Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Beklenen oldu ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) referandumunu yaptı. Türkiye’nin referandum sonrası atacağı adımların siyasi, ekonomik ve güvenlik çerçevesinde olacağı açıklanmıştı. Hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Şu anda sadece Irak tarafına geçişe müsaade var, bu hafta diğer tedbirleri açıklayacağız. Giriş-çıkış kapatılacak. Bakalım bundan sonra IKBY petrolü nereye satacak? Vana bizde. Kapattığımız anda o iş de bitti” açıklamasının ise IKBY ve Kuzey Irak halkı üzerinde ciddi endişe kaynağı olduğunu bölgedeki kaynaklarımdan teyit ettim.

        Hatta Türkiye’den bu denli sert tepki beklemediklerini, gelişmeler karşısında şaşkın olduklarını da Kuzey Irak’taki kaynaklarımdan öğrendim. Anlaşılan Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iyi niyetli yaklaşımlarını farklı değerlendirmişler. Türkiye’ye her şeyi danışıp yardım talep ederken, referandum konusunda Türkiye’nin sessiz kalacağına düşünmüşler.

        Tüm gelişmeler bir yana, bir de ortada artık realite var. Türkiye’nin referandum sonrası eylem planlarını harekete geçirirken nasıl davranması gerektiği ciddi önem arz ediyor. Sınır kapılarından kontrollü geçişe müsaade edilmesi, IKBY ile iletişimin düşük seviyede tutulması ve petrol vanasının aniden değil, yavaş yavaş kısılması gibi hususların iyi müzakere edilmesi gerekiyor. Ayrıca başta ABD olmak üzere Rusya’nın gerek Suriye’de PKK/PYD’ye yaklaşımları, gerekse Kuzey Irak’ta yürüttükleri politikalar birbiriyle örtüşüyor. Açıklamalarında Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünden dem vuruyorlar, ama el altından iki ülkedeki gelişmelere de yol veriyorlar. Mesela IKBY’nin enerji kaynaklarını beraber paylaşabiliyorlar. Hatta önümüzdeki de petrol ve doğalgaz kaynaklarının harekete geçirilmesi için yeni anlaşmalara hazırlanıyorlar. ABD’ye rağmen IKBY’nin referanduma gidebileceğine kimse inanmadığına göre Türkiye’nin, ilgili ülkelerin yaptığı açıklamaların satır aralarını iyi okuması şart!

        **************

        İRAN’IN REFERANDUM SİYASETİ

        İran’ın da IKBY’ye yönelik tepkileri var, ancak İran genelde kararlarını Irak’ın talebi üzerine şekillendiriyor. Böyle bir ortam hazırlayarak gelişmeleri yönetiyor da denebilir. Türkiye ise kararları daha çok IKBY’nin yapmış olduğu tartışmalı referanduma kızarak tek taraflı aldığı izlenimini veriyor. Mesela IKBY’den Kerkük- Yumurtalık Boru Hattı’na, Bağdat’ın itirazlarına rağmen eklemlenmiş olan Kürt petrolünün vanasının, şu an Irak’ın talepleri dikkate alınarak yavaş yavaş kapatılması daha mantıklı olmaz mı? Madem Irak’ın toprak bütünlüğünü Türkiye savunuyor ve Bağdat yönetimi de IKBY’nin bu boru hattı adımını onaylamıyorsa daha stratejik davranılmalıdır. Böylece, “Türkiye kızdığı zaman petrolün, doğalgazın vanasını kapatabiliyor” algısının oluşmasına da fırsat verilmez. Ayrıca vana yavaş yavaş kapatılınca, Irak-IKBY ile enerji şirketleri-IKBY arasında çıkacak tartışmaları da hesap etmek gerekmez mi?

        **************

        MALİYE’NİN E-TİCARETİ VE GÜMRÜKLERDEKİ FATURALAR

        Maliye Bakanı Naci Ağbal, elektronik ticaretle (e-ticaret) ülke kaynaklarının yurtdışına gitmemesi için gayret gösteriyor. Gelir İdaresi Başkanlığı’nda (GİB) büyük bir risk analiz merkeziyle de e-ticaretin kontrol altına alınması yolunda önemli bir adım atılmış. Geçen hafta denetim ve kontrolsüzlüğü eleştirmiştim. Çünkü asıl sorunumuz denetim ve kontrol. Dolayısıyla e-ticaretin kontrolü noktasındaki bu adımı şüphesiz takdir etmek gerekir. Daha fazla geciktirilmeden, “Daha önce niye yapmamışlar” eleştirilerini bir kenara bırakarak, yeni hedefler göstermek en doğru olanı. Çünkü geçen hafta yazdığım üzere gümrüklerde kontrol ve denetim olmadığı için, Ulaştırma ile Gümrük Ticaret Bakanlığı’nın dikkatsizliği sebebiyle ciddi skandallara imza atılıyor. Şirketlerimize, nakliyeciler fazladan para ödettiriyor. Üstelik bu paraların çoğu da yurtdışına gidiyor. Öyle bir ortam hazırlanmış ki, aynı işe fatura kesen iki ayrı şirketin birisi KDV’li, diğeri KDV’siz fatura bile düzenleyebiliyor. Meblağı ise kafalarına göre yazıyorlar. Üstelik kesilen bu faturalarla Türk halkının cebinden çıkan bedellerin mevzuatlarda ise bir karşılığı yok. Umarım ilgili bir bakan çıkar ve benden bu konuyla ilgili belgeleri ister...

        Çünkü bu sistemle, aylık metrekare gelirini 400 bin dolarlara çıkaran cüzi giderli işyerleri bile var! Gümrüklere, nakliyatçılara ve depoculara dikkat!

        Diğer Yazılar