Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önce size iyi bir haber vereyim. Türkiye ekonomisi (GSYH) geçen sene mart sonundan bugüne tam 228 milyar TL büyümüş ve 2 trilyon TL’lik bir büyüklüğe ulaşmış. Türkiye, 2016’ın ilk çeyreğinde yüzde 4.8 büyümeyle dünyada en hızlı büyüyen 6. ekonomi oldu. Geçen çeyrekteki büyüme hızımız, Avrupa Birliği’ne üye bütün ülkeleri de geride bırakmış durumda.

        Bu gelişmeler iyi hoş ancak madalyonun tersini çevirdiğimizde bizi farklı bir resim karşılıyor. Geçen sene bugünlerde mart ayında Türkiye ekonomisi 790 milyar dolarlık bir ekonomiyle küresel ligde 17. sırada yer alırken, 228 milyar TL artışa rağmen yaklaşık 83 milyar dolar gerileyen Türk ekonomisi 707 milyar dolara inmiş vaziyette. Küresel ligdeki sıralamamız da 1 basamak aşağıya indi. Bunun sebebi de herkesin tahmin edebileceği gibi son 1 yılda dolara karşı yüzde 25 değer kaybeden Türk Lirası.

        YATIRIM VE İHRACAT PAS GEÇİYOR

        Şimdi gelelim büyüme kompozisyonumuzdaki gelişmelere. İlk çeyrekteki yüzde 4.8’lik büyümenin çok daha fazlası (5.9 puan) iç tüketimden gelmiş. Stok artışı da 0.4 puan katkı sağlamış. Ama ihracat ve ithalat dengesinin negatif olması (-1.5) toplam ilk çeyrekteki büyümeyi yüzde 4.8’lerde tutmuş. Bir başka ifadeyle hane halkı tüketiminde yıllık yüzde 10 ve kamu harcamalarında yüzde 7’lik yıllık artış, ilk çeyrek büyümesini sırtlanmış. Bu tablo geçen sene de böyleydi.

        2016 BÜYÜMESİ NE OLUR?

        Daha ilk çeyrekten yılın geri kalanı için yorum yapmak çok doğru olmayabilir. Ancak “Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur” atasözüne referans yaparak sene sonuna istinaden bazı tespitlerde bulunmanın da sakıncası olmaz diye düşünüyorum.

        Önce büyüme tarafında sene sonunu pozitif etkileyecek gelişmelere bakalım. Bunlardan ilki “asgari ücret artışı”. Her ne kadar artan işçi maliyetleri bir noktada işvereni ve ürün satış fiyatını etkileyebilecek olsa da, yüzde 30’a yakın asgari ücret artışı iç tüketimi tetikliyor. Bunun ilk etkilerini 1. çeyrek rakamında gördük. Sene sonundaki 2016 büyüme rakamına da sadece asgari ücret artışı yoluyla 0.5-0.6 puanlık katkı olabilir.

        Diğer pozitif konu ise “mülteciler”. Yaklaşık 4 senedir ülkemizde bulunan ve sayıları 3 milyona çıkan mültecilerin yavaş yavaş günlük hayata ve arz-talep dengesi üzerinde de ekonomiye etkileri hissediliyor. Mültecilerin özellikle gıda ve dayanıklı tüketim malzemeleri üzerinden hissedilir bir talep yarattıkları anlaşılıyor. Bu talep fazlasının da yıl sonunda 0.5 puan kadar büyüme üzerinde katkısı olması bekleniyor.

        Bir de işin negatif tarafı var. Maalesef burada büyümeyi etkileyebilecek faktörler çok daha fazla. Burada ilk sırada turizm geliyor. Bu sene hesaplara göre turizm gelirlerinde yaklaşık 9-10 milyar dolar kayıp olacak. Özellikle Antalya bölgesinde kayıpların 5 milyar doları bulabileceği tahmin ediliyor. Turizm üzerinden yıl sonu büyüme rakamına direkt etki yüzde 0.7’ler civarında. Ancak başta tarım, ulaştırma, perakende gibi sektörlerde de yan etkilerin ağır hissedilmesi ve kaybın artması muhtemel.

        Büyümeye diğer negatif etki ise ihracat tarafından gelebilir. Dış politika yüzünden Rusya, savaş yüzünden Suriye, Irak ve düşük petrol fiyatları yüzünden Ortadoğu ihracat pazarları son derece düşük randımanla çalışıyor. Bu pazarların yakın zamanda açılmasını beklemek biraz naiflik olur diye düşünüyorum. Toplam ihracatın da bu sene büyümeye katkı vermesi pek mümkün olmayabilir.

        Hikâyeyi toparladığımızda sene sonu için yüzde 3.5’ler seviyesinde ve yine hane halkı tüketimine bel bağlayan bir büyüme bizi bekliyor. Tabii bu rakama FED, Brexit, Çin ekonomisi soğuması gibi küresel piyasaların “büyük korkularını” koymadım. Bu ihtimallerden biri ya da birkaçı gerçekleştiği takdirde durum çok daha sıkıntılı olabilir.

        Diğer Yazılar