Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Baktık herkes uyukluyor, biz erken uyarı görevimizi yapalım dedik.

        Neyin mi?

        Anlatayım.

        Biliyorsunuz, Sporda Şiddetin ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun hazırlanırken de, yürürlüğe girerken de kimsenin gıkı, sesi çıkmadı.

        Kanun yasalaştı, ilk uygulama “şike operasyonu” ile başladı ve herkes aynı anda bağırmaya başladı: “Böyle kanun mu olur?”

        Olur olmaz o ayrı tartışma, ama yapılırken ve Meclis’ten geçerken neredeydiniz?

        Hadi geçti. Sonrasında niye tek kelime etmediniz?

        İşte buradan yola çıkarak bugün, temmuz ayında yürürlüğe girecek bir yasayla ilgili olarak “hepinizi” uyarmak istiyoruz.

        Bu yasanın adı Türk Ticaret Kanunu.

        Yani Türkiye’deki tüm ticari faaliyetleri düzenleyen, mahalle bakkalından en büyük holdinge kadar herkesin hayatını etkileyecek kanun.

        Bu 1000 küsur maddelik “müthiş” kanun, yaklaşık 1 yıl kadar önce TBMM tarafından 1 günde kabul edildi.

        Hiçbir maddesi tartışılmadan, görüşülmeden, üzerinde fikir yürütülmeden.

        Kanun öylesine köklü değişiklikler içeriyor ki, bundan önceki kanunla oluşmuş her türlü içtihat, her türlü uygulama bir anda çöpe gidiyor.

        Tüm bilgiler sıfırlanıyor.

        Büyük holdingler bu kanuna hazırlanıyorlar. İç eğitimler düzenliyorlar, seminerler yapıyorlar ama kanun sadece onları ilgilendirmiyor ki!

        500 bini aşkın her boyutta şirketi ilgilendiriyor.

        Ve uygulamada büyük sorunlar yaratacak, özellikle küçük mükelleflere büyük sorumluluklar ve müeyyideler getiren bir kanun.

        Tek kişilik anonim şirket saçmalığından, en küçük şirketin bile bağımsız denetime girmesi şartını getiren ve bağımsız denetim raporlarının, tek kişilik şirketlerde bile yönetimi düşürebilecek sonuçlar doğurduğu, küçük şirketlerin ve hatta büyük şirketlerin “rekabet imkânlarını” neredeyse sıfırlayan, en küçük şirkete bile halka açık holdinglerin yükümlüklerini getiren ve hayatın gerçekleriyle uyuşması mümkün olmayan bir kanun.

        Bugünden itibaren bu kanundaki saçmalıkları, zırvalıkları ve tabii doğru yönleri “Ekonomi” sayfalarımızda mercek altına alacağız.

        Belki vakit geç olmadan, yani yürürlüğe girmeden Meclis bu kanundaki hataları veya aksaklıkları görür de düzeltir diye.

        Yoksa emin olun, bu kanun uygulanmaya başlandığı anda şike olayında olduğundan çok daha büyük bir deprem olur.

        Hem de hiç suçu olmayan, irili ufaklı tüm şirketleri, şirketçikleri kökünden sallayacak bir deprem.

        ***

        MÜSİAD ve TÜSİAD'ın anayasaları hazır

        YENİ Anayasa hazırlığı için TBMM'de Cemil Çiçek başkanlığında kurulan komisyona üniversitelerden, sivil toplum kuruluşlarından doğru düzgün hiçbir öneri gitmediğini, üniversitelerin ve anayasa kürsülerinin bir çalışma göndermediğini yazdım dün.

        Üniversitelerden ses seda gelmedi.

        Ancak TÜSİAD ve MÜSİAD başkanları arayarak, "Biz daha önce yaptığımız çalışmaların arkasındayız ve eski çalışmalarımızı TBMM Başkanı'na ulaştırdık" dediler.

        MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan, MÜSİAD Anayasa Çalışma Komitesi'nin ve Doç. Dr. Abdurrahman Eren'in birlikte hazırladığı "Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Önerisi" adlı ciltlenmiş kitapçıklarından bir adet yolladı.

        Ümit Boyner de eylül ayında TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e yaptıkları ziyaret sırasında TÜSİAD'ın geçmiş dönemlerde Anayasa ile ilgili olarak yaptığı tüm çalışmaları kendisine ilettiklerini söyledi.

        ***

        Hakan Şükür'e tavsiye

        HAKAN Şükür'ün Lig TV'de yorumculuk yapacağını duyunca inanamadım.

        Sevgili kardeşim ve sayın milletvekilim Hakan Şükür'e bir açık mektup yazmak farz oldu.

        Sevgili Hakan,

        Kulübüme ve bana en büyük mutlulukları yaşatan takımımın sevgili kaptanı.

        Emin ol ki, senin sporcu ve Galatasaraylı kimliğin, elbette ki milletvekili kimliğinin önünde.

        Vekillik bir gün bitecek ama Galatasaraylı Hakan Şükür her zaman kalacak.

        Duydum ki, bir televizyondan spor yorumculuğu teklifi almışsın.

        Elbette ki, takdir edilmek, istenmek güzeldir.

        Ancak sen şu anda bir başka sorumluluğun altındasın.

        Bizi temsil ediyorsun.

        Spor camiasını temsil ediyorsun.

        Halkı temsil ediyorsun.

        Hem de güçlü bir iktidar partisinin şemsiyesi altında.

        Bu kimliğinle haftanın en az 4 günü ekrana çıkmak, orada spor yorumları yapmak, hakemleri, futbolcuları, yöneticileri olumlu veya olumsuz eleştirmek ve bu eleştirilerinle polemiklerin bir parçası ve hatta hedefi olmak sana yakışmaz.

        Ayrıca bir milletvekilinin, bir işadamından, hem de sürekli sorunlu işleriyle gündeme gelen bir işadamından maaş alıyor olması, onun kadrosunda, bordrosunda görünmesi hiç hoş olmaz.

        Üstelik senin buradan elde edeceğin gelire de bir ihtiyacın yok.

        Sen sporla ilgili bilgini, birikimini Meclis'e taşı, sporun önünü, yolunu orada aç.

        Milletvekilliği bittiği zaman zaten her televizyon, her gazete sana açık olacaktır.

        Ama şimdilik dur.

        Yakışık alan budur.

        ***

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ

        Borazancıbaşılığın kolay olmadığını anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar