Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İyi düşünmekle her şey iyi olur mu? Modern toplumun mottosu pozitif düşünce koca bir balon mu?

        Biz henüz yeni keşfetmiş olsak da, pozitif düşünme ve kendini geliştirme kitapları Amerika’da 150 yılı bulan bir geçmişe sahip. Dale Carnegie’nin “Dost kazanma ve insanları etkileme sanatı”, “Söz söyleme ve iş başarma sanatı” kitapları İncil’den sonra en çok satan kitap diye anılıyor. Amerikan Tıp Birliği’nin “Hastalıkların % 80’i zihinsel kökenli” açıklaması ruhumuzu olumlu bir havada tutmanın sağlığımızı da olumlu yönde etkilediğini gösteriyor. Kanser hastalarına ilişkin “İsterseniz yenersiniz” teması üzerine kurulu reklam kampanyaları yapılıyor.

        Peki pozitif düşüncenin yaşamımızdaki rolü gerçekten bu kadar hayati mi? Newsweek Türkiye bu haftaki sayısına kişisel gelişim sektörüne yönelik eleştirileri taşıdı. Haberde görüşleri yer alan bilim adamları, pozitif düşünce aşılayan kişisel gelişimcilerin insanları hep daha fazlasını hak ettiklerine inandırarak hayal kırıklığına sevk ettiği ve hep olumlu düşünmenin ne kişiye ne de dünyaya yararı olmadığı kanaatinde. “Pozitif düşün, pozitif yaşa” diyen kişisel gelişim kitapları yeni çağın yeni gerçeği mi, insanları kandırarak sömüren bir sektör mü? Kişisel gelişim yayınlarını takip eden milyonlarca insan yanıltılıyor mu?

        İşte farklı görüşler...

        GÜLİN YILDIRIMKAYA

        gulinyildirimkaya@haberturk.com

        ‘Kişisel gelişime olan yoğun ilgi bazılarını kıskançlıktan çıldırtıyor’

        Kişisel Gelişim Uzmanı Yazar MÜMİN SEKMAN:

        Kişisel gelişimden nefret edenlere, “kişisel gelişim gerçeğiyle yaşamayı” öğrenmek için “kişisel gelişim nefreti terapisi” almalarını öneririm!

        İNSANLIK tarihi boyunca, insanlar ikiye ayrılmıştır. Birinci grup, turuncu ruhlu, pozitif enerjili, insanları yükseltmeye çalışan, yarının bugünden daha iyi olacağını savunan, yüzü güneşe dönük tipler. İkinci grup ise, karanlık ruhlu, negatif enerjili, insanları aşağıya çekmeye çalışan, her şeyin daha kötüye gideceğini savunan, gözleri ufka değil yerdeki çamura kilitli kişilerdir. Bu iki kesimden kimin haklı olduğuna karar vermek imkânsız. Her iki görüşü

        doğrulayan ve yanlışlayan argümanlar bulunabiliyor. Her iki görüşün filmleri, özdeyişleri, şarkıları var. Bu görüşlerden “Hangisi daha doğru” diye sormak yerine, “Hangisine inanmayı seçiyorsun?” diye sorulmalı insanlara.

        DUYGUSAL VAMPİRLER

        Bu bir haklılık savaşı değil, bu bir yaşamtavrı ve tarzı savaşı. Hangisine inanmayı seçerseniz, beyniniz onu doğrulayan açıdan bakmaya ve onun lehine olan verileri depolamaya başlar. Sonuçta bu bir seçimmeselesi. Seçimyapılıp saflar belirlenince, savaş da başlıyor tabii. Kötümserler iyimserleri, hayal tacirliğiyle suçlar. Hayale dalıp, gerçekleri görememekle eleştirir. Oysa sadece çok pozitif düşünerek değil, çok negatif düşünerek de gerçekçilik algısını kaybedebiliriz. İyimserler ise kötümserleri, duygusal vampirlik yapıp insanlığın hayat enerjisini düşürmekle suçlar. Sonuçta tarihin en büyük kötü adamları, pozitif düşüncecilerden değil, kötümser ruhlulardan çıkmıştır.

        ARTIK GERİ DÖNÜŞ YOK

        Ben fanatik iyimserlerden de, katı kötümserlerden de olmadım hiçbir zaman, “gerçekçi bir iyimserlik hali”yle olayları okumaya özen gösterdim. Gelelim pozitif düşünme karşıtlığına. Bu kadar insanın kişisel gelişim ve pozitif düşünme kitabı okuması, entelektüel alanda kariyer yapan özellikle kifayetsizmuhteris kişileri kıskançlıktan çıldırtıyor. Roosevelt “İnsanlığın beşte biri prensip olarak her şeye karşıdır” der. Bir grup insanın kişisel gelişime de karşı olmasını doğal görüyorum. Kolayı hiç bilmeyen biri ona ihtiyaç duymaz ama bir kere keşfedip beğendimi insan uzak duramaz. Kişisel gelişimin keyfini de insanlar algıladı, artık geri dönüş yok. Kişisel gelişimden nefret edenlere, “kişisel gelişim gerçeğiyle yaşamayı” öğrenmek için “kişisel gelişim nefreti terapisi” almalarını öneriyorum!

        ‘Ben bunu yapabilirim’ duygusu insana umut verir, hayat değiştirir

        İletişim Uzmanı Prof. Dr. DOĞAN CÜCELOĞLU:

        ESASINDA bir dengeden ve gerçekçilikten bahsetmek lazım. Kişisel gelişim, hayaller âlemine dalmak, kendi gerçeğinden kopmak ve hayal dünyasında umut etmek haline dönüştüğü zaman hüsranla sonuçlanıyor. Ama kendi gerçeğinden kopmadan, kişiyi yapabileceğinin en iyisini yapmaya ittiği zaman şevk geliyor, umut geliyor, kişi daha yaratıcı, daha üretici, daha sabırlı biri olarak yaşamına devam ediyor. Kişi pozitif düşünce ile başardığı işlerden sonra “Aa ben bunu yapabiliyormuşum” duygusunu yaşıyor ve sinir sisteminde salgılamalar da ona göre oluyor, iç ahenk oluşmaya başlıyor, direnç artıyor, tamamen olumlu bir döngü içine giriliyor. Artık bu bilimsel olarak tespit edilmiş durumda. Ama hayal dünyasına dalıp gerçekçi olmayan bir tavır içine girilirse, o zaman yüzüstü düşer ve tüm umutları kaybedip “Zaten benden adam olmaz” tavrı benimsenir, vücudunuz da bu kısırdöngü içinde ona yönelik salgılar yayar ve depresyona girilir. Kişisel gelişim dendiğinde dikkatli olmak lazım, bu herkese aynı şekilde verilebilecek, herkesin aynı şekilde algılayacağı bir formül değil. Kişisel gelişim bireye önem veren bir tavır sergiler ama gerçekte hem birey vardır hem de onu çevreleyen, ilişki içinde olduğu bir dünya. O dünyayı önemsemeden sadece ben gelişiyorum tavrı içine girer ve dünyanızı geliştirmezseniz denge bozuklukları oluşur. Bu işin de tüccarları var, bu nedenle kişisel gelişim konusunda yazan, konuşan insanların kendi yaşam felsefelerine bakmak gerekli.

        ‘Pozitif düşünenler daha başarılı tıp doktorları da bunu öneriyor’

        İmaj ve İletişim Danışmanı ÖZLEM ÇAKIR:

        21. yüzyıldayız, birtakım paradigmaları, dayatmaları yıkmaya çalışıyoruz. Ama bununla birlikte bilgiye aç, ihtiyacı olan, bu bilgiyi alıp hayata geçirip, bunu sindirip, absorbe edip bunu kullanacak ve bundan fayda görecek çok da fazla insan var. Sürekli gelişiyoruz ve sürekli değişiyoruz. Hiçbir zaman olduk ve piştik diyemeyiz. Neticede hayattan, yaşadıklarımızdan deneyimlerimizden de sürekli öğreniyoruz. Kişisel gelişim sadece bilgi amaçlı bir gelişim değil, hayatta öğrendiklerimizden, yaşadıklarımızdan ve bunun yarattığı farkındalıkla da birtakım şeyler öğrenebiliyoruz. Dolayısıyla bence kişisel gelişimi ve bu anlamda yazılan kitapları bir pazar olarak algılamamak lazım. California Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırma var. Pozitif duyguları yaşayan ve yaşatan kişiler, iş, özel ve sosyal yaşantılarında diğerlerine oranla çok daha başarılı oluyorlar. Müspet ilimlerin eğitimini almış Mehmet Öz’e de bakıyorsunuz aynı şeyi söylüyor. Pozitif düşüncelerin, iyi duyguların, hayata bağlanmanın, insan üzerinde etkileri çok büyük. Türkiye eğitim sorunu olan bir ülke. İnsanlar iyi eğitim alamadıkları için deneyimini paylaşan, o yollardan geçmiş insanlara daha aşağı pozisyonda olup da o yoldan geçmek isteyenlerin ama nereye gideceklerini bilmeyen insanların bu eğitime çok büyük ihtiyacı var. Keşke bu işi layığıyla yapan daha fazla insan çıksa da bilgilerini ihtiyacı olan insanlarla paylaşsa, Türkiye’de birçok sorunun üstesinden de gelmiş oluruz.

        **

        ‘Sihirli formül paketleri çok tehlikeli, herkesin farklı bir yapısı var’

        Psikolog/Psiko-onkolog ZEYNEP AYMAN:

        Her kitap herkese yarar zannediyoruz. Yanlış mesajlar gittiği zaman tıbbi ve bilimsel açıdan büyük sorunlarla karşılaşılabiliyor

        NE pozitif, ne negatif, reel, gerçekçi, ayakları yere basan, sağlam bir düşünce yapısı geliştirmemiz gerekiyor. Bu böyle çok genel “işte formül!” ya da “Bunları yaparsanız, bunlara ulaşırsınız” gibi paketlerin birçok noktada tehlikeli olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü her kişinin yapısı, geçmişi, özellikleri, güçlü yönleri, zayıf yönleriyle birbiriyle farklı. Herkese özgü bir paket yok. Bize de hep sorarlar, “Böyle bir durumda ne yaparsınız?” diye.

        HER TAVSİYE HERKESE YARAMAZ

        Biz hep o kişiyi görmek isteriz çünkü o kişi tektir ve onunla birlikte geliştirmek gerekmektedir ne yapılacağını. Biz böyle çok alışkınız ya, kısa yollarla zaman, teknoloji, belki kolayca halledebiliriz diye düşünüyoruz. Her kitap herkese yarar zannediyoruz. Kişisel gelişim çok fazla büyük bir pasta çünkü popülaritesi de var şu anda, yanlış mesajlar gittiği zaman tıbbi ve bilimsel açıdan büyük sorunlarla karşılaşılabiliyor. Gerek fiziksel hastalıklar olsun gerek psikolojik sorunları olan insanları, herkesi aynı kabul etmek, herkese aynı yöntemleri kullanarak sihirli cümleleri söylemek bana çok gerçekçi ve sağlıklı gelmiyor. Bu çok ciddi bir sorumluluk istiyor, çok ciddi bir bilgi birikimi istiyor. “Pozitif düşünmediğin için hasta oldun” veya “Savaşmadığın için yenemedin“ demek olmaz. Bir şekilde bir kitap okudunuz ve o size iyi gelmedi, sizi zorladı. İşte orada bir sıkıntı var demektir. Tek fikirli yöntem sunma çabasının çok gerçekçi olmadığını düşünüyorum.

        ‘Kelebekler uçuşuyor diyenlere inanmayın, pozitif bilime güvenin’

        Psikiyatr Prof. Dr. MANSUR BEYAZYÜREK:

        Kişisel gelişim üzerine bir sektör oluşturuldu. Kişisel gelişimle ilgili, bu tip kitaplar özellikle ABD’de son yıllarda çok büyük miktarda artış gösteriyor. “Pozitif düşünceyle, yok işte zihninle bu sorunu atlat, şu sorunu yen” gibi kitaplar, yazılar bir moral aşılama adına iyi olabilir ama hastalıklar için de özellikle çaresiz görülen hastalıklar için de insanları daha çok öfkelendiriyor ve umutsuzlaştırıyor. Yani iyi bir şey yapalım derken çok yanlış ve pozitif tıbbın yapacağı olumlu etkileri de engelliyor. İşin feci tarafı da bu zaten. Kendi mesleğimden örnek vereyim, depresyon hastasına bir ilaç vermişim hasta iyiye giderken “Pozitif düşüncenle iyiye gider durumun, sen ilacı bırak” derken intihara sürüklenen insanlar oldu.

        Öncelikle pozitif tıbbi bilimlere, insan sağlığıyla ilgili sorumluluğu olan insanlara güvenmek gerekir. “Böcekler, kelebekler kırlarda uçuyor” diyen insanın bir sorumluluğu yoktur ki. O hastaya bir şey olursa ona kimse bir şey sormayacak. Doktora, benim tedavi ettiğim hastama bir şey olursa bana hesap sorulur. Hesap sorulamayacak insanlara inanmayın, hesap sorulabilecek insanlara inanın. “Bu kuşlar uçuyor, bu böcektir” diyenlere inanmayın.

        Diğer Yazılar