Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GAZETE HABERTÜRK/ POLEMİK

        GÜLİN YILDIRIMKAYA

        gulinyildirimkaya@haberturk.com

        DEVLET PKK görüşmesine ait olduğu iddia edilen ses kaydı İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın Türkiye’yi PKK’yla tehdidi; Başbakan Erdoğan’ın Arap Baharı ziyaretleri ve Kuzey Irak’a kara harekâtının gündemde olduğu bir dönemde PKK’ya yakınlığıyla bilinen bir internet sitesinde yayınlandı. Zamanlaması manidar bu ses kaydından yansıyan bilgiler görüşmelerin uzunca bir süre MİT koordinatörlüğünde, dönemin şu an emekli olan MİT Müsteşar Yardımcısı’nın katılımıyla gerçekleştirildiğini, Öcalan ile görüşmeleri de yine MİT’in yürüttüğünü gösteriyor.

        Tutanaklara göre görüşmelere, siyasi otoriteyi temsilen Başbakanlık adına dönemin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı da sürece dahil oluyor. PKK adına ise Kandil’den Mustafa Karasu, KCK’dan Sabri Ok ve Kongra-Gel’den Zübeyir Aydar masadalar... Yayınlanan görüşme tutanaklarından, PKK ve Öcalan’la sistemli bir müzakere yürütüldüğü ve amacın o tarihte PKK tarafından ilan edilmiş olan eylemsizliğin uzatılması ve karşılıklı atılacak adımlarla PKK’nın silahsızlandırılarak yasaldemokratik zemine çekilmesi olduğu anlaşılıyor. Köşe yazarlarının konuya ilişkin farklı yorumlarını derledik, görüşmeleri doğru bulanlarla tepki gösterenler bugünkü polemiğimizde karşı karşıya..

        ‘Kanın durması için çaba sarf etmek şeref ve onurdur’

        Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet HAKAN

        EY PKK yetkilileriyle Oslo’da yaptıkları görüşmenin kaseti ortalığa dökülen yetkililer! Sakın utanmayın! Sakın ‘eyvah, yakalandık’ demeyin! Sakın paniklemeyin! Sakın ‘Vay, teröristlerle pazarlık ha’ türü çıkışmalara aldırış etmeyin! Sizler Oslo denilen yerde... Kanı kanla temizlemek için... Ölümleri ölümlere eklemek için... Daha fazla gözyaşı için... Dağları mesken tutanların sayısını artırmak için... Çözümsüzlüğü kalıcı kılmak için... O görüşmeyi yapmadınız. Noktasına, virgülüne kadar dinlediğimiz o kasette söylediklerinizden çıkan sonuç şudur: Sizler kanın durması için çırpınmışsınız.

        Sizler dağdakilerin dağdan indirilmesi için çaba sarf etmişsiniz. Sizler kalıcı bir barış için dil dökmüşsünüz. Sizler analar ağlamasın diye konuşmuşsunuz. Kirli bir pazarlık’ bağlamına girecek tek bir kelime bile etmemişsiniz. Ey PKK yetkilileriyle Oslo’da yaptıkları görüşmenin kaseti ortalığa dökülen yetkililer! Unutmayın ki: Bir insan ancak ‘Daha fazla kan aksın’ diye çaba sarf ederken yakalanırsa utançtan yerin dibine girer. ‘Kan dursun’ diye çaba sarf edenlere ise ancak bunun şerefini ve onurunu bir madalya gibi göğüste taşımak düşer.

        ‘Savaşın devamının mantık dışı olduğu daha iyi anlaşıldı’

        Radikal Gaz. yazarı Cengiz ÇANDAR

        GÖRÜŞMENİN içeriğine bakıldığında, Başbakan’ın hemen her şeyin görüşülmesine ve PKK ile müzakerelerin yürütülmesine onay verdiği de görülebiliyor. Böyle de olması gerekiyor. Anlaşılmaz olan, bugün gelinen nokta; ‘askeri çözüm’ öncelikli ortamın yerleşmesi ve şiddetin tırmanışıdır. MİT-PKK görüşme kaseti, bu konuda her mazereti anlamsız bırakacak niteliktedir. Çünkü Habur’da ‘Açılım süreci’nin çöktüğünün varsayıldığı, PKK’nın Reşadiye saldırısının gerçekleşmiş olduğu, DTP’nin kapatıldığı ve KCK tutuklama dalgasının yükseldiği bir dönemin ardından dahi, devletin PKK yöneticileriyle ‘üstelik üçüncü bir tarafın gözetiminde hemen her konuyu görüşebildikleri bir düzeyde bulundukları açığa çıkmıştır. Bu kasetle, şu dönemde ‘savaşın devamının mantıksızlığı’ da daha iyi anlaşılmalıdır.

        Kasette konuşulan konuların başlıklarına ve yaygınlığına bakılınca, şu sıradaki ‘savaş hali’nin haklı izahı olamaz. Bu kaseti dinledikten sonra, taraflara dönüp, ‘Durdurun artık şu savaşı’ diye bağırmak en doğrusudur.

        İngiltere İRA ile görüştü, biz neden PKK ile görüşmeyelim?

        Posta Gazetesi yazarı Mehmet Ali BİRAND

        HÜKÜMET doğrusunu yapmıştır. Her gün insanlarımız ölüyor. Her gün PKK ile mücadele için büyük paralar harcıyoruz. Bir tek insanımızın ölümünü engellemek ve ülkeye biraz olsun rahat nefes aldırmak için gerekirse şeytanla bile görüşülmelidir. İngiltere, İRA ile yıllarca gizli görüşmeler yapmış ve sonunda da barışa ulaşmıştır. Fransa, İspanya, İtalya, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri de aynı şekilde kendi terör örgütleriyle aynı tip gizli görüşmeler yürütmüşlerdir. Biz neden yapmayacakmışız?

        ‘Terör örgütü lideri muhatap alınamaz Türkiye yanlış yaptı’

        21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ

        ‘AÇILIM politikası’ diye bir politika benimsemişseniz, tabii ki görüşme sürecini başlatırsınız. Ancak bu görüşmelerin doğrudan terör örgütüyle değil, terör örgütünün siyasal temsilcisiyle yapılması doğru olandır. İngiltere açılım politikasını başlatan ülkedir, Türkiye de açılım süreci başlamasından önce de İngiliz yetkililerle Türk yetkililer görüşmüşler ve bu konuda teknik destek almışlardır. Türkiye’nin açılım süreci BDP’nin dönem eş başkanları ile Türkiye’nin Başbakanı arasındaki görüşme ile başlamıştır. Ancak Türkiye’nin açılım süreci çok kısa süre içerisinde dejenere olmuş ve muhatap olarak terör örgütü lideri ve terör örgütünün terörist kadroları muhatap alınmıştır. Bunun çok yanlış olduğunu düşünüyorum.

        Türkiye terör örgütünün dağ kadrolarını muhatap almasına ve terör örgütünün liderini muhatap almasına rağmen İngiltere’den farklı olarak Türkiye’de terör devam etmiştir. Oysa İngilizler terör örgütünü muhatap olarak kabul etmemişler, terör örgütünün siyasi temsilcisiyle görüşebilmek için IRA’nın tamamen terörü durdurması gerektiğini söylemişlerdir. İngiltere’de hükümet bu politikayı halkından gizlememiştir. Bizde hükümet hem Kandil’le görüşmelerini gizlemiştir, hem de İmralı ile görüşmelerini gizlemiştir.

        ‘Sorun görüşmelerde değil, doğruların söylenmemesinde’

        Vatan Gazetesi Yazarı Can ATAKLI

        SORUN görüşmelerin yapılmış olması değil, bu konularda doğruların söylenmemiş olmasıdır. Katılımcılardan biri resmi devlet görevlisi. MİT’in Müsteşar Yardımcısı. Ancak ikinci kişi şu anda MİT Müsteşarı olsa bile, görüşmenin yapıldığı sırada resmi bir sıfat taşımıyor. Resmi bir unvanı var, “Başbakanlık Özel Temsilcisi” sıfatını taşıyor ama devlette böyle bir kadro var mı yok mu, orası meçhul. Hakan Fidan, basına yansıyan kayıtlara göre PKK temsilcilerine “Başbakan’ın özel talimatıyla geldiğini, Başbakan’ın konuyla çok yakından ilgilendiğini” anlatıyor. Hükümetten “Biz” diye söz ediyor. PKK ile görüşmelerin yapıldığı yolunda haberlerin çıktığı tarihlere dönelim.

        O sırada Başbakan Erdoğan “PKK ile biz görüşmüyoruz, ama devlet görüşür” diyordu. Bu sözlerin o sırada kamuoyundaki algılanmasında “devletten kasıt” Silahlı Kuvvetler’di. O sırada çok hararetli olan Ergenekon ve Balyoz davalarının da ima edilmesiyle “Ordu teröristlerle pazarlık yapıyor” havası doğuyordu. Oysa şimdi anlaşıldı ki, Başbakan “Biz görüşmüyoruz, devlet görüşüyor” derken gerçeği tam yansıtmıyormuş. Çünkü görülüyor ki, Başbakan’ın devletten kastettiği asker değil, bizzat kendi özel temsilcisiymiş.

        Diğer Yazılar