Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        1979 yapımı “Alien”ın öncesinde olup bitenleri anlatan yeni Alien serisinin ikinci filmi “Yaratık: Covenant” (Alien: Covenant), dünyayla aynı anda Türkiye’de de gösterime girdi. Film, 5 yıl önce seyrettiğimiz “Prometheus”un devamı niteliğini taşıyor

        “Prometheus”, Mühendisler adı verilen uzaylılara ulaşmaya çalışan bir grup bilim insanının hikâyesi olarak başlıyordu. Gittikleri gezegende yaratıklar ortaya çıkıyor ve keşif gezisi, yaşam mücadelesine dönüşüyordu... 2093’te geçen “Prometheus”un devamı niteliğindeki “Yaratık: Covenant”, “sürpriz” açılış sahnesini bir yana bırakırsak, 2104 yılında kolonicileri taşıyan Covenant adlı uzay gemisinde başlıyor. Kaza sonucu mürettebat uyanıyor ve gemiyi tamir ederken keşfettikleri gezegene inme kararı alıyorlar. İlk anlarda gezegende her şey yolunda gitse de Alien serisine aşina olan seyircileri şaşırtmayan olaylar gecikmiyor...

        ORTAYA kARIŞIK TEMALAR

        “Prometheus” yanıt vermekten ziyade soruları çoğaltan bir filmdi. “Yaratık: Covenant” da aynı yolu izliyor. İlk filmden gelen sorular yanıt bulmadığı gibi Mühendis’lerin geçmişi ve uygarlıklarıyla ilgili gizem daha da derinleşiyor. Sonuç olarak, yeni filmin menüsü öncekiyle aynı: “Ordövr tabağı”nda iştah açıcı felsefi sorular var. “Ana yemek” olarak gerilim, “karışık tatlı tabağı”nda ise aksiyon servis ediliyor...

        YAPAY ZEKâ TARTIŞMASI

        Tatsız olan nokta, Ridley Scott’un yönetmenliğini yaptığı bu üçüncü Alien öyküsünde de 1979 yapımı ilk filmin formülünü tekrar etmesi: Uzay gemisindeki mürettebat uyanır, gezegene iner... Saldırgan organizmaların insanlarla “çiftleşmesi”nden ortaya çıkan yaratıklar saldırıya geçer... Her şeyin mürettebatın habersiz olduğu “gizli hedefler”le ilgili olduğu anlaşılır, en dirençli karakter bir kadındır vb... Tek yeni fikir, Walter / David karşıtlığı... David, “Prometheus”un en heyecan verici karakteriydi. Burada da durum değişmiyor. Katherine Waterston’un canlandırdığı Daniels dahil tüm insanlar kurban konumunda; başkasının yazdığı oyunun pasif figürleri olmaktan ileri gidemiyorlar. Bir noktadan sonra her şey Michael Fassbender tarafından canlandırılan David ve Walter’ın çatışmasına bağlanıyor. İki kardeş bilimkurgunun vazgeçilmez yapay zekâ tartışmasındaki karşıt uçları temsil ediyor. Birisi, temel görevinden vazgeçmeyen insan dostu bir makine. Diğeri hırsı, kibri ve iktidar tutkusuyla giderek daha da “insanîleşen” bir android. Zaten kötülüğün temel nedeni “izolasyon altında yaşanan can sıkıntısı” gibi insana ait bir özellik... Her şeyin altını kazıdığınızda karşınıza Tanrı’yla rekabet etmeye çalışan insan zekâsının yarattığı tehlikeler çıkıyor.

        YARATIKLARIN KÖKENİ

        “Yaratık: Covenant”ın heyecan verici yanı, yaratıkların nereden ve nasıl geldiklerine dair bilgiler içermesi. Ayrıca ilk “Alien”daki “çiftleşme ve doğum” sahnelerinin gerilimine bir kez daha dönüyoruz. Scott’un bu yeni serisini çok doyurucu ve yeterince özgün bulduğumu söyleyemem. Öte yandan her iki filmin de çok iyi çekilmiş, nitelikli prodüksiyonlar oldukları kesin. “Yaratık: Covenant” da, Scott’un titiz yönetmenliği ve atmosfer kurmadaki ustalığı sayesinde seyirciyi hiç sıkmadan baştan sona akıp gidiyor.

        Filmin notu: 6.5

        Diğer Yazılar