Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HÂLEN mevcut devletler içerisinde en eskisinin Ermenistan olduğunu, Milâttan Önce 2492’de kurulduğunu ve şimdi tam tamına 4 bin 510 yaşına geldiğini ve Ermenistan’ı eskilik bakımından 1008’de ortaya çıkan Gürcistan’ın takip ettiğini bilir misiniz?

        Peki, ya bizi Çin hakkında hep aldattıklarını, “Tarihin en eski medeniyetlerinden biridir, binlerce senedir mevcuttur” diye yalan söylediklerini ve “Çin” diye bir ülkenin aslında 1 Ekim 1949’da, yani bundan sadece 69 sene önce ortaya çıktığını?

        Türkiye’nin kuruluş tarihinin 23 Nisan 1920 olduğundan da haberdar mısınız?

        Şaka etmiyorum, kimse ile kafa da bulmuyorum! Artık genç-yaşlı, öğrenci-meraklı, kadın-erkek hemen herkesin tek ve en güvenilir bilgi kaynağı olarak gördükleri Google işte böyle buyuruyor!

        SORUN, GÜLÜN VE ŞAŞIRIN...

        Geçen gün bir arkadaşım, “Eğlenmek istiyorsan, Google’a girip bazı devletlerin ne zaman kurulduklarını sor” dedi, söylediğini yaptım ve neler gördüm neler!

        Önce “Türkiye ne zaman kuruldu?” diye sordum, allâme-i cihân Google “23 Nisan 1920” cevabını verdi. Yani, Meclis’in açılışını Türkiye’nin kuruluş tarihi olarak kabul ediyor, 1922 Kasım’ında son bulan Osmanlı İmparatorluğu’nun ömründen iki sene kesiveriyordu. Google “Türkiye” yi “Türkiye Cumhuriyeti” olarak algılıyordu ama 29 Ekim 1923’ten henüz haberdar değildi!

        Böyle emsalsiz mâlumatın, yani Google’dan aldığım cevapların birkaçını eğlenmeniz için sizlere de nakledeyim:

        Almanya 2 Şubat 962’de kurulmuştu, İngiltere de 1535’te. Bu hesapça Britanya tarihinin yarı mitolojik kahramanlarından Kral Arthur ile Yuvarlak Masa Şovalyeleri yahut 12. asrın meşhur kralı Arslan Yürekli Richard söylendiği gibi İngiltere’de falan değil, Mars’ta hüküm sürmüşlerdi, belki de Satürn’de!

        Google’a göre Mısır’ın kuruluş tarihi 18 Haziran 1953 idi, firavunların en meşhurlarından olan İkinci Ramses veya Tutankamon bu hesapça Mısır’da hükümdarlık falan etmemiş, o taraflardaki ufak adalardan birinde yaşayan balıkçıların sendika başkanlığını yapmışlardı. Kraliçe Nefertiti de kraliçe falan değil, Amerika’daki bir moda ajansının kadrolu mankenlerindendi!

        MEĞERSE KURGUBİLİM İMİŞ!

        Sonra, Google’a binlerce senelik iki medeniyetin, Çin’in, Hindistan’ın ve İran’ın ne zaman kurulduklarını da merak edip sordum ve Çin’in 1 Ekim 1949’da, Hindistan’ın 15 Ağustos 1947’de, İran’ın da 1 Nisan 1979’da ortaya çıktıklarını öğrendim! Demek ki bizi hep aldatmışlardı, “Çin medeniyeti” diye birşey aslında mevcut değildi, Hindistan’daki bin küsur sene öncesinin uygarlığı da sadece bir kurgubilimden ibaretti! Google hazretleri Rusya’nın kuruluş tarihini de 25 Aralık 1991 olarak gösterdiğine göre Baltacı’nın Prut’ta sıkıştırdığı Çar Petro söylendiği gibi Rusya’nın falan değil Afrika’daki pigmelerin kabile reisi olmalıydı; karısı Katerina’nın kim olduğu ise zaten malûmdu: İmparatoriçe değil, çamaşırcı! Üstelik, eski devirlerin anlı-şanlı ve de kanlı Pers İmparatorluğu ise çizgi romanlardan çıkmıştı!

        Bu yanlış ve saçma örnekleri daha fazla sıralayıp canınızı sıkmayayım ama yine Google’a göre 11 Mart 1970’ten buyana Kürdistan diye bir ülkenin de mevcut bulunduğunu söyleyeyim kâfi...

        Bugün öğrencisinden meraklısına, gazetecisinden ev kadınına kadar hemen herkesin merak ettiği konuyu öğrenmek maksadıyla kitap karıştırmak yahut en azından bir ansiklopediye bakmak yerine iki tıklama ile ulaştıkları Google’ın bilgi seviyesi, işte budur! Türkiye’yi 23 Nisan 1920’de kurdurmakta, 4 bin 510 seneden buyana “Ermenistan” diye bir devletin mevcut olduğunu iddia etmekte; Çin, Hindistan ve İran ile Rusya’yı da dünün yeni yetme uygarlıkları olarak göstermektedir!

        Google’ın düzgün ve işe yarar tarafları yok mu? Tabii ki var, hem de çok var ama “devlet” ile “memleket” kavramları arasındaki farkı bile göstermeyen ve doğru ile yanlış ayırımının ciddî bir kontrolden geçirilmediği böylesine amatör seviyedeki ifadeler bilgi vermez, aksine malûmat kirliliği yaratıp bilgisizleştirir, üstelik bilginin sadece kulaktan ve internetten öğrenilebileceğine inanmaya başlamış olan bizim gibi toplumlarda da mükemmel bir cehalet vasıtası olur!

        Diğer Yazılar