Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçtiğimiz Cannes Film Festivali’nde Cristian Mungiu’ya en iyi yönetmen ödülünü kazandıran “Mezuniyet” (Bacalaureat) gösterime girdi. Günümüz Romanya’sında geçen film, kızını İngiltere’de üniversiteye göndermeye çalışan bir babanın hikâyesini anlatıyor

        Romen yönetmen Cristian Mungiu’yu, 1980’li yıllarda Romanya’da geçen “4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün” (2007) ile tanıdık. Kürtajın yasak olduğu baskıcı bir toplumda iki genç kızın hikâyesini anlatıyordu. “Tepelerin Ardında”da (2012) ise yetimhanede büyüyen iki genç kız üzerinden kilisenin bağnazlığına keskin eleştiriler getiriyordu. Yeni filmi “Mezuniyet” günü- müz Romanya’sında geçiyor. Mungiu’nun hareketli kamerası, üniversite eğitimi için kızı Eliza’yı (Maria-Victoria Dragus) İngiltere’ye göndermeye çalışan orta yaşlı doktor Romeo Aldea’yı (Adrian Titieni) takip ediyor film boyunca. Eliza’nın lise bitirme sınavlarından bir gün önce saldırıya uğraması ve bandajlı eliyle girdiği sınavın çok iyi geçmemesi üzerine Romeo, kızının kazandığı bursu kaybetmemesi için araya hatırlı kişiler sokarak sınav komitesine ulaşmaya ve notu yükseltmeye çalışıyor. İlginç olan nokta, öykü ilerledikçe Romeo’nun dürüstlüğüyle tanınan bir doktor oldu- ğunu anlamamız... Kaldı ki kızı da bu “torpil” girişiminden rahatsız.

        TESLİMİYETÇİ TAVRI SORGULUYOR

        Film bir ahlaki tartışma yürüttüğü kadar bir babanın “kızını kurtarma” takıntısına da odaklanıyor. Romeo, Romanya’yı geleceksiz bir ülke olarak görü- yor. Mungiu da Romanya’yı pek yaşanılacak bir ülke gibi göstermiyor zaten. Romeo’nun bir doktor olarak refah seviyesi hiç parlak değil. Komünist dönemden kalma bakımsız bloklarda oturuyor. Kızı gündüz vakti insanların önünde saldırıya uğruyor. Tüm bunların yanı sıra evinin, otomobilinin camını kıran esrarengiz bir saldırganla uğraşıyor. Filmin bir yerinde babaannesi torunu Eliza için “Burada kalsın, burayı değiş- tirsin” derken, Romeo “Biz neyi değiştirebildik ki?” diyor. Bir süre sonra yönetmen Mungiu’nun asıl olarak bu teslimiyetçi tavrı sorguladığını hissediyoruz.

        İNGİLTERE CENNET, ROMANYA CEHENNEM

        Zaten asıl mesele, kızının geleceği uğruna Romeo’nun kendi ahlaki değerleriyle ters düşmesi; yozlaşmanın bir parçası haline gelmesi ve gelecek uğruna bugünden vazgeçmesi... Oysa Mungiu’nun finale doğru incelikle vurguladığı gibi çocuklar geleceğe değil, şimdiki zamana bakıyor ve ebeveynlerini fikirleriyle değil somut davranışları ve eylemleriyle değerlendiriyorlar. Romeo, İngiltere’yi cennet, Romanya’yı cehennem olarak görürken, cehenneme katkıda bulunan kişilerden birine dönüşüyor. Sözgelimi, notu yükseltecek eğitimciyi çok zor durumda bırakıyor. Kızının da kendi fikirlerini sorgulamadan kabul etmesini istiyor. Kızı için asıl rahatsız edici olanın, genç bir kadınla yaşadığı evlilik dışı ilişki olduğunun farkında değil.

        FARKLI VE SEYRİ ZOR BİR FİLM

        Yönetmen Cristian Mungiu hepimizin kafasını karıştıracak sorular üzerinden ilerliyor ve meseleyi Romanya özelinden çıkarmayı, ebeveyn-çocuk iliş- kisi eksenine oturtmayı başarıyor. “Mezuniyet” gelecek hayallerine kapılıp şimdiki zamanını kaybeden bir adamın filmi. Romeo, birçok ebeveyn gibi doğru yolda olduğuna o kadar inanmış durumda ki kendine dışardan bakamıyor. “Mezuniyet” belirsizliklerle dolu finaliyle anaakım sinemanın kurallarını boşveren, seyri zor bir film. Ama ele aldığı meseleye farklı bir bakış açısı getirdiği kesin.

        Filmin notu 7

        Diğer Yazılar