Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE ile Almanya arasındaki gerilim giderek tırmanıyor ve zannederim tarihinin en kötü safhasında.

        Karşılıklı çekilen kılıçlara ve sert açıklamalara bakılırsa yakın dönemde “iyiye” doğru bir gidiş beklemek mümkün değil.

        Tam aksine, “kötüye” gitme olasılığı daha yüksek görünüyor.

        Türkiye’de bazıları, Almanya’nın Türkiye’yi “kıskandığını” söylüyor ve konuyu özellikle 3. havalimanının Almanya’nın Münih ve Frankfurt havalimanlarına ve Alman havayolu şirketi Lufthansa’nın bu havalimanından duyduğu rahatsızlığa bağlıyorlar.

        Bu doğru ve geçerli bir bakış açısı değil.

        3. havalimanının Almanya’yı bu denli karşıtlığa sürükleyecek bir rahatsızlık yarattığını zannetmiyorum.

        Almanya, 3. havalimanını kıskanmaz. Kıskansa da bu kadar kıskanmaz.

        Ancak Almanya’nın Türkiye’yi kıskandığı bir başka konu var ve Boğaziçi Üniversitesi Enerji Politikaları Araştırma Merkezi Direktörü Profesör Dr. Gürkan Kumbaroğlu’na göre, bu kıskançlığın nedeni “boru”.

        Prof. Kumbaroğlu’nun bana verdiği bilgilere göre, Almanya’yla ilgili karşılıklı gerilim politikasında bir de konunun enerji boyutu var ve çok büyük önem taşıyor.

        Hatta belki de en büyük neden enerji.

        Kumbaroğlu şöyle diyor:

        “Almanya Dışişleri Bakanlığı tarafından finanse edilen ve Kasım 2016’da yayınlanan bir araştırma sonucuna göre, Rusya’dan Almanya’ya doğalgaz taşıyacak olan ikinci Kuzey Akım Projesi, Almanya’yı Avrupa’nın doğalgaz merkezi haline getirecek. Araştırma sonuçlarının yayınlanmasından hemen sonra Alman Ekonomi ve Enerji Bakanı’nın görev yeri değiştirilerek Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturdu.”

        Prof. Kumbaroğlu’na göre dananın kuyruğu işte burada kopuyor.

        Çünkü Türkiye, Güney Akım Projesi, TANAP ve İsrail doğalgazının Avrupa’ya taşınmasındaki rolü nedeniyle Almanların Kuzey Akım Projesi’ni “taca” çıkarıyor.

        Kumbaroğlu şöyle diyor: “İkinci Kuzey Akım Projesi’nin, Türk Akımı Projesi’ne ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya gidecek başka doğalgaz projelerine doğrudan rakip olduğunu söyleyebiliriz. TANAP’ın inşaatının hızla devam etmesi, Türk Akımı’nın da aynı şekilde, İran ve İsrail gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasının gündemde olması, ikinci Kuzey Akım Projesi’ni zora sokan gelişmeler. Bütün bunlar Türkiye ile Almanya arasında enerjide bir çıkar çatışmasını doğuruyor. Bu çıkar çatışmasında Türkiye coğrafi konumu dolayısıyla Almanya’dan çok daha üstün konumda; çünkü Avrupa için kaynak çeşitliliği imkânı sağlıyor. Kaynak çeşitliliği hem rekabetçi bir piyasa oluşumunda hem de arz güvenliğinde AB lehine önemli bir farklılık yaratıyor. Bu durum iplerin daha da gerilmesine sebep oluyor.”

        Gürkan Kumbaroğlu’na göre hem ABD hem de AB ülkeleri, Rusya’nın enerji hâkimiyetini pekiştirecek ve tekelleştirecek bu projeye karşılar. Bu da Almanya’nın sinirlerini iyice bozuyor.

        **************

        HAYBEDEN 1.5 MİLYAR DOLAR

        BİZİM medyamız, hem yazılı, hem görsel medyamız, spor organizasyonlarımız, kulüplerimiz ABD’de yapılan bir “sözde” boks maçından büyük ders çıkarmalı.

        “Sözde” diyorum; çünkü gerçekten sözde.

        Bir yanda iki yıl önce boksu bıraktığını açıklayan, eski bir şampiyon, Floyd Mayweather.

        Karşısında ise hayatı boyunca boks ringine çıkmamış, profesyonel bir boksör olmayan kafes dövüşçüsü Conor McGregor.

        Sporun kurallarına göre böyle bir unvan maçı mümkün değil.

        Boks etiğine göre böyle bir müsabaka yapılması ayıp.

        Ama organizatörler, Mayweather’a 300 milyon dolar, McGregor’a 100 milyon dolar veriyorlar ve ikisini aynı ringde buluşturuyorlar.

        Medya olmaması gereken bir yerde, durduk yerde efsane bir maç yaratıyor.

        Günlerce yayınlar yapılıyor.

        Las Vegas’ta boksa benzemeyen bir karşılaşma sonrası beklendiği gibi Mayweather kazanıyor.

        Sonuçta herkes kazanıyor.

        Bir maçın ortaya çıkardığı ekonominin net bölümü şöyle:

        - İzle-öde yayın geliri 500 milyon dolar.

        - Gişe geliri 90 milyon dolar.

        - Uluslararası yayın geliri 100 milyon dolar.

        - Marka yerleştirme geliri 20 milyon dolar.

        Bunların dışında Las Vegas’a gelen fazladan 150 bin kişinin, o gece yapılan diğer harcamaların hesabı da ayrı bir kalem.

        Bahsedilen para yaklaşık 1.5 milyar dolar.

        Sporda tüm tarafların birlikte para yarattığı bir öykü. Bizim değerli diye övündüğümüz ligimizin bir yılda, yüzlerce maç sonunda yarattığı ekonominin çok daha fazlasını toplam 50 dakikada ortaya çıkaran bir “Yayın ve spor” aklı.

        Bu akıldan alınacak çok akıl var.

        **************

        BİR ÖLÜMDEN DERSLER

        VATAN Şaşmaz’ın öldürülmesine ben de çoğunluk gibi üzüldüm.

        Yakın tanımazdım.

        Bendeki izlenimi hep iyi, efendi, saygılı bir genç şeklindeydi.

        Ölümü hakkında hiçbir şey bilmiyorum, hiçbir şey yazacak halim yok.

        Ama şunu söylemek mümkün.

        - Hastalıklı ruhlardan uzak durun, hayatınıza sokmayın.

        - Hasbelkader girmişse, ne yapıp edin uzaklaştırın.

        - Bu uzaklaştırmanın bedeli ne olursa olsun, sonrasında ödeyeceğiniz bedelden düşük olacaktır.

        - Vicdanlı olmak iyidir, ama hak edenlere karşı.

        - Hayatınızı sevdiğiniz, hayatınızı paylaştığınız insanlardan gizlemeyin. Hatalı da olsanız, sevdiklerinize karşı açık olun.

        Bu bahtsız ölümden benim çıkardığım sonuç budur.

        Gerisini bilemem.

        **************

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Hata yapmaktan değil hatada ısrar etmekten korktuğumuz zaman.

        Diğer Yazılar