Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin arazisine devâsâ bir kütüphane ile bir de kültür merkezi inşa ediliyor. Türkiye’nin en büyük kütüphanesi kimliğini taşıyacak olan ve yirmi dört saat boyunca açık kalması plânlanan mekânda beş milyon civarında kitap bulunacak ve araştırmacılar binada yeralacak çok sayıdaki çalışma mekânında ihtiyaç duydukları kaynakların yanısıra dünyanın önde gelen diğer kütüphanelerine de dijital bağlantılarla ulaşabilecekler.

        HAFTA içerisinde Ankara’ya gittim, bazı dostlarım ile üzerimize tulumları giydik, baretleri başımıza geçirdik ve devâsâ bir inşaatı dolaştık.

        Gittiğimiz inşaat, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne yapılan ve önümüzdeki sene tamamlanacak olan Türkiye’nin en büyük kütüphanesi ile yanındaki kültür merkezi idi...

        Bu sayfada tamamının ve iç kısımdaki en büyük okuma salonuna ait maketin fotoğraflarını gördüğünüz kütüphanede beş milyon kitap bulunacak, kütüphane yirmi dört saat hizmet verecek, yanıbaşındaki kültür merkezi de kongrelerin, konserlerin, sergilerin ve daha birçok faaliyetin mekânı olacak.

        (Soldan) Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Nadir Alparslan, Başdanışman Sefer Turan ve bendeniz, “prestij okuma salonu”nun inşaatındayız.

        DERS ÇALIŞMA MEKÂNI

        Geçmişte sadece araştırmacıya ve meraklı okuyucuya hizmet veren kütüphaneler, bugün başka bir maksatla da kullanılıyor: Öğrenciler buralarda ders çalışıyorlar...

        Konutların küçülmesi yüzünden evlerde öğrencinin dersini çalışabileceği ayrı bir odanın olmaması, küçük evlerde okumaya mahsus yerin, yani kütüphanenin bulunmaması ve öğrenci sayısının gittikçe artması ile okulların zaten bir kısmında mevcut olan kitaplıkların ihtiyaca yetmemesi sebebi ile devlet kütüphaneleri son senelerde “araştırma”dan ziyade “ders çalışma mekânı” olarak hizmet veriyorlardı.

        Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Sefer Turan ve bendeniz, kütüphanenin inşaatını geziyoruz.

        Çalışma mekânı ihtiyacının artmasında Türkiye’nin bir “sınav cenneti” hâline gelmesini, yani öğrencinin her sene girmek zorunda olduğu imtihanlara çalışma mecburiyetinin getirdiği yer ihtiyacını da dikkate aldığınız takdirde, mevcut kütüphanelerin artık dar geldiğini hemen farkedebilirsiniz.

        Daha iyi bir fikir edinmeniz maksadı ile, sadece İstanbul’da yüksek öğrenim gören öğrenci sayısını vereyim:

        7 MİLYON ÜNİVERSİTELİ

        Şehirde şu anda 890 bin 287 üniversite öğrencisi var! Lisansüstü öğrenim görenlerin adedi 142 bin 29, doktora talebesinin sayısı da 27 bin 581. Yine İstanbul’da 54 üniversite ile dört de yüksek okul eğitim veriyor, Türkiye’deki üniversitelerin toplam sayısı 185 ve bütün bu üniversitelere 7 milyondan fazla öğrenci devam ediyor!

        Bu sayılar, ders çalışma mekânlarına ve kütüphanelere nasıl büyük bir ihtiyaç bulunduğunu zaten gösteriyor...

        Projesini Türkiye’den ziyade Avrupa’da ve Amerika’da faaliyet gösteren Vizzion Mimarlık Şirketi’nin kurucusu mimar Şefik Birkiye’nin yaptığı, inşaatını da Rönesans Holding’in üstlendiği ve önümüzdeki sene faaliyete geçecek olan Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi hem öğrencilere hizmet verecek, hem de sahip olacağı beş milyon kitap ile araştırmacıların kaynak ihtiyacını karşılayacak. Dünyanın önde gelen kütüphanelerinin ortak özelliği olan kubbeli bir yapı şeklinde ve modern ile geleneksel çizgileri birarada barındıran binada okuma ve araştırma salonlarının yanısıra çocukları “kitaplık” kavramına alıştırmak maksadına yönelik özel bölümler, geniş bir müzik arşivinin bulunacağı müzik dinleme salonları ve hem Türkiye’nin, hem de dünyanın önde gelen kütüphanelerindeki dijital kaynaklara ulaşmayı sağlayacak birimler yeralacak.

        Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi’ndeki çok sayıda okuma salonlarının en genişi olan “prestij okuma salonu”nun maketi.

        1 MİLYON KİTAP HAZIR

        Kütüphanede hizmete sunulacak olan beş milyon kitabın bir milyon kadarı şimdiden temin edilmiş vaziyette. 24 saat boyunca kesintisiz şekilde devam eden inşaatın bu sene sonuna doğru tamamlanır gibi olmasının ardından yeni kitaplar alınacak ve bu kataloglanma faaliyeti başlayacak.

        Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi’nin bir başka özelliği daha var: 95 senelik Cumhuriyet tarihimizde bir Cumhurbaşkanı’nın talimatı ile inşa ettirilen ilk kütüphane kimliğini taşıması!

        Uzun seneler boyunca Türkiye’nin yanısıra diğer memleketlerdeki kütüphanelerde de çalışmış bir kişi olarak samimiyetle ifade edeyim: Yabancı, özellikle de Avrupa başkentlerindeki kütüphaneleri görüp hemen tamamı kubbeli olan o mekânlardaki ilim havasını teneffüs ederken, benzer binaların bizde mevcut olmadığını hatırlayıp hayıflanırdım...

        Sizleri bugün dünyanın önde gelen kütüphanelerinin âyarındaki bir mekânın tamamlanmakta olduğunu haberdar etmekten işte bu sebeple büyük zevk duyuyorum...

        Ankara’daki kütüphane, inşaat tamamlandığında böyle olacak.

        MÂLÛM ‘ODA’NIN ELEŞTİRDİĞİ HER MİMAR, SİNAN GİBİ BİR DEHÂ DEMEKTİR

        CUMHURBAŞKANLIĞI Külliyesi’nin, inşaatı devam eden kütüphane ile kültür merkezinin, Taksim Camii’nin ve daha birçok binanın mimarı olan Şefik Birkiye ile hiç tanışmadım ama Avrupa ile Amerika’da pek çok eser vermiş olan çok önemli ve ince zevk sahibi bir mimar olduğunu biliyorum...

        Nereden mi?

        Ortaya koyduğu eserler işinin ehli hattâ “üstad” olduğunu zaten gösteriyor ama meslekî önemi ile ilgili kanaatimin sebebi başka: Mimarlar Odası’nın Şefik Bey’in eserleri hakkındaki görüşleri ve aynı Oda’nın geçmiş senelerdeki bazı girişimleri...

        Önce, Mimarlar Odası’nın ne olduğunu ve ne işe yaradığını hatırlatayım: Öncelikli, en önemli ve hattâ tek vazifesi yapılan güzel ve iyi işleri engellemek olan bir meslek birliğidir! Meselâ memleket için hayatî önemi olan bir köprü mü yapılacak? Oda hemen “İstemezüüüüük!” diye feryada başlar, idare mahkemelerinde ve Danıştay’da dâvâ üstüne dâvâ açar, projeyi durdurmak için elinden geleni yapar, maalesef durdurmaya muvaffak da olur; Oda’nın hukukî engellemesini ortadan kaldırabilmek için aylarca hattâ yıllarca uğraşılır, zaman geçer ve hem memleket, hem de proje büyük zarar görür!

        MİMARÎ VE İDEOLOJİ

        İstanbul’da ve Türkiye’nin tamamında estetik kirliliğe sebep olan birbirinden çirkin binaların projelerinin hemen hepsinin altında bu Oda’ya üye olan mimarların imzaları vardır ama mâlûm odanın merakı siyaset, daha doğrusu herşeye muhalif olmaktır. Mimarî dışında her iş ile uğraşırlar; ihtiyaç duyulan projeler hakkında meseleyi “antidemokratik girişim”, “emperyalizm” yahut “sömürü” bahsine getirmek ve yaptıkları açıklamaları böyle ideolojik soslara bulayarak önümüze sürmek de âdetleridir.

        Mimarîmizin pîri Sinan’ın kâğıt üzerinde meslekdaşı görünenlerin üyesi oldukları bu meslek birliği geçtiğimiz senelerde diline doladığı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi konusunda mimarî tarihimize geçecek bir açıklama yapmış, yerleşkeyi son derece “edep dolu” bir ifade ile “alaturka tuvalet taşına” benzetmişti.

        Şaka falan değil, ciddî! Google’a “alaturka tuvalet taşı” yazıp arattığınız takdirde, Mimarlar Odası’nın Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’ın binanın mimarî formu hakkında aynen bu benzetmeyi yaptığını görürsünüz.

        DEDİKLERİNİN AKSİNİ YAPIN

        Böylesine akademik, bilimsel ve teknik bir ifade temelini estetiğin, zevkin ve güzelliğin teşkil etmesi gereken bir mesleğin mensuplarına nasıl yakışıyor, değil mi?

        Hiç teşerrüf etmediğim Şefik Birkiye’nin eserlerini beğenip zevk almamın sebebi, yaptığı binaların zevk ürünü olmalarının yanısıra Mimarlar Odası’nın ona olan bu muhalefetidir; zira gerçeğin yolu malûm Oda’nın söylediği herşeyin tam tersinden geçmektedir ve onların “fena” dedikleri herşey “mükemmel”, “kötü mimar” olarak gösterdikleri kişiler de Mimar Sinan’a lâyık birer “üstad” demektir.

        Diğer Yazılar