Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ‘En bayağısından ayrımcılık ve nefret suçu!’

        HABERTÜRK GAZETESİ YAZARI NİHAL BENGİSU KARACA

        Borusan’ın yaptığı işlem, marka yöneticisi Hakan Bayülgen’in ifadesinde geçtiği şekilde, başörtüsünü bir siyasi simge kabul etmek ve bu doğrultuda karar almak ile ilgili ise ortada düpedüz ayrımcılık var demektir. Kimileri “Borusan iktidar yanlısı gibi görünmek istememiş olabilir, firmalar reklam, tanıtım yaparken kullanacakları kişi ya da sembollerde özgür olmalıdır” demiş. Ortada “BMW’nin yeni yüzü için Uma Thurman’ı transfer mi edelim yoksa bu işi Merve Sena Çelik’e mi yaptıralım?” gibi bir tartışma yok! Karıştırmayalım, burada ‘marka yüzü’ olan bir şahıstan bahsetmiyoruz. Araba Sevdası adındaki programda test sürüşü sırasında programla ilgili sponsorluk anlaşması dolayısıyla o marka arabanın direksiyonuna geçmiş, o sırada işini yapmakta olan başörtülü bir genç kızdan bahsediyoruz.

        Sponsorluk anlaşması sahiden direksiyona geçen genç kız yüzünden MINI markanın imajının bozulduğu iddiasıyla sonlanmışsa, bunun anlamı açıkça “Bizim cici arabamızı bu insanlar kullanamaz, ya da biz onlara araba satalım ama onlar bunu gizlice kullansınlar, ortalarda görünmesinler” anlamına gelir. Bu da en bayağısından ayrımcılıktır, bu işin ucu nefret suçuna kadar gider. Firmanın bu seçimini ‘normal’ kabul etmek ise başörtülüyü de başörtüsüzü de doğal dokusu olarak kabul eden toplumu ayrışmaya hatta uçuruma sürükler. Çünkü eğer bunu normal kabul ediyorsanız, yarın “Mütedeyyin kimseler tarafından üretilen ürünlerin üretim ve tanıtım ayağında başı açık kadınlar olmasın” diyenleri de normal kabul etmek zorunda kalırsınız. “MINI koltuğunda başörtülü istemiyoruz” diyenleri normal kabul ederseniz başka biri de çıkar “Biz de başka bazı koltuklarda başı açık kadın istemiyoruz” der. İslami camiaya hitap eden gazeteler “Bizi doğru temsil etmiyor” diyerek başı açık kadınlara yazdırmaz, dindar camiaya hitap eden ürünlerin üretim ve tanıtım ayağında başı açık kadın çalıştırmaz, “Bizi doğru tanıtmıyor” diyerek reklam/tanıtım departmanlarında onlara yer vermez. “Efendim, firmalar bu konularda özgürdür, bu da normaldir” derseniz bu işin sonunu alamazsınız. Şahsen ben böyle bir tabloyu değil normal, oldukça korkunç bulurum.

        ‘Anlaşma suya düştüğü için gündeme geldi’

        HABERTÜRK GAZETESİ OTOMOTİV EDİTÖRÜ HAKAN ÖZENEN

        ÜÇ günden bu yana konuyla ilgili ilgisiz herkes fikrini söyledi. Hatta iş şirketin bağlı olduğu holding kurucusu ve başkanını ‘ihtilalci’ olmakla suçlamaya kadar vardı. Konuyla hiç ilgisi olmayanlar dahi ‘başörtüsü’ meselesiymiş gibi sunulan bir sponsorluk anlaşmazlığının üzerine ‘şehvetle’ atladılar. Öyle görünüyor ki bu olayın tek gerçek mağduru, Burcu Çetinkaya’nın sponsorluk pazarlıklarına iradesi ve bilgisi dışında dahil edilen gazeteci Merve Sena Kılıç oldu. Çünkü eğer MINI markası, marka yöneticisinin yaptığı iddia edilen “Başörtülü biriyle otomobilimiz bir arada görünsün istemiyoruz” uyarısına rağmen Burcu Çetinkaya ve Çiçek Güney’e ralli şampiyonasında sponsor olmayı kabul etseydi, bugün hiçbirimiz bu konuyu tartışmayacaktık. Burcu ve Çiçek 100 bin Euro’yu alacak, iki adet MINI Counryman ALL4’ü bir yıl süreyle kullanacaktı.

        Başörtüsü meselesinin tamamen sponsorluk anlaşmasının suya düşmesiyle gündeme geldiği sadece benim düşüncem değil. Çünkü bu haberin önce dindar kesimin çok değer verdiği, Türkiye’nin önde gelen bir başka gazetesine ‘pazarlanmak’ istendiğini, ancak oradaki gazetecilerin bu işin başörtüsüyle bir ilgisi olmadığına karar vererek konuyla ilgilenmediklerini, ‘tıpkı kimlik siyaseti gibi, kimlik ticaretine’ de paye vermek istemediklerini söylediklerini biliyorum. Başından beri hakları savunuluyormuş gibi görünen Merve Sena Kılıç bu pazarlıkta hiç yer almamışken, sadece başörtülü olduğu için kullanılmak istenmiştir. Konunun öznesi Burcu Çetinkaya ise yurt dışında olduğu gerekçesiyle konuyla ilgili tek bir kelime bile etmedi, ki bence asıl ilginç olan da budur.

        ‘Federasyon olarak BMW ile anlaşmalarımızı askıya alıyoruz’

        TÜRKİYEMOTOSİKLET FEDERASYONU BAŞKANI BEKİR YUNUS UÇAR

        Eğer Borusan’ın distribütörü olduğu BMW markasının imajı ‘başörtüsü ile yan yana geldiğinde’ bozulur zihniyeti var ise önümüzdeki yarış sezonunda BMW markası ile olan 3 önemli çalışmamızı askıya alıyoruz. İnsanların inancından dolayı yargılanması, dışlanmaya çalışılması yahut tepki görmesi, çağ dışı anlayıştır. Başörtüsü, inanç hassasiyeti ve İslami değerlere duyarlılık BMW markasının imajını bozuyorsa ve bu nedenle de sponsorluk anlaşması iptal edilebiliyor ve bu, insanların yüzüne alenen ifade edilebiliyorsa, TMF olarak biz de böyle bir zihniyet karşısında pistlerde güvenlik aracı (safety car) olarak BMW’nin kullanımına yönelik protokolümüzü iptal ediyoruz.

        ‘Tavrımız başörtüsüne değil, markanın merkezi kaymamalı’

        BORUSAN HOLDİNG ‘MINI’MARKA YÖNETİCİSİ HAKAN BAYÜLGEN

        Bizim tavrımız sadece başörtüsüyle ilgili değil. Siyasi amblem olsaydı yine uyarı yapardık. Ancak tavrımız kesinlikle başörtüsüne değildir. Bu markanın duruş merkezinin bir yere kaymamasıyla ilgili bir durumdur. Sadece başörtüsü değil, siyasi parti olsaydı da tavrımız aynı olurdu. Bir parti logosu olsaydı yine aynı şeyi söylerdik. Markanın herhangi bir siyasi görüş, parti, logo, dini akım ya da diğer akımlarla özdeşleşmesi merkezlerle aynı noktada durup durmamasıyla ilgili. Ancak şunu da belirtmeliyim: Sponsorluktan vazgeçilmesinin resmi gerekçesi bu değil. Biz gerçekten de 2012 bütçesinin kısıtlanması nedeniyle bu anlaşmadan vazgeçtik.

        Diğer Yazılar