Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Aptallar Çetesi” (Masterminds), 1997 yılının ekim ayında gerçekleşen ve ABD tarihinin en büyük nakit hırsızlıklarından biri olarak kayda geçen Loomis fargo soygununun gerçek hikâyesini anlatıyor

        FİLMİN orijinal adı, bir planı akıl ve ustalıkla uygulayan kişileri getiriyor akla. Ama bir ironi bu... Çünkü Kuzey Carolina Eyaleti’nin Charlotte kentinde gerçekleşen soygunun, pek de ustalıklı bir planı olduğu söylenemez. Loomis Fargo’da zırhlı araç şoförü olarak çalışan David Ghantt, mesai sonrası şirketin kasasına girip 17 milyon doları çalarken nakit destelerini şirketin aracına yüklemek dışında hiç zorlanmıyor. Sonra 50 bin dolarla Meksika’ya kaçıyor ve geri kalan parayı soygunu birlikte planladığı kişilere bırakıyor. Hikâyenin bundan sonraki kısmı ise filmin Türkçe adına yaraşır bir şekilde gelişiyor...

        ABARTILI SANILANLAR GERÇEK

        ABD tarihinin en büyük ikinci nakit hırsızlığı olarak kayıtlara geçen soygunu sinemaya aktaran senaryo yazarları gerçeklere büyük oranda sadık kalmış. Biraz araştırdığınızda “Bir komedi filmidir abartmaları doğaldır” diye düşüneceğiniz bazı olayların bire bir yaşanmış olduğunu görüyorsunuz. Sözgelimi, Steve Chambers ve eşi Michelle, gerçekten de filmdeki gibi büyük bir ev alıp müsrif ve görgüsüz tavırlarıyla herkesin dikkatini çekmişler. Nedense FBI’ın onları takip etmeyeceğini ve soygunla aralarında bağlantı kuramayacaklarını düşünmüşler. David’in peşine kiralık katil takmaları da gerçek... Özetle, Coen Kardeşler’in hayal ürünü kara komedilerini hatırlatan bir olaylar silsilesi var ortada. Ama “Aptallar Çetesi” bir kara komedi değil. Tam aksine, her telden çalan, kaba mizahı da ihmal etmeyen rengârenk bir komedi.

        SAFLIK ÜZERİNE BİR FİLM

        Yönetmen Jared Hess filmin mizah anlayışını daha çok karakterler üzerinden şekillendiriyor. Her biri ABD’nin popüler komedi oyuncuları tarafından canlandırılan karakterleri izlerken senaryonun gerçekleri pas geçip abartıya meylettiği kısımları hissetmek mümkün. Sözgelimi, The Hangover serisiyle şöhrete ulaşan Zach Galifianakis, David Ghantt karakterine tam da kendi tarzında bir yorum getiriyor. Daha ilk anlardan, giysileri ve saçıyla yüzünüzde gülümsemelere neden olan Ghantt, saflığı, naifliği ve beceriksizliğiyle filmi sürükleyen bir karakter. Kaldı ki, “Aptallar Çetesi” aptallıktan çok saflık üzerine bir film. Ghantt, paradan ziyade eski mesai arkadaşı Kelly’ye duyduğu aşk nedeniyle giriyor soygun işine... Ghantt’ın naifliği, bir süre sonra Kristen Wiig’in inandırıcı bir yorum getirdiği flörtçü Kelly’yi de değiştiriyor.

        GÜLDÜRMEYİ BAŞARIYOR

        Öykünün gerçek kötü adamı Steve (Owen Wilson), sadece eşi ve çocuklarıyla değil, paraya kavuştuktan sonra yaptıklarıyla da filmin en çok güldüren karakterlerinden biri. Bu arada, Kate McKinnon’un canlandırdığı Jandice’i unutmayalım. Oynadığı her rolde kendi tarzından vazgeçmeyen McKinnon, David’in nişanlısı Jandice’de yer yer doğaçlama hissi veren bir şov yapıyor. Jason Sudeikis ise kiralık katil Mike McKinney tiplemesinde kendi tarzının dışına çıkarak filmin en abartılı, karikatürize performanslarından birini çıkarmış. Zaten film yer yer hikâye anlatmayı boşverip bir komedi şovuna dönüşüyor. “Aptallar Çetesi” bu haliyle şüphesiz iddialı ve parlak bir film değil ama güldürmeyi başarıyor. 1997’de hâlâ 80’ler ruhuyla giyinen karakterlerin giysilerinin çok eğlenceli olduğunu da belirtelim.

        Diğer Yazılar