Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ne kadar insanlık dışı olursa olsun, kafa değişmiyor.

        Daha dün bu sütunlarda St. Petersburg saldırısının İdlib’e etkisinin olacağını belirtmiştim.

        Ancak tespiti yaparken bu kadar kısa sürede insanlık dışı şekilde sarin gazıyla sonuçlanabileceğini hiç düşünmemiştim.

        Çünkü bu coğrafyanın hafızasında Han Şeyun İlçesi’nde kullanılan sarin gazının çok acı bir yeri var.

        Üzerinden 29 yıl geçmiş olsa da Saddam’ın Halepçe’ye attığı sarin gazını, bırakın bu coğrafyadaki insanları, dünya unutmadı.

        O gün aralarında çocukların da bulunduğu 5 bin insanın görüntülerini hafızasından silmedi...

        Milyonlarca insanın sel gibi Türkiye’ye nasıl aktığını hep anımsadı.

        HANİ İMHA ETMİŞTİ?

        İdlib bölgesinde yaşayanların aktardığına göre sarin gazının da kullanıldığı saldırı gün aydınlanırken başlamış; İdlib’deki hastanelere de saat 06.45’ten sonra bilgiler ulaşmaya başlamış.

        Yaralılar üzerinde yapılan ilk inceleme sonucunda da başlangıçta klor olarak bildirilen gazın, insanların sinir sistemini bloke eden sarin olduğu kesinleşmiş.

        Bir iddiaya göre gazı atan Şam rejiminin uçaklarıydı, bir gruba göre de Rus uçaklarından atıldı.

        Hangisi olursa olsun 1991’de Birleşmiş Milletler tarafından kitle imha silahı kategorisine alındı ve 1993’te Kimyasal Silahlar Konvansiyonu (CWC) tarafından yasaklandı.

        Buna rağmen Saddam’ın ardından, 2013’te Şam’ın Doğu Guta bölgesinde bir daha kullanıldı, 1400 insanı katletti.

        Şam muhaliflerin kullandığını öne sürerken, Washington yönetimi, “Esad rejiminin kırmızı çizgiyi aştığını” belirterek askeri müdahalede bulunacağını açıkladı.

        Moskova’nın devreye girmesiyle Şam yönetimi, kimyasal silahların ülkeden çıkarılmasını kabul etti ve imha ettiğini açıkladı.

        GÖÇÜ TETİKLER

        Ancak dün uçaklarından tekrar insanlığın üzerine saçılıp aralarında çocukların da bulunduğu onlarca insanın hayatını alırken, toklarında hâlâ bulunduğunu da kanıtlıyordu.

        Fransa’nın çağrısıyla harekete geçen BM’den ne karar çıkar bilinmez.

        Ancak ortada bir gerçek var ki İdlib bölgesi bundan böyle rahat olmayacak; Afrin bölgesinden Rusların eğitim verdiği PYD’ye bağlı güçler, aşağıdan da rejimin saldırısı devam edecek.

        Zaten hem Şam hem de Moskova bölgenin temizleneceğini açıktan ilan etmişti.

        Dolayısıyla daha önce Halepçe ve Doğu Guta’da nasıl ki sivil halkı öldürerek korkutup bölgeden uzaklaştırmak amacıyla kullanıldı, şurası gerçek ki Han Şeyun’a atılmasının da başka amacı yoktu.

        Çünkü Halep boşaldıktan sonra muhaliflerin ağırlıklı bölümü burada toplandı ve önemli bir güç haline geldi.

        Buna bir de sadece İdlib bölgesinde yerleşik 2.5 milyon sivil de eklendiğinde bölgede Nusra ve benzer güçlerin varlıklarını sürdürmelerinin zemini kolaylaştı.

        Rusya ve Şam yönetimi de yanı başında böyle bir gücü istemiyor ve bölgeden çıkarmanın yolunu arıyor.

        Sorunun barışçı bir şekilde çözümü için Astana iyi bir zemindi; ancak dünkü gelişme sonrası o da tehlikeye girdi.

        Daha önemlisi, bölgede yaşayanların göçüne izin verilmesi için Hatay’da yaşayan akrabalarından da sesler yükselmeye başladı.

        Diğer Yazılar