Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HAZİRANDA seçilmesine, aktif görevine de 1 Ekim'de başlamasına karşın, dönem sonuna ulaşmış gibi...

        Yorgun ve gergin...

        Üslubu ise seçim meydanlarına çıkar havada.

        Sert, ağır, itham ve saldırı cümleleriyle dolu.

        Sözüne ettiğim, Meclis'e dün hâkim olan görüntü.

        Aslında bu üslup yeni de değil; en son örneğini geçen hafta içtüzük değişikliği görüşmelerinde de yaşadığımız gibi uzun süredir devam edip geliyor.

        Dün yaşananlara gelirsek...

        AK Parti Grubu, Başbakan Erdoğan'ın hastalığı dolayısıyla toplanamadı.

        TBMM'de ilk grup toplantısını da MHP Lideri Devlet Bahçeli gerçekleştirdi.

        Konuşma sürecinde cümlelerinin içinde şu kelimeler yer alıyordu:

        "İzansızlar... Haysiyet fukaraları... Şeref yoksunu... Şereften mahrum ve azade..."

        Ardından BDP Grubu toplandı; Genel Başkan Selahattin Demirtaş bu kez kürsüdeydi.

        "İsot tarlasına girince kıyamet koparıyorlar" diye başladı, "Yarattığınız canavar", "Size kargalar güler" cümleleriyle devam etti.

        EN AĞIR KONUŞMA

        Öğlen olduğunda kürsüde CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu vardı...

        Bugüne kadar yaptığı en ağır konuşmayı gerçekleştirdi.

        "Deve"den girdi, konuşması süresince de aynı tonda devam etti:

        "Tetikçi... Başbakan çetesi... Havuduyla götürmeye alışkınlar... Gidin Cumhurbaşkanı'nı öldürün... Faili meçhullerin sorumlusu... Özel tetikçi... Çok aptalca... Vatan haini..."

        Gruplar bitti, gerilim iki kat yukarı, Adalet Komisyonu'na taşındı.

        Milletvekilleri ve basının ilgisinin yüksekliği dolayısıyla komisyon salonu dar gelince ilk patlayan BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan oldu.

        Komisyon Başkanvekili Hakkı Köylü, salonla ilgili kararını verinceye kadar Kaplan makineli tüfekten daha hızlıydı.

        Ne hükümetin faşistliği kaldı ne de demokrasiyi katletmeleri...

        Köylü, güç bela KİT Komisyonu'nun ayarlandığını ve toplantının bu salona alındığını söyleyebildi.

        Komisyon toplantısı süresince de değişen bir şey olmadı, sert üslup aynı seviyede devam etti.

        UYUM OLMAYINCA

        Eğer böyle giderse, içtüzük değişikliğiyle başlayan gerilim Meclis'te artarak devam edecek.

        Aslında bütün bunlara neden de TBMM'nin geçmişten kalan işlerinin bu dönemin sırtına yüklenmiş olması.

        Bunun başında da yeni bir değişiklik için kolların sıvandığı Anayasa geliyor.

        Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın da dün eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un, "Beni siz yargılamalısınız" talebine ret yanıtında da yer aldığı gibi geçen yıl Anayasa değişikliği gerçekleşmiş olmasına karşın uyum yasaları hâlâ çıkmadı.

        Veya Anayasa'nın ruhuna uygun yasal düzenlemeler hayata geçirilemedi.

        Her sorunda bir parça çözüm üretilmeye kalkınca da aranan uyum bozuldu.

        Uyum yasalarıyla birlikte uzlaşıyı da yakalayacak yeni bir yöntem üretilmediği sürece de bu hızla devam etmesi kaçınılmaz.

        Yoksa başta Anayasa değişikliği olmak üzere hazırlığı tamamlanan ekonomik yasalara harcanan emekler heba olur.

        Sonuçta bu yıl yakalanamayan uyum, gelecek yıldan itibaren başlayacak seçim dönemlerine kurban verilir.

        Diğer Yazılar