Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SİZ hiç ilineksel niteliklerinizi kullanıp varolup olmama sorunsalı bağlamında zorunlu varlık ile mümkün varlık ayrımı yaptınız mı?

        Haydi, bu işi size öğretmediler ve dolayısı ile şimdiye kadar yapmadınız diyelim... Peki, ya ana maddenin neliği ve varolma veya olmaması ile madde ve form ilişkisi arasında bağlantı kurup sorgulamayı denediniz mi? İlineksel niteliklerinizi kullanmamış olsanız bile özsel niteliklerinizin fil ile ilişkisini hiç araştırdınız mı?

        Bu yazdıklarımın ne demek olduğunu eminim anlamadınız, zira ben de anlamadım...

        Anlamam bir yana, ilk okuduğumda birilerinin böyle tatsız, tuhaf ve uyduruk sözleri ardarda getirerek etrafla dalga geçtiklerini zannettim ama meğerse şaka falan değilmiş! Gayet ciddî imiş, böylesine kakofonik saçmalıklar yığınını anlayanlar, hattâ yazıp çizenler bile varmış; üstelik geçen Pazar günü yapılan YGS'de yani Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı'nda da soru diye sormuşlar.

        ARİSTO, FİL VE ASPİRİN

        İşte, üniversiteye girmek isteyen gençlerin önüne "36. sosyal soru" niyetine atılan tuhaflığın ve ifade sefaletinin tam metni:

        "Filler neden büyük, gri ve kırışıktır? Çünkü ufak, beyaz ve yuvarlak olsalardı aspirin olurlardı. Ufak bir fil hayal ederek ona 'ufak bir fil' diyebiliriz. Beyaz bir fil hayal ederek ona 'beyaz bir fil' diyebiliriz. Kırışıksız bir fil de 'kırışıksız bir fil' olur. Başka bir deyişle büyüklük, grilik ve kırışıklılık, Aristoteles'in bir fili fil yapan şeyin ne olduğunu tanımlama sınavını geçemez. Çünkü aspirin gibi ufak, beyaz ve yuvarlak bir şey bir fil olamaz ve öyle bir nesneyle karşılaştığımızda aklımıza 'Hey, ağzına attığın bir aspirin mi yoksa alışılmamış türden bir fil mi?' diye sormak gelmez.

        Bu parçada varlıkla ilgili aşağıda verilenlerden hangisi sorgulanmaktadır?

        a. Zorunlu varlık/mümkün varlık ayrımı, b. Özsel/ilineksel nitelikler, c. Ana maddenin neliği, d. Madde ve form ilişkisi, e. Var olma/olmama sorunsalı".

        Merak edenler için söyleyeyim: Doğru cevap "b" şıkkı, yani "özsel/ilineksel nitelikler" imiş!

        "Soru" dedikleri bu garabet hakkında yorum falan yapmak bence gereksiz, zira herşey apaçık ortada. Bir zamanların gayet güzel, zengin ve ahenkli dili Türkçe'nin getirildiği vaziyet, gençlerin kafalarının hangi saçmalıklarla ve nasıl tıka-basa doldurulduğu, "sınav" adı altında yaptırılan o tuhaf koşuşturmacanın aslında neyin nesi olduğu ve daha birçok sakatlık...

        Dolayısı ile, "Allah sınav sorularını hazırlayanlara akıl ve fikir, sınava giren gençlere de sabır ihsân etsin" demekten başka elden birşey gelmiyor!

        LİSTEYE BİR İLÂVE

        Önceki gün, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Hazreti Ali'nin Necef'teki türbesini ziyareti konusunda gazetelerimizde ve TV'lerimizde yapılan büyük hatayı yazdım. Iraklı meslekdaşlarının gazına gelerek "Erdoğan'ın Hazreti Ali'nin türbesine giden ilk Sünnî lider olduğunu" iddia eden basınımıza Adnan Menderes'in 8 Ocak 1955'te, Süleyman Demirel'in de 22 Ekim 1967'de Necef'i ziyaret etmiş olduğunu hatırlattım.

        Ama, ziyaret listesini eksik bırakmış, Turgut Özal'ı unutmuşum!

        Noksanımı şimdi tamamlıyorum: Rahmetli Özal, başbakanlığı sırasında 30 Mayıs 1984 günü Kerbelâ'da Hazreti Hüseyin'in, Necef'te de Hazreti Ali'nin türbelerini ziyaret etmiş; daha sonra Kûfe'ye geçerek Hazreti Ali'nin şehid edildiği camiye gitmişti. Tayyip Erdoğan, dolayısı ile Hazreti Ali'nin türbesini ziyaret eden dördüncü Türk lider oluyordu.

        Hazreti Ali'ye ve Ehl-i Beyt'e sadece Şiiler'in ve Alevîler'in değil, Sünnî dünyasının da büyük hürmet beslediğini bilmeyip Irak televizyonlarının gazına gelen mümtaz basınımıza ilâveten hatırlatırım...

        Diğer Yazılar