyordu. Bu yansıtmalar da otomatik fiyatlandırma mekanizması ile oluyordu. Ana rafineri şirketi Tüpraş’ın özelleştirilmesi aşamasında 1998 yılında kurulan otomatik fiyatlandırma mekanizması o tarihten bu yana çalışıyordu.

        - Benzinin litre fiyatı son olarak 6.24 TL ve bir süredir kur artışı ile petrolün dış fiyatındaki artış yansıtılmıyor, bekletiliyordu. Çünkü artışlar çok hızlı ve can yakmaya başladı. Benzinin yıl sonuna göre artışı yüzde 12.0, son bir yıllık artışı da yüzde 23.3’e vardı.

        - Motorinin 5.69 liralık litre fiyatı ise 2017 sonuna göre yüzde 12.6, son bir yılda yüzde 24.3 yükseldi.

        - Son bir yıllık tüketici enflasyonu yüzde 10.85 ve 4 aylık enflasyon da yüzde 4.69’da bulunuyor. Kısaca akaryakıt fiyatları tüketici fiyatlarını 2018 yılında 3’e katlamış durumda.

        - Tam da seçime giderken akaryakıta sık sık ve yüksek oranlı zam yapmak istemeyen hükümet çözümü otomatik fiyatlandırma mekanizmasını durdurmakta buldu. Dünkü fiyatlar bundan sonra, yeni karara kadar artmayacak, sabit kalacak. Kur ve petrol fiyat artışının gerektirdiği zam yapılmayacak, bunun yerine devletin aldığı ÖTV aynı tutarda indirilecek. Tam olarak akaryakıta dünkü fiyatlar üzerinden bir üst sınır konuldu.

        Eğer fiyatlar veya kurlar geri gelirse aynı akaryakıt pompa fiyatlarına yansıtılmayacak.

        - Akaryakıtın üzerine konulan vergiler petrol fiyatı hatta onun da üzerinde olabiliyor. Son olarak benzinin litre fiyatı 6.26 lira ve bunun 3.32 lirası, yani yüzde 53’ü vergiden oluşuyor. Türkiye akaryakıta en çok vergi uygulayan ve bu nedenle Avrupa’da en pahalı akaryakıtı kullanan ülkeler arasında yer alıyor.

        - Fiyatlara üst sınır tüketicilere yarar. Kur ve petrol fiyat artışlarından korunmuş olurlar. Zaten vergi yüksekti ve düşmesi gerekiyordu.

        - Bu aşamadan sonra akaryakıt fiyatları en azından enflasyonu artırıcı etki yapmaz. Özellikle meyve ve sebze fiyatlarının olumsuz etkilenmesinin önüne geçilir.

        ***********

        YÜKÜ BÜTÇEYE

        - Bu kadar iyiliğin bedeli ise bütçeye yıkılacak yük olacak. Çünkü petrol ve doğalgaz ürünlerininin özel tüketim vergisinden devletin elde ettiği gelir geçen yıl 63.7 milyar liraydı. Bütçe gelirlerinin yüzde 10.8’ini ve GSMH’nin yüzde 2’sini oluşturuyordu. Aynı eğilim bu yılın 4 aylık döneminde de sürdü ve 19.7 milyar dolarlık gelir elde edildi. İşte azalacak olan bu gelir.

        - Açıkçası gelir büyük ama azalmanın boyutunu petrol fiyatlarının seyri ile kurların dizginlenip dizginlenemeyeceği belirleyecek. Kur artışları durdurulur veya kurlar gerilerse sorun biter. Petrol fiyatları gerilerse bunun da katkısı olur.

        - Hem kur hem petrol fiyatlarının yükselmeye devam etmesi ise en kötü seçenek olur. Bunun vergi gelirlerini azaltıcı etkisi hemen bütçede görülmeye başlanır, açığı tahminlerin ötesinde büyütür. Elbette borçlanarak bu açık finanse edilir. Ne de olsa kamu kesiminin borçluluk düzeyi düşük ve burada gidebilecek yol var. Ama faiz oranları da yükseldi ve gösterge tahvilin faizi yüzde 16’nın üzerinde. Artık bütçe açığını finanse etmenin bedeli de yüksek.

        - Ya da azalan vergi gelirlerinin başka bir yerden karşılanmasına veya harcamaların kısıtlanması yoluna gidilebilir. Buna da seçim sonrası yeni Cumhurbaşkanı, kurulacak yeni hükümet ve yeni ekonomi yönetimi karar verecek.

        Eğer yeni durum sürdürülemeyecek gibiyse otomatik fiyatlandırmaya yeniden dönüş yolu elbette açık.

        Diğer Yazılar