Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Zorlu Grubu, Vestel Manisa üssünde Sanayi 4.0 ne gerektiriyorsa yapmaya başlamış. Ahmet Nazif Zorlu “Otomasyon ve robot kullanımımızı çok artırdık. Robotik üretimde kendi yazılımımızı ve dizaynımızı kullanıyoruz” diyor

        Zorlu Holding’in patronu Ahmet Nazif Zorlu, birkaç ay önce Berlin’deki fuara davet ettiğinde “Boşverin fuarı. Ben fabrika severim. Oraya davet ederseniz gelirim” demiştim. Onun yoğunluğu, benim programlarım derken bir türlü kısmet olmadı ama geçen hafta arayıp, “Bu cuma uygunsan gidelim Manisa’ya” deyince tüm programlarımı iptal edip “Tamam” dedim...

        Bilmeyenleriniz vardır, Ahmet Nazif Zorlu, her perşembe akşamı helikopterine atlar ve Denizli’ye, baba memleketi Babadağ’da yaşayan annesinin yanına gider.

        Geceyi annesinin evinde geçirir, cuma günü de Manisa’daki Vestel fabrikasına geçer.

        Cuma sabahı Zincirlikuyu’daki Zorlu Center’de buluştuk ve çatıdan kalkan helikoptere atladık. Zorlu’nun maşallahı var. 70’ini devireli birkaç yıl olduğu halde, benden daha formda. Yaşını bilmesem, 50’lerinde diyeceğim. Zaten tavrı ve heyecanı da öyle.

        Havalanırken, Zorlu Center’daki işlerinin nasıl olduğunu sordum hemen.

        Koca binalar altımızdan uzaklaşırken, “Çok şükür, alışveriş merkezi iyi gidiyor, evler ve rezidanslar da öyle. Ama ne yazık ki, otelde dünyanın en iyilerinden birini getirdiğimiz halde durum çok iyi değil, ama genelde turizmde durum böyle” dedi. 40 dakikalık bir uçuşun ardından ilk durağımız Zorlu Grubu’nun Gördes’teki nikel madeni.

        Yaklaşık 10 yıllık bir yatırım sürecinin ardından çalışmaya başlayan maden, belli ki Ahmet Nazif Bey’in yeni gözbebeği. “Nikel çok önemli. Bundan sonra enerji depolama ve saklama işinde olmak istiyoruz. Bu maden onun bir ayağı ve Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu bir işti. Çok keyifliyiz bunu bitirdiğimiz için” diyor.

        Ben de “Tenörü kaç” diye soruyorum. “0.9 ama Eskişehir’den getirdiğimiz hammaddeyle birleştirince 1.1’i buluyor” diyor. Bir fabrikada da Eskişehir’e kurmak istediklerini söylüyor. Sonra yola devam ediyor ve Manisa’ya varıyoruz. İniş yerimiz, Vestel City’deki televizyon fabrikasının damındaki heliport. Hemen aşağıya iniyoruz ve TV fabrikasını geziyoruz.

        Fabrikayı yıllar önce de gezmiştim ama arada büyük fark var. Sanki fabrika boşalmış gibi. Zorlu anlatıyor: “Üretim aşamasını geliştirdik. Otomasyon ve robot kullanım oranımızı çok artırdık. Bu sizin gördüğünüz gibi daha basitleşmiş gibi görünen bir süreç oluşturdu. Artık robotik üretimde, tamamen kendi yazılımımız ve kendi dizaynımız ile üretim yapıyoruz. Burada karma bir üretim var. Robot ve insan bir arada çalışıyor. Tamamen robot üretimine geçtiğimiz bölümler de var ama genelde karma üretim söz konusu.” “Robotları da siz mi üretiyorsunuz?” diye soruyorum.

        “Başta onu da yaptık ama akıllıca olmadığını gördük. Ölçek ekonomisinde birkaç robot üretmek çok kârlı değil. Maliyet yüksek oluyor. 2 liraya ürettiğimiz robotu Çinli robot üreticisinden 50 kuruşa alabiliyoruz. Önemli olan yazılım ve robotun işlevsel kullanımı. İşte orada biz devreye giriyoruz. Robotun mekaniği Çin ama işletim sistemi tamamen Vestel Bilgi grubunun yazılımı. Asıl pahalı olan ve üretime göre sık sık değiştiği için sürekli maliyet getiren bölümü yazılım ve o bizim malımız. Patentleri bizde.”

        ÜRETİM STANDARDI İSVİÇRE KALİTESİNDE

        Beyaz eşya fabrikasına geçiyoruz. Ahmet Nazif Bey, büyük heyecanla fabrika içinde koşturuyor. İşçilerle sohbet ediyor. Eğitim için gelen yetkili servis çalışanlarıyla konuşuyor. Buzdolabı üretiminde fabrika kuran fabrika konumuna geçmişler. Bazı üretim hatlarının makine dizaynları ve üretimleri tamamen Vestel’in kendi üretimi. Beyaz eşyada dünyanın ilk 5 firması arasında yer alıyorlar ve bu durumu olması gereken bir şey olarak görüyorlar. Ancak üretim hatlarının kalitesi ve işletimi İsviçre düzeyinde.

        ENGELSİZ ÜRETİM

        Sadece Vestel’de 435 engelli eleman görev yapıyor. Vestel, engelli çalışanlarıyla okulda başlayan birliktelik kuruyor. İşyerinde işitme engellilerin yakalarında minik birer sarı bant var. Görme engellilerin hayatlarını kolaylaştıracak “We Walk” adını taşıyan bir diğer ürünleri var.

        ‘HERKES BİZİ KÜÇÜMSÜYOR OYSA BİZ...’

        Televizyon üretiminde Vestel şu anda Avrupa’da 2. sırada. Yeni teknolojileri takip etme ve uygulama konusunda ise pek çok dünya devinin önünde. Japon ve Kore firmalarından bile önde olduğu teknolojik yenilikleri var.

        DERİN BİR AHH ÇEKTİ

        Tüm dizayn ve ürün geliştirme çalışmaları Vestel çatısı altında yapılıyor. Zorlu, “Herkes bizi küçümsüyor ve sanki fason üretim yapan, parça birleştiren bir fabrika olarak görmek istiyor. Oysa biz bu ürünlerin tüm bilgi sistemlerini de yapıyoruz, dizayn yapıyoruz. Teknoloji geliştiriyor ya da kendi dışımızdaki teknolojileri anında uygulamaya alıyoruz. Avrupalılara havlu attırdık bu konuda. Koreli ve Japon firmalardan eksiğimiz yok” diyor. Ahmet Bey’e yıllar önce hayalini kurduğu led ekran fabrikasını soruyorum. “Ahh, ah” diye iç çekip “O gün o yatırımı yapabilseydi Türkiye, bugün sadece Vestel’in ihracatı 10 milyar dolar olurdu” diyor.

        “Niye yapmadınız?” diye soruyorum.

        “Bizim boyumuzu aşıyordu. Devletin biraz önayak olması, biraz ortak olması gerekiyordu” diyor üzgün bir tavırla.

        YILLIK 1 MİLYONU GEÇTİ

        Oradan cep telefonu hattına geçiyoruz. Sistem oldukça basit görünüyor. Zorlu, “Bugün Çin milyar düzeyinde telefon üretiyor. Onların yaptığı da bunun aynısı. Bizimki biraz daha teknolojik” diyor. Bazı çok ince işler hâlâ insan gücüyle yapılırken pek çok iş robotlara emanet edilmiş. Ve dünyada ilk ve tek olarak “tüm test aşamaları”, Vestel’in kendi üretimi olan ve kendi yazılımıyla çalışan otomatik bir kalite denetim cihazında gerçekleşiyor. Yıllık 1 milyonu geçmişler telefon üretiminde.

        Artık insan faktörü minimuma inmiş ve “yapay zekâ” kullanımına geçilmiş bile. Bunun bir yan ürünü olarak da Vestel karbon salımını 623 bin 750 ton azaltmış.

        Zorlu “Hepsini üretebiliriz. Zaten ürettiğimiz telefonların Samsung veya diğerlerinden ne kalite ne işletim sistemi olarak hiçbir farkı yok. iPhone’u da üretebiliriz. Sadece ölçek meselesi” diyor.

        Sanayi 4.0’a geçerken Ar-Ge çalışanlarının sayısının oranı toplam çalışan oranına göre ciddi artış göstermiş ve 1600 kişiye çıkmış.

        Vestel, son dönemde sanayi 4.0’a geçmek için büyük çaba göstermiş. Artık tüm süreçler dijital hale gelmiş. Siparişten üretim planlamasına, oradan üretim ve stok organizasyonu ile sevk yönetimine kadar her şey tam bir dijital çağ yöntemiyle yapılıyor.

        ‘YERLİ OTOMOBİLDE DEVLET İŞİN İÇİNE ELİNİ FAZLA SOKMAMALI’

        Yerli otomobili üretecek “5 babayiğit”ten biri olan Zorlu’ya otomobil konusunu sormamam olmaz. “5 ortak olarak aldığımız ortak bir karar var. Hiçbirimiz bu konuda ortaya elle tutulur bir şeyler çıkmadan önce konuşmayacağız” diyor. Ancak ben gazeteciyim. Sonunda şunları öğreniyorum: Otomobil kesinlikle elektrikli olacak. Zorlu, “Ben hibrit teknolojisine inanmıyorum. İki arada kalmış ve uzun vadede geleceği olmayan bir teknoloji” diyor.

        Konuşmalardan anladığım Vestel, yerli otomobilin yazılım ve güç depolama, yani batarya taraflarında olacak.

        ‘YASAL DÜZENLEME YAPILMASI LAZIM’

        Vestel’in çok büyük bir pil yatırımına hazırlandığının farkında olmam için zaten nikel madenin üzerinde uçarken yaptığımız sohbet yeterli. Yine anladığım kadarıyla, Vestel içinde bir ekip otomobil konusunda oldukça gizli bir çalışma yürütmeye başlamış bile, ama o bölümler şimdilik “sır”. Zorlu, “Devlet desteği şart. Bugün ABD’nin otomotiv devleri bile devlet desteği olmadan hayatta kalamıyor” diyor. En önem verdiği şey ise bu işin yasal tarafı.

        “Yasal düzenleme çok önemli. Bu işin altına eline sokanların da fikirlerinin alınarak bir yasa hazırlanması lazım. Ancak devlet sadece bu kadar olmalı. İşin içine fazla elini, burnunu sokmamalı” diyor.

        GARİP BİR SESSİZLİK VAR, İNSAN YOK GİBİ

        Test merkezinde hem kendi ürünleri hem de rakip ürünler büyük bir ciddiyetle testten geçiriliyor. 32 desibelle çalışan çamaşır makinelerini görünce şaşırıyorum. Daha sonraki durağımız bilgi teknolojisi bölümü.

        Vestel’in ilk fabrikası burası. Garip bir sessizlik var içeride. Çünkü insan yok gibi. Yıllar önce de bu bölümü görmüştüm ama böyle değildi. Şu anda tüm işlemler robotlar tarafından yapılıyor.

        Öyle ki, robotlara servis yapan robotlar bile var.

        Az sayıda görevli, sadece robotları izlemekle yetiniyor. Devrelerin parçaları robotlar tarafından taşınıyor. robotik makineler tarafından birleştiriliyor. Tamamlanan parçaları robotlar alıp kullanılacakları yerlere taşıyor.

        Tüm bu robotların yazılımı da Vestel’e ait.

        Bu bölümde Vestel’in yılda ürettiği 15 milyona yakın üründe kullanılan 50 milyon dijital kart üretiliyor. Ahmet Nazif Zorlu’ya bu kadar robotlaşmanın personelin azalmasına neden olup olmadığını soruyorum.

        “Personel azalmadı. Hatta arttı. Ancak personel başına üretim arttı. Maliyetler azaldı. Üstelik sürekli büyüyoruz. Şimdi iki yeni fabrika daha yapıyoruz. Personelimiz ise giderek daha kalifiye işlerde çalışmak üzere sürekli bir eğitim içinde” diyor.

        KARANLIK FABRİKA

        Vestel’de bir sonraki aşama “karanlık fabrika”, yani içinde insan olmadığı için aydınlatma, ısıtma ve soğutma yapılmayan üretim tesisi.

        Diğer Yazılar