Bu mudur?

Ülker Arena’da kusur sayılıp, Abdi İpekçi’de meşru görülen o kadar çok şey vardı ki dün; hangi birini saysak!..

Daha maç başlamadan rakip takım oyuncularına “koro halinde” edilen, maç sırasında da hep bir ağızdan “periyodik” olarak devam eden galiz küfürleri mi, yoksa sahaya 2 saat içinde yağan ve toplasanız 2 çuvalı dolduracak, bize hiç değil ama literatüre “yabancı” madde olarak giren onca şeyi mi?..

En az sporun ruhunu ayaklar altına alıp çiğneyen bu tribün terörü kadar, ona bu müsamahayı tanıyan gözlemciyi, hakemleri, sadece saha içine odaklanıp, tribün eşkiyalığına soyunanlara en ufak bir yaptırımda bulunmayan, sahaya atılanları, ağıza alınmayacak küfürleri bizimle birlikte “izleyen” emniyet mensuplarını, işlerini iyi yapmadıkları için en hafifinden kınıyorum!..

Seri başlamadan iki cepheden dostluk mesajları geliyor... Ufak tefek çatlak sesler dışında serinin ilk 2 maçı olması gerektiği gibi “centilmence” geçiyor... Ardından aynı ortamı görmeyi umut ettiğimiz Abdi İpekçi’de kin, nefret, düşmanlık yine tavan yapmış! Nefretin önünü alamazsınız belki... Ama onun doğurduğu sonuçlara ne aklı başında taraftarlar, ne bizler, ne spor adamları ve ne de sporcular katlanmak zorunda değil!.. Herkes işini yapsa, keşke sorumlular, özellikle de asayiş birimleri tribün terörünün üzerine korkmadan gidebilse... Ama nerdeeee!.. Yasa var ama, onu uygulayacak merci yok!..

Hep diyoruz, yine tekrar edelim.

Sporun ruhunu ayaklar altına alan, derinden yaralayan bu umursazlık nedeniyle üzerine düşeni yapmayanlar, ileride de bunun vebali ile yaşayacaklar!.. Görmezden gelmeyi bir kenara bırakıp, artık nerede oluyorsa hep birlikte tribün terörünün önüne geçmek için “radikal” ne kadar karar varsa alınıp UYGULANMALI!..

Maça gelecek olursak... Seyircisinin yarattığı ortamdan da fayda ile kaosa sürüklediği maçta kalite farkını üst düzey mücadele ile ortadan kaldırıp, seride canlı kalmayı başardı Galatasaray... Schilb, McCollum ve Davis, Kanarya’nın savunmasını oyunun belli bölümlerinde sekteye uğratıp, istediklerini aldılar. İlk iki maçta 86,5 sayı ortalaması tutturan Fenerbahçe’nin dün 63 sayıda tıkanması da bu baskının getirisiydi. Udoh dışındaki tüm oyuncular, bu atmosferden bir şekilde olumsuz etkilenip, verim sağlayamadılar. Buna bir de o karmaşada çalınmayan ya da es geçilen bir düzineden fazla düdük eklenince Sarı-Lacivertliler düzenden çıktı. Buna karşın son bölümde oyun yine ortadaydı. Ancak Bogdanovic’in yanlış tercihleri ile ellerine geçen fırsatı değerlendiremediler.