Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        26 NİSAN günkü “Milyar dolarlık papaz” başlıklı yazımda, İzmir’de tutuklu Papaz Brunson’un önemine değinerek, ABD New York’taki Zarrab-Atilla davasında bu papazın çok önemli bir koz olduğunu vurgulamıştım.

        Papaz üzerinden yürütülen pazarlıkla, Hakan Atilla hakkında verilecek kararın, Türk bankalarına kesilmesi muhtemel cezaların ve hatta bazı üst düzey FETÖ’cülerin iadesinin konuşulduğunu anlatmıştım.

        Hakan Atilla’nın cezası önceki akşam açıklandı.

        Beklenenin çok altında bir ceza aldığını herkes kabul ediyor.

        Bununla ilgili dedikoduları aktarayım size hemen.

        - Amerikan tarafı, Hakan Atilla’nın cezasında yaptırılan indirimi yeterli görüp papazın serbest kalmasını istiyor.

        - Türk tarafı ise İran’la yapılan ticaretle ilgili olarak Türk devletine yönelik bir suçlama yapılmamasını istiyor.

        - Türkiye’nin bir diğer talebi ise OFAC (Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi) konusunda garanti almak ve bankalara ceza kesilmemesini sağlamak.

        - En azından bazı üst düzey FETÖ’cülerin iadesi.

        - ABD ise rahibin, FETÖ’nün Türkiye’deki yapılanmasıyla ilgili daha fazla bilgi vermesinin yeterli olacağını düşünüyor ve iddia o ki, FETÖ’ye yönelik son operasyonlar Brunson’un verdiği bilgiler doğrultusunda yapılıyor.

        Anlaşılan Türkiye, “papaz kozu”nu iyi kullanmış durumda.

        ***********

        MUHARREM İNCE’YLE SABAH SOHBETİ

        “MUHARREM İnce çok mu yalnız?” diye sordum dün, İnce’nin ekibine destek veren bir CHP’liden aldığım bilgiye dayanarak.

        Okurlardan çok sayıda mesaj geldi, “Bize de öyle geliyor” diyen.

        Ama önemli olan cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin ne düşündüğüydü tabii, bize nasıl geldiği değil.

        Dün sabah erken saatlerde aradı.

        “Fatih Bey, merak etmeyin yalnız değiliz” diyerek.

        Biraz konuştuk.

        “Size bunu söyleyen hangi arkadaşımız bilmiyorum ama kendimizi hiç yalnız hissetmiyoruz. Tam aksine, gittiğimiz her ilde partili arkadaşlarımızdan büyük destek görüyoruz. Hazırlıklarımızda yardım ediyorlar, her işe koşturuyorlar, organizasyonlarda her zaman yanımızda oluyorlar. Açık söylemek gerekirse eksiklik yok, fazlalık var. Bazen beklediğimizden daha fazla destek görüyoruz” dedi.

        CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile de sürekli temas halinde olduklarının altını çizdi İnce, “Ankara’ya her gittiğimde mutlaka Kemal Bey’le bir araya geliyoruz. Ben ona çalışmalarımız hakkında bilgi veriyorum. O da bizim ihtiyaçlarımızla ilgileniyor. Partiden yana hiçbir sorun yok, ama başka sorunlarımız var” deyince lafın nereye geleceğini anladım.

        “Fatih Beyciğim, ne partinin, ne de vatandaşın ilgisiyle bir sıkıntımız yok. Açık söyleyeyim vatandaş, beklediğimizden daha ilgili. Bizi yalnız bırakmıyorlar, ama ne yazık ki medyamız için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Medya bize uzak duruyor. Mitinglerimiz yayınlanmıyor, etkinliklerimiz gösterilmiyor, projelerimizden söz edilmiyor. Bizi asıl yalnız bırakan sizlersiniz” dedi.

        Ben minik bir itirazda bulundum:

        “Muharrem Bey haklısınız ama siz yine yer bulabiliyorsunuz. Diğer 4 aday medyada hiç yer bulamıyor. Siz nispeten daha şanslısınız” dedim.

        “Biliyorum biliyorum. Onun da farkındayım. Müthiş bir adaletsizlik var, ama emin olun bu adaletsizlik vatandaşın gözünden kaçmıyor. Medyanın durumunu da anlıyoruz ama biraz daha adil olmalarını bekliyoruz” dedi.

        Çok iddialı ve dolu bir “Seçim Bildirgesi” hazırlamakta olduklarını anladım sözlerinden.

        Gece geç saatlere kadar, yolda, otobüste, uçakta hep bunun üzerine yoğunlaşmış durumda ekibiyle beraber.

        Yine anlattıklarından “ekonomi üzerine yoğunlaştıklarını” sezinledim. Büyük bir kriz içinde olduğumuzu ve bundan ancak kendilerinin çıkarabileceğini anlatacaklar.

        Bir diğer vurguları ise Türkiye’de yeniden güçler ayrılığı prensibinin tesis edilmesine ve adalete olacak zannediyorum.

        Gençler için çok özel projeler açıklayacaklar.

        Avrupa Birliği büyükelçileriyle de bir toplantı yapmayı planlıyor.

        Muharrem İnce çok moralli ve çok umutlu.

        “Anketler çok farklı sonuçlar veriyor. Kimi ‘2. tura kalmaz’, kimi ise ‘İkinci turda İnce’nin şansı yok’ diyor. Birkaçı ise ikinci turda sizi daha şanslı görüyor. Siz ne görüyorsunuz?” diye soruyorum.

        “Fatih Bey, açık söylemek gerekirse Tayyip Bey ile benim 2. tura kalacağımızı ve kozlarımızı 2. turda paylaşacağımızı düşünüyordum başlangıçta. Ancak Anadolu’yu gezdikçe müthiş bir hava sezinliyorum. CHP’nin yanından bile geçmez diye düşündüğümüz vatandaşlarımızla kucaklaşıyorum, dinliyorum. Muazzam bir ilgi var, teveccüh var. Çok büyük bir sürpriz olursa kimse şaşırmasın. İlk turda işi bitirmemiz bile mümkün. Öyle bir hava yakaladığımızı görüyorum. Millet benim içlerinden biri olduğumu görüyor. Bu sandığa da yansıyacak, göreceksiniz.”

        ***********

        RANTIN SARI SEMBOLLERİ

        HİÇ şaşırmıyorum.

        Hafriyat kamyonları bu kez de bir nine ile torununun ölümüne sebebiyet verdi.

        Bu kamyonlar Türkiye’ye egemen olan rant hırsının sokaklarda gezen canlı örneği.

        Kural tanımazlıkları, her yerde karşımıza çıkmaları, hiçbir kurala uymamaları, sanki temsilcisi oldukları sistemi anlatıyor.

        Otoyollardaki “tam gaz” varlıkları bile tartışılırken, kent içinde günün her saatinde tüm kural tanımazlıklarıyla cirit atıyorlar.

        Sözde bunların gündüz saatlerinde kent içine girmeleri yasak.

        Ancak rant hırsı öylesine büyük ki, hepsinde ilgili makamlardan alınmış özel izinlerle, daracık yollarda, yayaların, otomobillerin üzerinde geziyorlar.

        Ve kimsenin de bunlara “Dur” diyeceği yok.

        Çünkü onlar “rant” döneminin tekerlekli, gezer simgeleri.

        ***********

        İŞARETSİZ SORULAR

        20 ÜNIVERSITE daha açıyoruz.

        Allah kabul etsin.

        Üniversite sayımız 200’ü geçmiş oluyor böylelikle.

        İyi de, üniversite binası yapmak, gerekli izinleri vermek, bir binanın üniversite olmasına yetiyor mu?

        Benim en sevdiğim üniversite tanımı şöyledir: “Büyük bir kütüphanenin çevresine toplanmış binalar bütünü.”

        Bu açtığımız üniversitelerin kaçında gerçek anlamda bir kütüphane var.

        Bunca üniversitede ders verecek nitelikte kaç öğretim üyemiz var.

        Özel sektör kaç üniversitemizin mezunlarına kapılarını ardına kadar açıyor.

        200 üniversitemizin kaçı dünya sıralamasında ilk 500’e, ilk 1000’e girmeyi başarıyor.

        Bu üniversitelerin kaçı uluslararası saygın dergilerde makale yayınlatabiliyor.

        Bu soruların hiçbirinin sonunda soru işareti yok dikkat ettiyseniz.

        Çünkü aslında bunlar soru değil.

        Soru şeklinde yanıtlar!

        ***********

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Adedi değil kaliteyi yarıştırdığımız zaman.

        Diğer Yazılar