Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uzun bir süre konuşuldu. ABD’den çeşitli isimler aba altından sopa gösterip caydırmaya çalıştı. Sonra NATO’dan bazı isimler devreye sokulup tehditler gündeme getirildi. Ama Türkiye’nin Batılı müttefiklerinden alamadığı füze savunma sistemi için netice itibarıyla Rusya ile masaya oturuldu ve önemli bir karara imza atıldı. Teslim tarihi, fiyatı, finansmanı derken dün bu işin bittiğine dair haberler iki ülke tarafından da teyit edilip noktalandı.

        Dün Rus savunma sanayii şirketi Rosteh’in başkanı Sergey Çemezov, Türkiye’nin Rusya’dan 4 adet S-400 füze savunma sistemi bataryasını 2.5 milyar dolar bedelle satın aldığını açıkladı. Ardından Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli de, “İki sistem, 4 adet batarya. Anlaşmanın hepsi sağlandı” açıklamasını yaptı.

        Şimdi gündeme gelecek iki husus var. Finansmanın bir bölümü Rusya’dan sağlanacak, diğer ifadeyle Rusya’dan S-400 için alınacak bir kredi paketi ve ödenecek bir rakam olacak. Kontratın yüzde 45’inin avans, yüzde 55’i ise Rusya kredisiyle ödeneceği için avans bölümünün nasıl transfer edileceği merak konusu olabilir. Uluslararası ödeme sistemiyle mi, yoksa iki ülkenin kendi para birimleriyle bulacakları ortak bir yöntemle mi?

        Bundan sonra 2 ülke arasında en fazla konuşulacak konu işin maddi tarafı ve para transferleri olacak gibi görünüyor ki, bu konu iki ülke ticaretini de yakından ilgilendiren bir husus. Ama ABD ve NATO’nun kesinleşmiş bu karar karşısında alacakları pozisyon da merak edilecektir. Hatta ABD, S-400’leri üreten şirketleri de ekonomik ambargo çatısı altına alırsa, Türkiye’ye tesliminde bir gecikme yaşanır mı? Veya böyle bir kararı alacak argümanlar geliştirirse iki tarafın tepkisi ne olur? Bu sorunun cevabını öğrenmek için küresel siyasi dalgalanmaları da takip etmemiz gerekecek. Türkiye’ye karşı yapılan blöfler sonrası, S-400’lerden geri adım atmadığı görülünce tartışma başka alanlara da çekilebilir mi? Zaman gösterecek. ABD ve NATO’nun kesinleşmiş S-400 kararı sonrası yapacakları açıklamalar, atacaklar adımlar mutlak önemli olacaktır. Fakat daha önemlisi, Türkiye’nin egemenlik haklarını baskılara, blöflere boyun eğmeden kullanmasıdır.

        *************

        İRAN, ZENCANİ’NİN İDAMINI NEDEN LAĞVETTİ?

        Türkiye’de sıkça gündemde olan İranlı işadamı Babek Zencani’ye verilen idam cezası lağvedilmiş. Haberin kaynağı, İran’ın yarı resmi Mehr haber ajansı. Temyiz aşamasında olan karar için böyle bir netice ortaya çıktığına göre İran bu konuda yeni adımlar atacaktır. Çünkü 30 Aralık 2013’te tutuklanan Zencani, yolsuzluk ve evrakta sahtecilik yaparak devleti 2.8 milyar dolar dolandırmaktan yargılanıyor ve bu parayı getirmesi isteniyordu. Zencani, yargılama sırasında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkelerdeki şirketler aracılığıyla İran adına milyonlarca varil petrol satmak ve paranın önemli kısmını ülkeye getirmemekle suçlanmıştı.

        Ayrıca İran’da hükümetin değişmesiyle birlikte, Zencani’nin birçok siyasiyle de işbirliği yaptığı gündeme getirilmiş ve “yeryüzünde fesat çıkarmak” suçlamasından 2 ortağıyla birlikte idama mahkûm edilmişti. Dışarıdan bakınca bu dava İran iç siyasetiyle çok yakından ilgili gibi bir durum arz ediyordu. Zencani’ye verilen idam kararının lağvedilmesiyle İran’ın çeşitli ülkelerde bulunduğu düşünülen paraların geri alınma hesaplarının yapıldığını yorumlamak mümkün.

        Ancak, Babek Zencani’ye zimmetindeki paraları geri ödemesi için işbirliği yapması durumunda, cezasının hafifletilebileceği daha önce açıklanmıştı. Bir baskı unsuru olarak kullanıldığı sanılan idam kararı lağvedildiğine göre İran, Zencani’nin paralarını toplamak için yeni adımlar da atacaktır demektir. Biraz abartılı da olsa Zencani’nin çeşitli ülkelerde 14 milyar dolar civarında varlığı olduğundan bahsediliyordu. Son kararla birlikte başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelerde Zencani, kurduğu ilişkilerle yeniden gündem olacak demektir.

        *************

        AĞAOĞLU, TESLA KADAR TARİHİ ESERLERİ DE DÜŞÜNÜYOR MU?

        İstanbul Teknik Üniversitesi ile işadamı Ali Ağaoğlu arasında, 6 yıl önce üniversiteye hibe edilen Tesla marka otomobilin kaderine terk edildiğine dair bir tartışma olduğunu dün öğrendik. Rektörlük, Ağaoğlu’nun açıklamasının gerçeği yansıtmadığını ve Tesla’nın öğrencilerin eğitimi ve araştırma faaliyetleri için kullanıldığını duyurdu. Aracın geriye istenmesine de İTÜ’nün hukuk servisi tarafından, “Envantere hibe olarak giren aracın iadesi imkânsız” cevabı verilmiş.

        Gelelim merak-ı mucibime. İşadamı Ali Ağaoğlu, bundan 4 yıl önce Erzurum’da bir tarihi eseri ziyaret etmiş midir? Etmiş ise helikopterle gerçekleşen bu ziyaretinde tarihi kalıntılara zarar verilmiş midir? Ve bu ziyareti nasıl bir izinle gerçekleşmiştir? Hasılı, hibe ettiği Tesla kadar, ülkenin bizlere emaneti olan tarih kalıntılarını düşünmüş müdür Ağaoğlu?

        Diğer Yazılar