Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Bugün yeni bir pazar cancağızım... Yeni şeyler anlatmak lazım...” Bizim Cafer’in (Yarkent) işi başından aşkın ama, fırsat buldukça bizim köşeye çalışmayı da ihmal etmiyor. İşte ondan çok özel alıntılar. İlki sadece bir roman yazarı değil, dev bir felsefe ve hayat adamı Victor Hugo‘dan...

        Yıl, 1887... Gazetecinin biri, Victor Hugo’ya soruyor: “Eserleriniz ve siz bugüne kadar çok olumlu eleştiriler aldınız, çok övüldünüz. Bunlar arasında sizi en çok hangisi hoşnut etti?” Hugo anlatıyor: “Karlı bir kış gecesiydi. Eş dostla yiyip içmiştik. Mesafe kısa diye, evime yaya olarak dönüyordum. Fena halde sıkışmıştım. Hızlı adımlarla, malikanemin bahçe kapısına vardım. Kapı kilitliydi. Var gücümle uşağıma seslendim: İgooooooor!..

        Defalarca haykırmama karşın İgor’un beni duyduğu yoktu. İdrar torbam Atlas Okyanusu büyüklüğüne ulaşmıştı. Altıma kaçırmak üzereydim. Yaşlılık işte... Çaresiz, bahçe duvarına yanaştım, etrafa bakındım, görünürde kimse yoktu, fermuarımı indirdim ve su dökmeye başladım. Tam o sırada arkamda bir at arabası durdu. Hiç kıpırdamadan, sessizce işimi görüyordum. Arabacı nefret dolu bir sesle ‘Seni haddini bilmez, buruşuk o... çocuğu! O kirlettiğin, Sefiller’in yazarı Victor Hugo’nun duvarıdır!‘ dedi.

        İşte, hayatımda duyduğum en iltifat dolu söz buydu.”

        Yüzü ve tersi farklı bir diyalog...

        İşte size basit bir de “Aşk hikayesi....” Yalnız; metni doğal olarak yukarıdan aşağıya doğru okuyacaksınız. Tabii ki “bu sıradan diyalogta ne var?” diye haklı olarak sinirlenirken, lütfen sakin olun ve aynı metni bu kez yukarıdan aşağıya doğru okuyun... - Ahh. Nihayet rüya gerçek oluyor.

        Senden ayrılmamı ister misin? Hayır. Bu lafı bir daha söyleme.

        Sen... Bana aşık mısın? Tabii kii.

        Beni terk etmeyi düşünür müsün? Tabii ki hayır...

        Peki, bana bir öpücük verir misin? Evet...

        Hem yüzüne, hem gözüne. Peki... Bir gün bana vuracak mısın?

        Asla. Ben o tür erkeklerden değilim... S

        ana güvenebilir miyim? Evet... AŞKIM...

        Sevgili sonraki kuşaklar...

        Oğullarınıza: Karşı cinse saygı duymayı öğretin. Gece yarısı evine dönen kadının... “aranmadığını” öğretin. Bir kadının omzuna arkadaş olarak da sarılabileceğini öğretin. Dokunmaktan korkmamasını öğretin. Sevmenin değer verme olduğunu öğretin.

        Sahip çıkmayla sahibi olmanın farklı olduğunu öğretin. Hiç kimseyi küçük görmemeyi öğretin. Ama bunları önce kendi içinizdeki “çocuğa” öğretin.

        Sevgili sonraki kuşaklar! Eğer bizden; daha doğrusu bizim olduğumuzdan daha adil, daha barışçı ve daha akılcı değilseniz, canınız cehenneme.

        Albert Einstein

        Bir de günümüz Türkiye’si gerçeği...

        “Bu haftalık da bu kadar...” diyeceğim ama, baktım daha yerimiz var...

        O halde ağır Türkiye gerçeklerinden sadece birisi ile köşeyi tamamlayalım; 1- Milletvekilleri ne kadar maaş alıyor? 2- Günde ne kadar çalışıyorlar? 3- Ne kadar zamanda emekli oluyorlar? 4- Yılda kaç gün tatil yapıyorlar? Cevaplayalım.

        Milletvekili maaşları 2012 itibariyle 20 bin TL Haftada ortalama 15 saat çalışıyorlar. 2 yılda 8 bin lira maaşla emekli oluyorlar. Yılda ortalama 3 ay tatil yapıyorlar. Ayrıca memur olmak için en az lise mezunu, öğretmen olmak için yüksekokul bitirmek gerekirken, vekil olmak için ilkokul bile bitirmek şart değil. Milletin kendisine tanınmayan haklar, vekillere çuvalla...

        Çünkü onlar, kendi maaşlarını kendileri belirliyorlar Gerçekten “milletvekili” olabilmek için, seçim ve siyasi partiler kanununu değiştirmek üzerine kıllarını bile kıpırdatmıyorlar.

        Hepinize sağlık içinde mutlu pazarlar dilerim...

        Diğer Yazılar