Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FİLMİN NOTU: 6.5

        “Game of Thrones” ile tanınan Emilia Clarke, “Senden Önce Ben”de (Me Before You) tekerlekli sandalyeye mahkûm varlıklı bir adama, her şeye rağmen hayatın güzelliğini, değerini göstermeye çalışan genç bir bakıcıyı oynuyor.

        BİR anlık dikkatsizlik sonucu yaşanan kaza ve sonra, hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı bir hayat... “Senden Önce Ben” o “trajik an”ın sonrasını anlatıyor. Öncesine dair gösterdikleri belki çok az ama Will Traynor’ın (Sam Claflin), hayat enerjisiyle dolu, mutlu bir adam olduğunu anlamamıza yetiyor...

        Peki, kazadan sonra aynı enerjiye sahip olması, hayata bağlanması mümkün mü? Filmin belirli bir noktadan sonra aslında sadece bu soruya cevap aradığı dahi söylenebilir. Ama o noktaya gelmeden önce Lou Clark’ı (Emilia Clarke) tanıyoruz... Geçim sıkıntısı çeken orta halli bir ailenin kızı olan Lou, güler yüzlü, hayat dolu bir insan. Rengârenk giysileri onun ruhundaki pozitif enerjiyi yansıtıyor. Dürüstlüğü, içtenliği ve mütevazı tavırları ise karşısındaki herkesi etkileyecek cinsten. Onu görür görmez “Will Traynor’ın aradığı hayat enerjisi işte bu kızda” diye düşünmeden edemiyoruz..

        ROMANTİK VE AYDINLIK

        Jojo Moyes’in 2012 tarihli romanından sinemaya uyarlanan “Senden Önce Ben”de işler, aslında uzun süre tahmin ettiğimiz gibi ilerliyor. Başlarda çok katı davranan Will, Lou’nun dürüstlüğünü gördükçe yumuşuyor ve aralarında bir iletişim kuruluyor... Ama bir süre sonra, Will’in “gizli gündemi”nin ortaya çıkmasıyla Lou’nun ilişkiye bakışı değişiyor. Finalden sonra ise her şeyi en başından düşünmeye zorlanıyor, Lou’nun yaşadığı değişim sürecinde Will’in katkısının farkına varıyoruz. Aslında kimin kime hayat enerjisi yüklediği o noktada belirsizleşiyor ve film daha hüzünlü bir hale geliyor.

        “Senden Önce Ben”, ele aldığı mesele üzerinde İspanyol filmi “İçimdeki Deniz” (Mar Adentro-2004) kadar derinleşemiyor. Gerçekçi ve karanlık olmak yerine romantik ve aydınlık bir film olmayı tercih ediyor. Ama iyimserlik ve hayalcilikten de uzak duruyor. Will ile Lou arasındaki sınıfsal farklılıklar ve kültürel etkileşim açısından, tekerlekli sandalyeye mahkûm entelektüel bir burjuva ile Afrika kökenli bakıcısının öyküsünü anlatan Fransız filmi “Can Dostum”u (Intouchables- 2011) hatırlatan bir yanı da var. Ama o filmde her şey iki erkeğin dostluğu üzerinden ilerliyordu. Burada ise yakışıklı erkekle güzel kadın arasında yaşanan duygusal bir yakınlaşma söz konusu...

        DUYGUSAL BİR ANLATIM

        “Senden Önce Ben”, her şeyiyle İngiliz filmi olmasına karşılık buram buram Hollywood kokan bir aşk filmi. Yönetmen Thea Sharrock ilk sinema filminde rahat seyredilen ve yer yer kalbe dokunmayı başaran duygusal bir anlatım tutturuyor. Göz yaşartmayı bilse de son ana kadar güler yüzlü olmaktan vazgeçmiyor. Şöhreti “Game of Thrones” ile yakalayan, sinemaseverlerin ise “Terminator: Genisys” ile tanıdığı Emilia Clarke, komediye çok meyilli bir oyuncu olduğunu kanıtlıyor ama biraz “fazla” oynadığı da gözlerden kaçmıyor. Sam Claflin ise üstüne düşeni fazlasıyla yerine getiriyor hatta bir sahnede “Neden yeni James Bond olmasın?” diye düşündürüyor. Duygusal filmlerden hoşlananlara önerilir...

        Diğer Yazılar