Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “DEKOLTE, tecavüz sebebidir” şeklinde özetlenebilecek görüşü dillendiren Prof. Orhan Çeker’den sonra şimdi de Ali Bulaç çıktı karşımıza.

        O da “aynı fikirde” olduğunu açıkladı.

        Helal olsun diyorum.

        Beyinde sorun olunca, dekolte nerede başlar nerede biter o da karışıyor.

        Profesöre ve Bulaç’a sormak isterim.

        Dün okudunuz mu, 13 yaşında kızın ırzına toplu halde geçenler neredeyse “suçsuz” sayıldı.

        Memnun ve mesut musunuz?

        Acaba o çocuğun neresi dekolteydi de aynı anda, toptan bütün bir kasabayı tahrik etmiş.

        Tecavüzcülere “iyi hal indirimi” veren hâkimi de merak etmiyor değilim ya, o ayrı bir yazı konusu olur bir gün.

        Ama yine de sormadan edemeyeceğim, nereleri iyiymiş 13 yaşında kıza sıradan tecavüz eden “tahrik olmuşların”.

        Hani bilinen adıyla “hadım yasası” var ya, onu hazırlayan Adalet ve Kalkınma Partililer anlattı.

        18 aylık bebeğe tecavüz etmişler.

        Duydunuz mu?

        Profesör ve Ali Bulaç, sizler duydunuz mu?

        Hem de defalarca.

        O da tahrik etmişti. Ne dersiniz!

        Dekolte tahrik edermiş.

        18 aylık bebeğin altı değişirken mi tahrik olmuş bu şerefsizler, var mı bir fikriniz!

        Dekolte tahrikmiş.

        Ulan milletin orasını burasını değil, sizin kafanızı örtmek lazım.

        Rüzgâr esse tahrik oluyorsunuz.

        Sonra suçu dekolteye atıyorsunuz!

        Alkol sınırı değişmedi

        EMNİYET Genel Müdür Yardımcısı Osman Karakuş aradı.

        Hafta sonunda sormuştum, "Alkol sınırı yükseltiliyorsa eski sınırdan ceza alanların ehliyetini geri verecek misiniz?" diye.

        Ona yanıt vermek için aramış.

        "Alkol sınırlamasının yükseltildiği yok" dedi.

        Yeni düzenlemeyi anlattı.

        Aslında bir değişiklik yok gibi. Sadece ceza artıyor, daha doğrusu yeni bir ceza daha geliyor.

        0 ila 0.5 promil arasında alkollü çıkan sürücülere ceza yoktu. Yine yok. Tabii ticari araç sürücüleri hariç. Ticari araç sürücüleri 0 ila 0.5 promil arasında da 6 ay ehliyetlerinden oluyor.

        0.5 ila 1 promil arasındaki uygulama aynen devam ediyor.

        Yani 0.51 promille yakalansanız bile hem para cezası veriyorsunuz, hem de ehliyetinize 6 ay süreyle el koyuluyor. Tekrarında 2 yıl.

        Yeni uygulama ise 1 promil sınırını aşanları ilgilendiriyor.

        Eskiden 0.5'ten fazla olunca kaza olsa da olmasa da ceza aynıydı.

        Şimdi 1 promili geçenlere mahkeme yolu gözüküyor. Çünkü 1 promilden sonrası "zil zurna sarhoş" sınıfına giriyormuş ve "Mal ve can güvenliğini tehlikeye atmadan araç kullanamaz"

        denilerek mahkemeye sevk edilecek ve "2 yıla kadar hapis" istemiyle hâkim karşısına çıkacak.

        Osman Karakuş, "Bundan sonrası hâkimin takdiri. 1.1 promilde hapis cezası vermeyebilir ama 2 poromilde 1 yıl, daha fazlasında 2 yıl hapis cezası verebilir. Hâkimin takdiri" dedi.

        Yani anlayacağınız, kimse boşa sevinmesin. Ceza sınırı artmadı. 1'in üzerindeki ceza arttı.

        Öncelik vatandaşlarda

        BAŞBAKAN Erdoğan'ın, Mısır'ın devrik lideri Mübarek'e yaptığı bir çağrının benzerini Libya diktatörü Muammer Kaddafi'ye de yapacağını umuyordum.

        Mübarek'e karşı Mısırlılar sokağa dökülünce Başbakan Erdoğan, "Halkın sesine kulak ver" demişti.

        Aynı şeyi Kaddafi için de söyleyecek miydi merak ediyordum.

        Daha doğrusu böyle bir beklentim vardı.

        Sadece benim değil, pek çok kişinin de böyle bir beklentisi vardı.

        Konuyla ilgili dün Ankara Büromuz, Başbakanlık'la konuştu. Aldığımız yanıt şöyle: "Önceliğimiz orada bulunan 25 bin Türk vatandaşının sağ salim Türkiye'ye getirilmesi."

        Benim bundan anladığım şu: Başbakan Erdoğan, Libya'nın pek de akıllı uslu ve dengeli bir adam sayılmayacak lideri Muammer Kaddafi'nin damarına basarak, orada bulunan yurttaşlarımızın hayatlarını zorlaştıracak herhangi bir açıklama yapmayacak.

        Ama en azından umarım Dışişleri Bakanlığı, Muammer Kaddafi'nin "terbiyesiz" oğluna gereken yanıtı verir.

        Not: Başbakan Erdoğan'a bir Vanlı olarak, Vanlıların Van Gölü'ne deniz dediğini hatırlatmak isterim.

        Sigara daha korkutucu

        SİGARA karşıtı kampanyanın gırtlak kanseri bir vatandaşımızın rol aldığı filminin, çocuklar ve kanserliler üzerinde olumsuz etki yaptığını yazdım.

        Yüzlerce destek geldi.

        Bir miktar da "Etkili bir kampanya filmi, niye karşı çıkıyorsunuz" diyen oldu.

        Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç ise şu e-postayı yolladı:

        "Sayın Altaylı,

        Bugün yazdığınız yazıda sigara aleyhtarı filmi onaylamadığınızı, çocuklar için korkutucu olduğunu, bu tip hastaların dışlanacağından korktuğunuzu bildirmişsiniz. Adı geçen filmdeki hasta, benim tedavisini sürdürdüğüm binlerce hastadan birisidir. Hastanın adı Mehmet Nuhoğlu'dur. Lisanslı katil olan ve taammüden öldürmeye niyet eden sigaranın kurduğu bu ölümcül tuzaktan kurtulmaya çalışan ülkemizdeki yüz binlerce hastadan biridir. Kendisi sigara içip bu duruma düştüğü için pişmandır ve bu pişmanlığını toplumla paylaşmaktadır. Amacı sigaranın gerçek yüzünü ve neler yapabileceğini göstermektir. Çocukların korkması gereken Mehmet Bey ya da onun gibi olan hastalar değil, onu bu hale getiren sigaradır. Sigara ülkemizde her yıl yüz bin insanın ölümüne yol açan çok güçlü kimyasal bir silahtır. Onun gerçek yüzünü göstermek için bu tip kampanyaların etkili olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır ve dünyanın her yerinde kullanılır. Yayınlanmaya başladığından beri içenler ve içmeyenlerden çok olumlu tepkiler alınmış, sadece bu filmi görüp sigaranın gerçek yüzünü gördüğü için bırakanlar olmuştur. Saygılarımla."

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        "Darbe yapanları, darbe yapmayanlardan önce yargıladığımız zaman."

        Diğer Yazılar