Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kendisinden gelen ve “Birlikte tiyatroya gidelim” diyen bir e-mail vasıtasıyla tanıştım Billur Kalkavan’la. Geçtiğimiz hafta ise ilk defa yüz yüze geldik. Buluştuğumuz andan itibaren yıllardır tanışıyor gibiydik. Yıllara meydan okuyan bir güzelliği var, üstelik çok da seksi. “Hep söylüyorlar ama beni neden seksi bulduklarını anlayamıyorum. Güzelliğime gelince, bence güzelliğim gerizekâlılığımdan” diyor. Şu son cümledeki gerizekâlı kelimesi o kadar kıymetli ki... Gerizekâlılıktan kastı saflığı, dünyaya seven gözlerle bakması, insanlara güvenmesi, kendisine her söylenene inanması, insanlarla arasına tabulardan, önyargılardan, şüphelerden kurulu duvarlar kurmaması... “Gerizekâlılık bana çok iyi geliyor” diyor ve ekliyor: “Sevgilim (Buğra Bahadırlı) bazen beni zekâlı yapmaya çalışıyor ama ben direniyorum. Ölçüp biçmeden yaşamayı, insanlara ölçüp biçmeden güvenmeyi tercih ediyorum. Gerizekâlı olmayı seviyorum.” Kalkavan ile birkaç gün önce yayına giren billur.tv adlı internet televizyonu hakkında konuşmak için buluştuk. Laf lafı açtı. Ben sordum, o karşımda ayakkabılarını ayağından çıkarıp bağdaş kurmuş şekilde oturarak tüm doğallığı ve samimiyetiyle cevapladı. Sezon açılır açılmaz birlikte tiyatroya gidececeğimize söz veriyor ve sizi sohbetimizle baş başa bırakıyorum...

        Hep marjinal olduğunuz söylenir. Hayatta özellikle de bu ülkede en zor şey kendini gerçekleştirebilmek. Bunu başarabilen şanslı azınlık da marjinal ilan ediliyor bence. Ne dersiniz?

        Aynı fikirdeyim. Ben gayet normal bir insanım. Çocukluğumdan beri ben normal, bütün dünya anormalmiş gibi geliyor bana. Aslında her insan kendini gerçekleştirmeli. Bu dünyaya bir kere geliyoruz, kendi seçtiğimiz şekilde yaşamalıyız. İnsanlar bunu yapamadıklarında çok üzülüyorum. Tabii ben bunu annem ve babam kendim olmama izin verdikleri için yapabildim. Babam kurallara başkaldıran bir adamdı, ona çekmişim. Yaptığım en saçma şeyler için bile, “Bili en güzelini yapar” derdi. Televizyon programları yaparken sık sık psikologlarla bir araya geliyordum. Hepsi babalarından sevgi ve övgü sözcükleri duyarak büyüyen kız çocuklarının ileride özgüvenli kadınlara dönüştüklerini söylüyor. Çılgınlıklarımı, özgüvenimi, kendimle barışık olmamı babama; neşemi ise çocukluğumun hayvanlarla iç içe geçmesine özellikle de kedilere borçlu olduğumu söyleyebilirim. n Genç sevgililerinizle de çok konuşuldunuz. Bana o kadar komik geliyor ki bu. Aşk yaşa bakar mı? Bana da komik geliyor. İşin ilginci bunu hep bana sordular, benimle birlikte olan erkeklere hiç sorulmadı. Sevgilim benden 22 yaş küçük diye bana laf ediyorlar ama 13 yaşında bir kızın 70 yaşında bir adamla evlendirilmesi normal karşılanıyor. Bu dünyada, özellikle de bu ülkede düzeltilmesi gereken çok şey var. Ben kendimi bu ülkeye karşı sorumlu hissediyorum, insanların özgür olmalarını, hissettikleri gibi yaşayabilmelerini istiyorum. İnsanlar dışarıdan baktıklarında beni çok umursamaz zannediyorlar ama değilim. Aksine aşırı duygusalım. Eğlenmeyi severim ama çok da ağlarım. En çok da çocuklar ve hayvanlar için üzülüyorum, onlar için ağlıyorum. Sürekli “Ne yapabilirim, bu ülkede neyi nasıl düzeltebilirim?” diye düşünüyorum.

        ‘KENDİM İÇİN YAŞAMAYI SEÇTİM’

        billur.tv adlı internet televizyonu bu arayışın sonucunda mı doğdu?

        Fikir benden değil, sevgilim Buğra’dan (Bahadırlı) doğdu. Benden hiçbir şey doğmuyor. Doğurmamayı seçiyorum bu hayatta. n Hiç düşünmediniz mi anne olmayı? Çok düşündüm ama ben bu dünyada kediler ve kendim için yaşamayı seçtim. Şimdi bir de Buğra eklendi. Böyle konuşuyorum ama belki hiçbir çocuk benden doğmayı seçmemiştir. İnternet televizyonunun doğuşuna dönecek olursak, bir gün Buğra bana, “Milyar dolarlık bir markasın. Farkında değil misin?” diye sordu. Ben de “Yoo, nereden çıkarıyorsun?” dedim. n İşiyle göz önünde olmadığı dönemlerde bile konuşulan birisiniz. Farkında değil misiniz bu durumun? Yok yahu! Hâlâ yolda biri beni tanıdığında seviniyorum. Hiç “Ben şuyum, ben buyum” diye düşünmedim. Ben neyse o olan biriyim o kadar. Farklı düşünseydim şu ana kadar milyar dolarlarım olurdu ama o kafada değilim. Buğra’nın “Hayatta çok şey yapabilirsin ama televizyonda zorlanıyorsun” demesi bende bir farkındalık yarattı. Ben uçuk şeyler konuşmak istiyorum ama televizyonda kısıtlanıyorsun. Bir internet televizyonu kurmaya karar verdik. Biliyorsun bir dönem televizyondü cinsel sağlık içerikli programlar yapmıştım. Hemen o programların yayın haklarını Nuri Çolakoğlu’ndan aldım. İnternet üzerinden insanlara başta cinsel sağlık çeşitli konularda bilgiler sunacağız. n Buğra Bey ile bir çocuğunuz olmuş bence böylece... Evet. Öyle egoluyum ki adını da Billur koydum. (Gülüyor) Zihinsel birliktelik ve üretim çok önemli. Bu anlamda bir çocuğumuz oldu.

        n billur.tv’de cinsel sağlıkla ilgili programlara yer veriyorsunuz. Bu ülkede erkek çocuklar “Göster pipini” diyerek, kızlar etraflarında ayıptan kaleler inşa edilerek büyütülüyor. Sonra da çok farklı yetiştirilen iki kişinin sonsuza dek mutlu yaşaması bekleniyor. Mümkün mu bu?

        6-7 yaştan itibaren erkek ve kız kardeşlerin ayrı oturtulduğu evler var. Sonra bu durum bayan yanı baskısına dönüşüyor. Kendini de karşı cinsi de tanımadan evleniyorsun. Tek bildiğin ayıp, yasak, günah! Daha dün gazetede okudum. Bir kadın evi temizlemiş, annesini doktora götürecekmiş. Evden çıkmadan duş alınca, kocası “Sen o... mu olacaksın?” diye saldırıya geçmiş.Türkiye’de duş almak bile birileri için seksten sonra gusül abdesti almak demek. Bu ülkede kadının yıkanmaya bile hakkı yok! Böyle saçmalık olur mu? Doktorlardan öyle şeyler dinledim ki aklın durur. Hepsi billur.tv’de İngilizce ve Arapça altyazılı olarak yayınlanacak. Herkes bilinçlensin. ‘Kadının yıkanmaya bile hakkı yok!’

        ‘Dejenerelik almış başını gidiyor’

        Cinsellikten söz etmişken; bazı insanlar da aşkı sekse ingirgemiş durumda. Tek gecelik tensel buluşmalar dünyasında yaşıyoruz. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

        Bir gecelik bir şey yaşamak isteyen yaşasın, benim anlayamadığım aşk istediğini söyleyen herkesin aslında başka şeyler araması. Kadınlar aşk istediklerini söylediklerinde para, erkekler ise seks arıyor. Etrafta her tarafları estetikli gencecik kızlar var. Buğra onlar için “Kendilerini nakde çevirmeye çalışıyorlar” diyor. Arkadaşlarımın kızları var, aşksızlıktan şikâyet ediyorlar. Biraz konuşunca anlıyorum ki tek beklentileri arabası şu marka olsun, bankada şu kadar parası olsun gibi şeyler. Kimseden karakteri şöyle olsun, hayata bakışı şöyle olsun gibi şeyler duymadım. Hal böyleyken aşktan uzaklaşılıyor. Bu yüzden ortalık aşksızlıktan dökülüyor. Dürüst olsunlar. Kadınlar “Para arıyorum, kendimi baktırtmak istiyorum” desin, Erkekler de süs bebeği aradıklarını itiraf etsin. Ayıp değil ki bu! Bütün dünyada dejenerelik almış başını gidiyor. Başta aşk her konuda kendi sonumuzu getiriyoruz.

        ‘Bazı aktörlerin dişleri midemi bulandırıyor’

        Yeniden tiyatro sahnesine çıkmayı düşünüyor musunuz? Tiyatro sende yarattığı coşkuyu bende de yaratıyor. Vikipedi’de benim için tiyatrocu yazmışlar. O bilgileri ben vermedim, düzelttireceğim. Bu ülkede ne ustalar var; ben tiyatro yaptım ama kendim için tiyatrocu diyemem. Tiyatrodan sıradışı bir rol için teklif gelirse seve seve kabul ederim. Manyak bir karakter olsun, yönetmen içimdeki oyunculuğu ortaya çıkarsın. Bir de üniversitelerde veya oyunculuk okullarında giyim, kuşam ve davranış bilimleri dersi vermek istiyorum. İnsanlar nerede nasıl giyineceklerini öğrensinler. Törenlerdeki kılıksızlığa inanamıyorum. Ayıp! Özellikle erkeklerde çok falso var. Bir de diş bakımı konusuna takığım. Bazı aktörler diş bakımı yaptırmıyor. Sen aktörsün ya, nasıl yaptırmazsın? Yakın çekimlerde midem bulanıyor, kusacak gibi oluyorum. Bu ülkede dişçilerin işi jinekologlardan daha zor bence.

        ‘Buğra’yı evrene sipariş ettim’

        Çoğunluğun aşksızlıktan dert yandığı bir dünyada Buğra Bey ile yıllardır birliktesiniz. Şanslı hissediyor olmalısınız...

        Tanıştığımız günden beri beraberiz. İlk gördüğümüzde birbirimize 40 yıldır tanışıyor gibi bakmıştık. 1998’de çok uzun bir ilişkim bitti. Ondan sonra bir çapkınlık evrem, çeşitli denemelerim oldu. Sonra kendimi kandırmaktan yorulup yalnızlığı tercih ettim. O süreçte ‘Secret’ı okurken, evrene istediğim gibi birini sipariş etmeye karar verdim. n İstediniz ve geldi yani... Evet ama 1.5 yıl emek verdim. Kimseyle hoşlaşmayacağım, denemelere girmeyeceğim dedim ve nasıl birini istediğimi uzun uzun yazdım. n İlk madde neydi? Yüzeysel gelecek ama yakışıklı olsun dedim. Herkes önce bakınca keyif almayı ister. Genç olsun da dedim çünkü biliyorum ki yaşlı biri dünyanın en meleği de olsa olmayacaktı, enerjim tutmuyor yaşlılarla. Genç ama aklı başında olsun demiştim. Sonra kendimi “İkisi bir arada olur mu?” diye düşünürken buldum ve anladım ki istediklerimizin olmamasının nedeni şüphe koymamız. Hayatıma girecek adamda olmasını istediğim özelliklerini hiç şüphe etmeden tek tek yazdım. Sonunda Allah bana Buğra’yı gönderdi. Bunun için her gün şükrediyorum. Allah beni seviyor. Bana kendim olmama izin veren bir aile, sevdiğim mesleği yapma imkânı, çok güzel dostlar ve birlikte üretebildiğim bir hayat arkadaşı verdi. Dünyanın en mükemmel erkeği sevgilim oldu.

        Diğer Yazılar