Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        PARİS’teki eylemin ilk anından itibaren fark edilen ilginç ayrıntılara bakıp “Bu bir komplo” diyenler çıktığını biliyoruz. Birçok kişi de, başından itibaren olayı, “kışkırtma amaçlı” (provokasyon) olarak gördü, görüyor. Kafalar haklı olarak karışık.

        Yine de bir konuda zihinlerin açık olması gerekiyor; özellikle de “Bu bir komplo” ve “Kışkırtma amaçlı bir eylem” teşhisinde bulunanlar için...

        Daha iyi anlamaya yarayacağı için, Paris’teki 17 kişinin öldüğü olayı, 37 canın kaybedildiği Sivas’taki Madımak Oteli olayı (2 Temmuz 1993) ile yeniden karşılaştırmak istiyorum.

        Salman Rüşdi’nin Şeytan Ayetleri romanı... O romanın Türkçe’sinin kıytırık bir gazetede yayınlanması... Gazetenin en önemli isminin Sivas’ta bir etkinliğe çağrılması... Etkinliğe katılmak üzere çağrılanların Madımak Oteli’nde misafir edilmesi... Otelin önünde birdenbire beliriveren kalabalıklar... Saatler süren gösterilere asker ve polisin müdahale etmemesi... Bir kıvılcım ve yanan otel...

        Aradan geçen onca yıla rağmen Madımak hâlâ zihinlerde tütüyor...

        Charlie Hebdo’ya saldırı da global planda benzer bir etkiye sahip olacak; buna hiç kuşku yok... Eğer bir “komplo” söz konusuysa ve amaç kitleleri “kışkırtmak” idiyse, bunun için yollara taşlar şimdiden döşendi. Yalnızca bir kıvılcıma ihtiyaç var.

        Zihinlerin açık olmasını gerektiren de işte bu durum: “Komplo” diye bağıranlar ve “Aslında Türkiye’yi hedef alan kışkırtma amaçlı bir eylem” teşhisinde bulunanlar, nasıl oluyor da, adım adım bu oyuna ayak uyduruyorlar? Bıraksanız, o kıvılcımı ilk “Komplo” diyen yakıverecek...

        Dergiden alıntılar yapan gazeteyi, o gazetenin birkaç yazarını hedef alan gösteriler bunu düşündürüyor.

        Burada sizler de bir yanlışlık görmüyor musunuz? Madımak’tan ders alınmadı mı?

        Kızmak, öfkelenmek beşeri duygular; insanların kutsallarına saygısızca yaklaşılmasına, sövülmesine kızmaları doğal. Ancak bundan ötesi? Kutsala saldıranın kutsalına saldırmak, sövmek, aşağılamak veya kutsala saldırana fiziki yönden zarar vermeye kalkışmak, vurmak, öldürmek...

        En yapılmayacak iş, herhalde bunlardır.

        Dini açıdan yasaktır da bu... Kuran-ı Kerim, kendi kutsallarına sövüp sayılması istenmiyorsa, bunu yapabilecek olanların kutsallarına saygıda kusur edilmemesini inananlara öğütlüyor (6: 108) çünkü. Ayrıca kızgınlık ve öfkesine hâkim olanları öven nice ayet yanında, inançlıları “Kalplerine sükûnet indirilmiş insanlar” olarak tarif eden de (48: 26) yine Kuran-ı Kerim’dir.

        Gerçekler bunlar...

        Madımak Oteli olayında o kadar insanın hayatını kaybetmesi, öncelikle kendini inançlı olarak tanımlayan insanları utandırmalıydı.

        İnsanların kutsal saydıklarına saygısız dergiler ve gazetelerin varlığını Batı’yı ayıplamak için kullanmak yerine, eline silah alıp dergide önüne çıkan herkesi öldüren tiplerin mal edilmek istendiği inanç sisteminin sahipleri, bunu yapmaya kalkışanlara, “Durun bakalım” demeliydi...

        “Komplo” da saysa demeliydi, “kışkırtma amaçlı” teşhisini koysa da...

        Bunu bir türlü keskin ifadelerle yapamadığımız, aramızdan eylemi mazur görür tarzda sesler çıkaranlar bulunduğu ve mazeret arayışı farklı yönlere çekilebildiği için... Hep savunmada kalıyoruz ve “komplo” ise ya da “kışkırtma amacıyla” sahneye konuldu ise, bunu yapanların başarılı olmasına kendimiz yardım ediyoruz.

        Akıl bunun neresinde Allah aşkına?

        Şimdi öfkelerin esiri olma değil, akılları başlara alma zamanıdır.

        Diğer Yazılar