Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Havacılık sektörünün endüstri tarafına öylesine güzel bir noktadan giriş yaptık ki, bu başarılar devam ettirilirse, Türkiye ciddi bir teknolojik devrim yaşayabilir. Türk Havacılık ve Uzay Sanayi AŞ’nin (TUSAŞ-TAI) Anka’sı ile başlayan insansız hava aracı (İHA) serüvenimiz güzel haberlerle, özel sektörün de ciddi katkılarıyla devam ediyor. Geçen hafta Kale-Baykar ortaklığınca geliştirilen Bayraktar İHA, ilk tam otomatik uçuşunu gerçekleştirerek tarihimizde de bir ilki gerçekleştirmiş oldu. Keşan Askeri Havaalanı’nda başarıyla uçan Bayraktar Taktik İHA’nın bütün elektronik, yazılım ve alt sistemleri Türk mühendisler tarafından üretildi. Baykar Makine Ar-Ge ekibi tarafından 2 yıldan bu yana yürütülen yoğun çalışmalar sonucunda askeri ve sivil havacılık standartlarına uygun olarak tasarlandı. Sistemin bir arıza halinde devamlılığını sağlayan kontrol bilgisayarı sistemi özel olarak geliştirildi. Üç yedekli uçuş kontrol bilgisayarı, taktik insansız hava araçları arasında dünyada ilk kez Bayraktar’da kullanıldı. Türkiye’nin kullandığı İsrail yapımı Heron’larda bile çift uçuş kontrol bilgisayarı bulunuyor. Bu gelişmeleri bu hızla devam ettirebilirsek dünyanın en önemli havacılık endüstrisine sahip ülkelerden birisi olmamızın önü açık demektir.

        Bayraktar İHA’nın uçuş testlerini tamamlamasının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) 2014 yılı sonuna itibarıyla teslim edilmiş olacak. Böylece milli savunma donanımlarımıza adım adım yaklaşıyoruz.

        Bayraktar Taktik İHA’nın özelliklerine baktığımızda ilerde bu modelin rahatlıkla üst seviyelere terfi edeceğini söylemek de mümkün. 12 metre kanat açıklığı, 650 kg azami kalkış ağırlığı ve 20 saat uçuş süresi ciddi teknik detaylar. Pist üzerinde harici radar desteği olmaksızın tam otomatik taksi, kalkış, seyir, iniş ve park yapabilme özellikleri bulunuyor. 22 bin 500 feet yüksekliğe çıkan Bayraktar İHA yeni nesil uçaklarda da tercih edilen kompozit malzeme kullanılarak üretildi. Hava aracı gövdelerinde, yapısallarda da önemli mesafe kat edebilir, buradaki teknolojileri diğer alanlara da yayabilirsek başarıların ardı arkası kesilmez.

        Yapısalda başarılı işlere imza atan TAI, elektronik tarafını da geliştirip İHA tarafına da geçti. Türkiye’nin en önemli elektronikçisi Aselsan’ın da İHA çalışmaları var. Özel sektörde de Vestel, geliştirdiği İHA modelleriyle kendine yer edindi. Bu modellerin endüstriyel gelişimlerini sağlayabilir, dünyaya da iyi şekilde pazarlarsak, Türkiye’deki beyinler terlemeye başlar ve gelişmiş ülkeler ligine çıkabiliriz.

        TAI tarafından üretilen insansız hava aracı ANKA’da, 2013’te test sürecinin tamamlanıp seri üretime geçilmesiyle ANKA’nın ikinci nesil modeli için de harekete geçildi. Böylece Türkiye, ABD gibi “mesafe sınırı olmaksızın” gözetleme faaliyeti yapabilecek. Yani bir adım daha öteye geçilecek. ANKA’da son hedef ise ABD’nin kullandığı silahlı Reaper ve Predator gibi ANKA’yı silahlı hale getirmek.

        Önümüzdeki 10 yılda dünya genelinde İHA’ların üretimine 39.2 milyar dolar, Ar-Ge’sine ise 28.7 milyar dolar harcanması bekleniyor ki, bu tahminleri ileride yukarıya çekmek de mümkün. İHA denince ilk akla gelen Amerika’nın pazarı payı yüzde 42. Amerikan General Atomics tüm üreticiler arasında pazarda ilk sırada yer alıyor. İHA pazarında ikinci sırada yine Amerikalı Northrop Grumman yer alıyor. ABD’li üreticinin imal ettiği MALE sınıfındaki İHA’sı Global Hawk, dikey kalkış-iniş yapabiliyor. Heronların üreticisi İsrailli IAI, yüzde 2.15’lik bir paya sahip. Avrupa ise çok geriden geliyor. İHA alımlarında 5.73 milyar dolarla yüzde 15’lik pazar payına sahip olan Avrupalı şirketlerin üretimdeki payı ise sadece yüzde 4.

        Görüldüğü üzere havacılık sektörünün İHA tarafı hem çok stratejik hem de önü açık. Ayrıca üretici ülkelerde her ürünün her isteyene satılmasına izin vermiyorlar. Anlayacağınız para sayıp alınamıyor.

        Diğer Yazılar