Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son bir yılda yaşadığımız onca tuhaf, birbirinden ilginç, ülke geleceğini sıkıntıya sokacak girişimler tek tek bertaraf edilirken ekonomi tarafında ise yabancıların anlayamadığı gelişmelere imza atıldı, atılıyor. Bunlardan birisi dün Anakara’da, hain darbe girişimiyle mücadelede ismine “Kahraman” sıfatı kazandıran Kazan’da gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın katılımlarıyla hizmete giren Ciner Grubu’nun bünyesinde Kazan Soda Üretim Tesisi, aynı zamanda çok önemli bir teknolojik başarı hikâyesine sahip. Çünkü yıllarca yabancılarda olan bu maden sahaları ne hikmetse Ciner Grubu’nun eli deyinceye kadar çıkarılıp, mamule dönüştürülmedi, ülke ekonomisine kazandırılmadı.

        Kazan Soda Üretim Tesisi, Türkiye’yi trona madeninden üretilen ve hemen her alanda kullanılan soda külünde dışa bağımlılıktan kurtarmaktan öteye dünyayı Türkiye’ye bağlayan önemli bir yatırım olarak hizmete sokuldu. 2009’da yine Sayın Erdoğan tarafından hizmete sokulan daha önceki soda tesisiyle birlikte, tek kuruş ithalat olmadan, yılda 800 milyon dolarlık ihracat yapacak olması epeyce bir şey anlatıyor olmalı.

        ***********

        CİNER GRUBU SOLÜSYON TEKNİĞİYLE AMERİKA’DA

        Tamamen Türk mühendislerinin geliştirdiği ve dünya literatürüne giren özgün solüsyon tekniği yöntemiyle Türkiye ekonomisine kazandırılan Kazan Soda Üretim Tesisi’nde elde edilen tecrübeler dünyaya da taşınacak. Dünkü açılış töreninde Ciner Grubu Başkanı Turgay Ciner, Amerika’daki yatırım konusuna değinmedi. Ancak bu tarz başarı hikâyelerini yakından takip eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazan Soda ve Elektrik Üretim AŞ tesislerinin açılışında, “Ciner Grubu Amerika’da da bu alanda yatırım yapıyor” ifadesiyle bu haberi de duyurmuş oldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ise milli, özgün ve yerli projelerden çok fazla önem atfettiği için tam da onun üzerine basa basa anlattığı, örneklendireceği bir enerji ve maden projesinde konuşurken, “Ucu dışarıda olmayan” ifadesini kullandı. Kazan Soda Üretim Tesisi her şeyi ile bize ait, ama ucu dışarılara uzanan ve bu yatırımla daha fazla uzanacak olan, madencilik, kimya ve elektrik üretim faaliyetlerini bağrında barından bir yatırım.

        Trona bir sodyum karbonat minerali. Endüstriyel soda külü üretiminin de en önemli doğal hammaddesi. Soda külü ise cam sanayiinden, deterjana, nükleer santraldan gıdaya o kadar geniş yelpazede kullanılıyor ki, yerine başka bir şey de ikame olmuyor. Beypazarı bölgesi de trona rezervi açısından dünyanın ikinci en büyüğü konumundaydı, ama 2009’da Ciner Grubu tesis kurana kadar üretim yapılmıyordu. Yerin altında rezerv olarak duruyordu. İlk başarı hikâyesi 2009’da açılan tesisle yazıldı. Ve dün de devamı geldi. Daha da devam edecek.

        ***********

        TRONA MADENİNİ NİÇİN YILLARCA ÇIKARAMADIK

        1979’da Beypazarı’ndaki trona rezervi Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından tespit edilmiş, 80’li yıllarda Etibank, yabancı işbirliğiyle işletmek için istiyor. Fakat çeşitli sebeplerden başarılı olunamıyor. Sonra Ciner Grubu (%74) ve Eti Maden’in (%26) ortak olduğu ‘Eti Soda’ isimli şirket 1998’de kuruluyor. Fakat madenin çıkarılması için 11 yıl bekleniyor. Nedeni ise madenin soda külüne dönüştürülmesi için hem yatırım hem de teknoloji gerekiyor. Yabancılar “Beypazarı’ndaki trona madeni çıkarılmaz” diyor, tarihin akışına bırakıyor. Ama Ciner Grubu Türk mühendisleriyle çalışarak, bu madeni çıkarmak için yöntemler, teknikler arıyor. Ve sonunda solüsyon tekniğiyle bu madenin çıkarılacağı tespitiyle nokta konuyor.

        Bu zamana kadar ise dünyada soda iki kaynaktan temin ediliyordu. Amerika doğal kaynaklardan soda külü üretirken, Avrupa ise sentetik olarak geliştirip, üretiyordu. Aynı zamanda Türkiye Şişe Cam da sentetik kaynaklardan soda külü üreten ve tüketen bir şirketti. Ama önce “Eti Soda” ve ardından dün açılışı yapılan “Kazan Soda” ile pahalı sentetik soda külü defteri Türkiye’de kapanmış oldu.

        Trona madeniyle Turgut Özal da yakından ilgilenmiş. 80’li yılların sonuna doğru Etibank, bu madenin işletilmesi için Amerikalı FMC ile işbirliği yapmış. Sonra FMC projeyi “Ticari değil” diyerek devam ettirmemiş. Etibank’tan FMC yetkililerine mektup yazılıp, tekrar davet edilmiş, ama onlar da ticari olmadığının altını çizip, projeyle ilgilenmemişler. Bunun üzerine Avrupa’nın en büyük sentetik soda külü üreticisi Belçikalı Solvay davet edilmiş. Etibank- Solvay işbirliğine Amerika yönetimi ve FMC şirketi George Bush’un da danışmanlığını yapan Richard Perle’yi Türkiye’ye göndererek, trona madeninin işletilmesinde FMC’nin anlaşması olduğu uyarısı yapılmış. Mesajı alan dönemin Cumhurbaşkanı Özal, Etibank yetkililerini çağırıp bilgi almış ve Perle’nin önüne FMC’nin ticari değil raporunu koymuş. Böylece FMC defteri kapanıp, Belçikalı Solvay sayfası açılmış. Bitti mi, hayır.

        Bu defa Solvay’in küçük ortak olması sebebiyle, Avrupa’da kartel problemi ortaya çıkmış. Solvay’in büyük oyuncu olma isteğine Türkiye “Evet” demeyince, projeye yine rafa kalkmış. Ciner Gurubu ile Eti Maden ortaklığıyla kurulan “Eti Soda” çatısının altındaki Türk mühendisler, ele muhtaç etmeyen solüsyon teknolojisini bulup, madeni çıkarmayı başarınca, dün açılışı yapılan maden sahasını da Ciner Grubu, Amerikalılardan satın alıp, Türkiye’ye bu alanda öncekinden 3 kat daha büyük, örnek bir tesis daha kazandırmış oldu. Ülkemize ve Ciner Grubu’na hayırlı olsun. Ancak bu tesisin hayata geçmesinde ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteği, Ciner Grubu Başkanı Turgay Ciner’in de yılmayan girişimci ruhunun katkısının bilinmesi gerekir.

        Diğer Yazılar