Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uzun zamandır ekonominin en canlı sektörü olan konut piyasası son dönem belirgin şekilde durgunlaştı. Büyük kentlerden başlayarak fiyatlar reel geriliyor. Bu piyasada talep fazla arz az durumundan, arz fazla talep aza dönüldü. Satıcı piyasası alıcı piyasasına döndü. Müşteri tercihleri önem kazandı.

        - Çünkü yatırım amaçlı konut alımları azaldı. Faizlerin yükselmesiyle kredili alımlarda üçte bir düzeyinde azalma meydana geldi.

        - Konut fiyatlarının ödenen kiralardan kopmaya başlaması da yatırım amaçlı alımları sınırlıyor. Hatta fiyat düşüşlerinin gerisinde yatan ana faktörlerden biri bu.

        - Konut piyasasını canlandırmak için hükümet önce tapu işlemlerinden alınan vergiyi düşürdü. Sonra büyük konutlardaki KDV’yi indirdi.

        - Yetmedi kamu bankaları öncülüğünde konut kredi faizleri aylık yüzde 1.3’ten yüzde 1’in altına indirildi. Bu kampanyaya bazı özel sektör bankaları da katıldı.

        - Devletin yaptığı bu fedakârlığa karşı gayrimenkul sektörü markalı projelerde konut fiyatlarını yüzde 20 düşürerek karşılık verdi. Fiyat kırma, kredi ucuzlamasıyla birleşince satışlarda belli bir canlanma başladı.

        - Ancak yetmemiş olacak ki, en son olarak konutta alım satıma aracılık etmenin komisyonunu düşürdü. Alıcıdan ve satıcıdan birer puan olmak üzere komisyon oranı yüzde 6’dan yüzde 4’e indirildi. Bu durumda konutlar yüzde 2 daha ucuzladı.

        - Getirilen teşviklerin tümü talebi harekete geçirmede belli bir etki yapabilir. Ama ana gidişin yönünü değiştirmez.

        - Gayrimenkul sektörünün yeniden canlanabilmesinin iki ana şartı var. Biri sektörün yeniden yapılanması, diğeri de enflasyonun düşüp tek haneli rakamlara inmesi ve orada kalması. Enflasyon çift hanelerde kaldığı sürece faizler de tek hanelere kalıcı ve doğal yollardan inmez, döviz kuru istikrar bulmaz, TL de değer kaybeder.

        - Bu koşullarda yurtiçi yerleşiklerin konut sektörüne yatırım amaçlı talebi çok sınırlı olur. Enflasyonun düşürülmesi en çok konut sektörüne yarar, artışı da en çok konut sektörünü vurur.

        ***********

        BORSADA SÜREKLİ RİSK ALAN ADAM GİTTİ!

        Borsanın en renkli aktörlerden Dündar Altay vefat etti. Van’dan ve ticaretin içinden gelip yaptığı hisse senedi yatırımları nedeniyle aracı kurum sahibi de olan Dündar Altay etrafındaki bir çok kişiyi zenginleştirmekle de tanındı. Kendisiyle küresel kriz öncesinde aralıklarla bir araya gelirdik. Ne zaman görüşsek yeni bir hikâye anlatırdı. Hisse senedinin hikâyesine çok inanırdı. Sağlam hikâyeyi yakaladı mı, peşini bırakmazdı. Tüpraş’la Çukurova Elektrik’le çok ilgilenmişti. İMKB’nin 25’inci yılı nedeniyle 25 büyük borsa yatırımcısı ve oyuncusuyla yapılan söyleşilerin yer aldığı Scala Yayıncılık’tan yayımlanan Borsada Önden Koşanlar kitabında Dündar Altay yatırım stratejisini şöyle aktarmıştı:

        “Borsada alıp da bekleyen mutlaka para kazanır. Borsa bir al sat yeri değil. Ben, al sat yaparak buradan para kazananın alnını karışlarım. Al sat yapmak kumardır...

        Temel analiz benim için çok önemli. Evvela sermayesi ve kârı nedir diye bakarım. Piyasa değerini aynı sektördeki diğer şirketlerle karşılaştırırım. Bu karşılaştırmadan ucuz çıkan hisse senedine işareti koyarım. Ancak alım yapmam için, sahibini tanımam, borsa konusundaki tutumunu öğrenmem gerekir. Eğer borsada işlem yapmıyorsa, o hisseyi almaya karar veririm. Bu kararın uygulanmasındaki zamanlama için de son olarak teknik analiz ekibinin görüşünü alırım. O görüş de uygunsa, sonrası benim işimdir. Tahtada çizmeye başladığımda kimseyi dinlediğim yok. Orada tutmayın beni. Hisseyi alır, değerlenmesini beklerim.”

        Her zaman iyimserdi. Bu nedenle krizlere hisse senedinde yakalandı ve tabi ki büyük zararlar etti. Sonra da yine aynı zararların altından yine aynı yöntemle çıktı. Kendisi bu durumu aynı kitapta şöyle anlattı: “Sürekli risk almaya hiç doymadık ki, bir doysam, o zaman belki anlayacaktım ne isteyip ne istemediğimi ya da kazandığımda ne yapmak istediğimi. Risk almayı çok seviyorduk, hep risk aldık. Sürekli risk almaktan, ne riskin gerçekleşmesini, ne de sevincini doğru dürüst yaşadık. Ama çok kaybettiğimde galiba şöyle düşündüm: ‘Bütün kaybettiklerimi ben kazandım. Şimdi de ben kaybediyorum. O halde yine kazanırım.’ Bu nedenle kayıplarım bana büyük mutsuzluk olarak yansımadı.”

        Dündar Altay Kasım 2011’de yapılan söyleşiyi Nâzım Hikmet’in “Ayrılık yaklaşıyor her gün biraz daha/ Güzelim dünya elveda/ Merhaba KÂİNAT.” sözleriyle tamamlamıştı.

        Diğer Yazılar