Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ortaya çıkan son siyasi şok ile başta finansal piyasalarda olmak üzere ileriye yönelik beklentilerde önemli bozulmalar meydana geldi.

        ■ Sepet kurdaki artış 16 Arahk'taki 2.40 düzeyinden 27 Aralık itibarıyla 2.60'a kadar çıktı. Artış oranı yüzde 8'i buluyor.

        ■ Borsada fiyat endeksi 74.974'ten 63.885'e kadar indi ve yüzde 15'e varan düşüş yaşandı.

        ■ Hazine faizi yüzde 8.7'den yüzde 10.2'ye çıktı ve 1.5 puan arttı.

        Göstergelerdeki bozulmada yabancı parmağı da az. Çünkü asıl bozulma 25-27 Aralık arasında yaşandı. Yabancılar 23 Aralık'ta Noel tatiline çıktı. Nasıl bir tepki vereceklerini 6 Ocak Pazartesi günü işbaşı yaptıklarında göreceğiz.

        Kaldı ki, siyasette bozulmaya yol açan gelişmelerin nereye doğru evrileceğini bilmiyoruz. Bozulma duracak mı, büyüyecek mi, yoksa düzelme mi olacak?

        İKİ FARKLI SENARYO: Bozulmanın devam etmesi elbette ürkütücü. Nitekim ekonomik gelecek hakkında iki uçta iki ayrı senaryo dillendiriliyor. Bunlardan biri, bozulmanın devamına bağlı olarak ekonominin 2001 benzeri bir kriz yaşayabileceğini iddia ediyor. Buna karşılık ikincisini ise en iyi şekilde Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dile getirdi: "Kurdaki hareket cari açıkta bir düzeltme getirecek. Zayıf talep enflasyon artışını sınırlar. Kurdan enflasyona geçiş de, iç talep zayıflayacağından düşük kalacak. Karşı karşıya olduğumuz sıkıntılar büyük ölçüde fiyatlanmıştır. Ortalık yatışınca toparlanma çok hızlı olacaktır. Büyüme bir miktar yavaşlasa da mart sonrasında toparlanır."

        TORTUSU KALIR: Ortalık yatışacaksa da yaşananların önemli bir tortu bırakacağı kesin. Kulaklara kar suyu bir kere kaçtı. "Devamı gelecek mi, nasıl gelecek?" diye herkes soracaktır. Daha bu sorular zihinlerden silinmeden, yerel seçim kampanyaları, anketleri ve nihayet sonuçları gelecek. Mart sonu siyasi belirsizlikte ve beklentilerde bir ara durak, bir kavşak noktası gibi. Bu seçimin sonuçları ondan sonraki siyasi gelişmeleri de belirleyecek. Devamında zaten Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak. Duruma

        göre belki 2015 Genel Seçimleri, 2014'e çekilebilir. Arka arkaya dizilen seçimler zaten birer belirsizlik kaynağı iken, ayrıca bir gerilim ve yönetim kavgası buna eklendi.

        Bu durum risk alma iştahını azaltıyor. Olaylar bu aşamada kalsa dahi, artık risk alanların, girişimcilerin, yatırımcıların, tüketicilerin, borçlananların, borç verenlerin cesareti kırıldı. Geleceğe yönelik beklentileri bozuldu. Herhangi bir karar alırken ne olur ne olmaz diye beklemeyi, seçimlerin sonuçlarını görmeyi, yeni bir dönem ve yeni bir yapı oluşmasını beklemeyi tercih edebilirler.

        2014'TEN BEKLENEN: Zaten bu yılki bazı gerçekleşmeler gelecek yılın bazı hedeflerini tehlikeye attı bile.

        ■ 2014 yılı programında hükümetin ortalama dolar kuru tahmini 1.98 idi. Yıl bitmeden 2.15'i gören kurla karşı karşıyayız. Kur tahmini baştan gitti.

        ■ Kurun 2'nin altına gelebilmesi için dışarıdan sermaye girişinin hızlanması gerekir. Halbuki dış koşullar artık o kadar kolay değil. Kaldı ki Türkiye de artık eski Türkiye değil, yabancılar için daha az çekici. Hem siyasi belirsizlikten hem de kırılgan beşli kümesinde yer almasından dolayı. Üstelik 2014'te Türkiye'nin 238.5 milyar dolar dış finansmana ihtiyacı var. Milli gelirin yüzde 28'ine varan bu rakam son yılların en yükseği.

        ■ Kurun yükselmesinin bir faydasını cari açıkta göreceğiz. Açık, hem büyümenin düşmesi hem ithalatın pahalılaşması nedeniyle azalacak.

        ■ İç tüketim ve büyüme düşecek. Buna bağlı istihdamda iyileşme sağlamak zorlaşacak.

        ■ Kur, enflasyonu da yükseltecek. Kurdan enflasyona geçişkenlik yüzde 15-20 arasında. Yüzde 20 artışın kalıcı olması durumunda etkisi 3 puan kadar. Bu da gelecek yıl çift haneli enflasyonu gündeme getirebilir.

        ■ Dış finansman ihtiyacının yüksekliği ve küresel koşulların kısmen bozulmasına içeride enflasyon yükselmesinin eklenmesi faizlere yukarı yönlü baskı yapacak.

        MADALYONUN DİĞER YÜZÜ: Ancak bütün bu gelişmeler ekonomiye, 2001'deki gibi, öldürücü darbe indiremez. Çünkü yapı artık çok değişti. Ekonomi eski ekonomi değil. Kamunun borç sorunu yok ve bütçe açığı yüksek değil.

        ■ Sabit kur rejiminde değiliz ve TL aşırı değerli değil.

        ■ Yüksek enflasyon ortamında değiliz.

        ■ Bankacılık sistemi sağlam.

        2001'de hem kamu borç krizini hem banka krizini hem de döviz krizini birlikte yaşamıştık. Bu üç

        krizin bir arada yaşanması yıkıcı etki yapmıştı. Şimdi bu üç konuda da krize yol açacak kadar sorun veya enerji birikmesi mevcut değil. Ben Bakan Şimşek kadar iyimser değilim ama 2001 gibi bir kriz de 2008 gibi bir kötüleşme de beklemiyorum. En azından bu aşamada. Yaşayacağımız farklı bir bozulma olmaya aday. Devam edeceğim.

        TEMEL VERİLERLE EKONOMİNİN GÖRÜNÜMÜ

        Diğer Yazılar