Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hrant Dink davasında mahkemenin cinayette örgüt bağlantısı bulamamış olmasına tepki yağıyor. Tarihin garip tecellisine bakın: Türk-Ermeni çekişmesi yüzünden daha önce işlenen cinayetlerde de sonuç hep aynı olmuş, örgütler bulunamamış, üstelik katiller mutlaka beraat ettirilmişlerdi. Bu defa bir katile ilk defa mahkûmiyet verildi.

        HRANT Dink’in katilini ve katili azmettirenleri yargılayan mahkemenin kararına tepki yağıyor. Yürüyüşler yapılıyor, yargı mensupları kendi aralarında tartışırlarken devletin en tepesindekiler bile mahkemenin verdiği hükmü eleştiriyorlar.

        SERBEST KALDILAR

        Kararın karşı çıkılan tarafı, mahkemenin cinayette örgüt bağlantısını bulamamış olması. “Azmettiricinin mevcut, silâhı temin edenin belli, katili cinayet mahalline götürenlerin de bilinmesine rağmen mahkeme nasıl olur da örgütü kabul etmez?” deniyor. 19. yüzyılda başlayan ve maalesef hâlâ devam eden Türk- Ermeni çekişmesine ve 1915 olaylarına dayalı olarak işlenen bütün cinayetlerin adli safhasında sonuç hep aynı idi: Katilin herhangi bir örgütle bağlantısı olup olmadığı hiçbir şekilde araştırılmamış, örgüt ortada apaçık görünse bile dikkate alınmamış, yok farzedilmiş ve çok daha önemlisi, katiller mutlaka beraat ettirilip serbest bırakılmışlardır. Bu söylediklerim şimdiye kadar Ermeniler tarafından katledilmiş olan Türk kurbanların katilleri için geçerlidir ve konunun Hrant Dink davasında verilen kararın çok daha önemli bir tarafı vardır: Bir katil ilk defa mahkûm edilmiştir! Şimdi Türkiye’de artık unutulan ama diaspora tarafından “kahramanlık destanı” olarak her vesileyle hatırlatılan eski cinayetleri ve arkalarındaki örgütü anlatayım...

        TEMELİ 1919’DA ATILDI

        Osmanlı topraklarında bağımsız bir Ermenistan yaratılması maksadıyla 1890’larda kurulan ve “Daşnak Partisi” olarak bilinen “Ermeni Devrimci Federasyonu”, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından 1915 tehcirini hazırlayanları cezalandırmak için bir intikam timi oluşturdu. İntikam, tehcirden sorumlu devlet adamlarının öldürülmesi ile alınacaktı. Yapılacak operasyonlara kindarlığı ve acımasızlığı ile meşhur Yunan intikam tanrıçası “Nemesis”in adı verildi ve operasyonların planlanıp düzenlenmesi işini de asıl ismi Hagop Der Hagopian olan Şahan Natali adında Elâzığlı bir Ermeni üstlendi. 1884’te doğan ve henüz 11 yaşında iken ailesinin ve bütün akrabalarının Hamidiye Alayları tarafından öldürüldüğünü söyleyen Şahan Natali’yi bir Yunan aile saklamış, Elâzığ’daki Amerikan Koleji’nde okutmuş, daha sonra da Amerika’da yaşayan zengin bir Ermeni’ye evlâtlık vererek New York’a göndermişlerdi. 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilânından sonra Elâzığ’a dönen Şahan, 1909’da Adana olaylarının patlaması üzerine yeniden Amerika’ya gitti. Boston Üniversitesi’ni bitirdi, Amerikan vatandaşı oldu, Erivan’da 1919 sonbaharında toplanan Daşnak Kongresi’ne katıldı ve “Nemesis” operasyonlarının temeli işte bu kongrede atıldı.

        1983’E KADAR YAŞADI

        Türk ve Azeri devlet adamlarının yanısıra 1915 tehcirinde Türk yöneticilere yardımda bulundukları iddia edilen bazı Ermeniler’i de katleden Nemesis Operasyonu’nun lideri Şahan Natali, oldukça uzun yaşadı. Hakkında hiçbir adlî takibat yapılmadı, 19 Nisan 1983’te Amerika’da, Massachusetts’teki evinde öldüğünde 99 yaşında idi ve Ermeni tarihinin en büyük kahramanlarından biri olarak kabul ediliyordu. Şahan Natali, Ermeni tehcirinin mimarı Sadrazam Talât Paşa’yı 1921’in 15 Mart’ında Berlin’de öldüren Sogomon Tehliryan’a “Talât’a ateş edip kafatasını parçalayacaksın. Vurduktan sonra kaçmayacak, ayağın ile cesedinin üzerine basacak ve polisin gelip seni almasını bekleyeceksin. Bu sayede, Ermeniler’in yaşadığı büyük trajediyi bütün dünya öğrenmiş olacak” talimatını vermişti.

        ARADA FARK YOKTUR

        Bu sayfada Ermeniler’in Nemesis Operasyonu çerçevesinde işledikleri ve işin ardındaki örgütün ortaya çıkartılmasını bir yana bırakın, tek bir katilin bile ceza almadığı siyasî cinayetlerin bir dökümü yeralıyor. Ama, bu yazdıklarımı okuyup da “Ermeniler’in katlettiği Türkler’e karşılık Hrant” gibisinden abuk sabuk bir kıyaslamaya gittiğimi zannetmeyin. Sadece, 80 küsur seneden buyana devam eden bu kanlı hesaplaşmada varolan benzerlikleri ifade etmeye çalıştım, o kadar... Üstelik, unutmamamız gereken bir husus var: Hrant Dink’i vuran cani ile diğer Türk devlet adamlarını katledenler arasında tıynetsizlik bakımından hiç fark yoktur.

        Bütün bu Türk devlet adamları NEMESİS’in emriyle katledildi

        İŞTE, Nemesis Operasyonu çerçevesinde katledilen Türk ve Azeri devlet adamları:

        Fetali Han Hoyi: Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nde bakanlık ve başbakanlık yapmıştı. Azerbaycan’daki Ermeniler’in katledilmesi ile suçlandı ve Tiflis’te, 19 Haziran 1920’de Aram Yerganyan ve Misak Kirakosyan adındaki fedailer tarafından öldürüldü.

        Talât Paşa: Ermeni tehciri sırasında imparatorluğun içişleri bakanı, daha sonra da sadrazamı idi ve 15 Mart 1921 gününün sabahı sürgünde yaşadığı Berlin’in Charlottenburg Caddesi’nde evinin hemen ilerisinde Sogomon Tehliryan tarafından ensesinden vuruldu. Yerde kanlar içerisinde yatan cesedini ilk gören Türk, cinayetten birkaç saniye sonra oradan tesadüfen geçmekte olan bir delikanlıydı: İttihad ve Terakki Partisi’nin uzun seneler genel sekreteri ve Talât Paşa’nın da yakın arkadaşı olan Midhat Şükrü Bey’in (Bleda) oğlu Turgut. Turgut Bleda, yerde yatan cesedin ayakkabılarının delik tabanlarını görünce katledilenin Talât Paşa olduğunu anlamış, katili Paşa’nın yerdeki bastonuyla döverek bir hayli hırpalamıştı. Tehliryan, cinayetten birkaç gün sonra Berlin’deki Charlottenburg Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkartıldı. Ama duruşmalar katilin değil, Türkiye’nin yargılandığı bir havaya büründü ve Tehliryan mahkemenin ikinci günü beraat etti!

        Behbud Han Cevanşir: Azerbaycan’ın İçişleri Bakanı idi. 18 Haziran 1921’de işgal altında bulunan İstanbul’da Misak Torlakyan tarafından katledildi. İngiliz askerî mahkemesine çıkartıldı, suçlu bulundu ama aklî dengesi yerinde olmadığı gerekçesi ile serbest bırakıldı.

        Said Halim Paşa: Tehcir sırasında Osmanlı İm pa ra tor - lu ğu ’nun sadrazamı olan Paşa’yı Roma’da 5 Aralık 1921’de Arşavir Şiragyan adında bir Nemesis fedaisi vurdu. Şiragyan kaçtı ve elini kolunu sallayarak işgal altındaki İstanbul’a döndü.

        Bahaeddin Şakir ve Cemal Azmi Beyler: İttihad ve Terakki’nin kurduğu Teşkilât-ı Mahsusa’nın idarecisi olan Bahaeddin Şakir ile Trabzon Valisi Cemal Azmi Beyler, Berlin’de 17 Nisan 1922’de eşleri ile beraber çıktıkları gezintiden evlerine dönerken katledildiler. Bahaeddin Şakir’i Aram Yerganyan, Cemal Azmi Bey’i de ismi hiçbir zaman açıklanmayan “T” kod adlı Nemesis fedaileri öldürdü ama katiller yakalanamadı.

        Cemal Paşa: İttihad ve Terakki'nin üç liderinden olan Bahriye Nazırı Cemal Paşa iki yaveri, Süreyya ve Nusret Beyler ile beraber, Stefan Jagiyan ve Bedros Bogosyan tarafından 25 Temmuz 1922 akşamı Gürcistan'ın başkenti Tiflis'te katledildi. Sovyet makamlarının tutukladığı katiller ve cinayetlerin organizasyonunu yaptığı ortaya çıkan Melik Şahnazaryan daha sonra serbest bırakıldılar.

        Ermeni diasporasının Nemesis Operasyonu hakkında yaptığı yayınlarda cinayetlerin bu kadarla da kalmadığı ve tehcir sırasında Osmanlı idarecilerine yardımcı oldukları söylenen bazı Ermeniler'in de katledildikleri ortaya çıktı. Talât Paşa'nın katili Sogomon Tehliryan'ın Mıgırdıç Harutunyan, Said Halim Paşa'yı vuran Arşavir Şiragyan'ın da Vahe Yessayan adındaki Ermeniler'i de öldürmüş oldukları bu yayınlarla öğrenildi.

        Diaspora, 4 Ağustos 1922'de Tacikistan'da Kızılordu birlikleriyle girdiği çatışmada canveren Başkumandan Vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın da Nemesis Operasyonu çerçevesinde öldürüldüğünü ve Paşa'yı vuran Kızılordu birliğinin kumandanının Agop Melkumyan adında "görevli" bir Ermeni olduğunu da iddia ettiler.

        Ensesinden vurulan kurbanın eşi, cinayetin verdiği acıyı anlatıyor

        SADRAZAM Talât Paşa'nın eşi Hayriye Talât Hanım, kocasının katledildiği 15 Mart 1921'de henüz 26 yaşındaydı ve Paşa'nın ardından 62 yıl yaşadı.

        Hayriye Talât Hanım ile bundan 30 sene önce, 1982

        sonbaharında birkaç gün boyunca bir mülakat yapmış ve hatıralarını banda kaydetmiştim.

        Hayriye Talât Hanım, Paşa'sının katledildiği günü, bana şöyle anlatmıştı:

        "...Öğle yemeğine İtalyan bir gazeteci ve hanımı gelecekti. Sabah, hazırlık için erkenden mutfağa girdim. Paşa da, 'Bir kravat alıp Cemal Azmi Bey'e uğrayacağım, bir-bir buçuk saat sonra gelirim' dedi. Garip bir hali olduğunu sezdim. 'Paşam rahatsız mısınız?' diye sordum, 'Bir şeyim yok Hayriye, ama içim sıkılıyor. Bir saatliğine bile olsa senden ayrılmak istemiyorum' dedi. 'İlâhi Paşa' diye gülerek cevap verdim. 'Her an yanınızda nasıl olayım? İsterseniz gitmeyin, mutfakta işimi halledeyim, misafirler gelene kadar otururuz.'

        Kalmak istemedi, biraz yürüyüş yapmasının iyi geleceğini söyledi. Tam o sırada kapı çalındı. Ahmet Nesimi Bey'in kayınbiraderi dişçi Refik Bey gelmişti. Onu görünce sevindi ve 'Refik'in gelişi iyi tesadüf, kravat alırken yardımcı olur' dedi, misafirleri karşılamak için erken geleceğini söyledi. Refik Bey'le beraber çıktı.Yarım saat sonra kapı şiddetle çalınmaya başladı. Mutfaktan çıkıp kapıyı açınca Doktor Nazım Bey ile Selanik Mebusu Nesim Mazliyah Efendi'yi gördüm. Duruşlarından başımıza bir felâketin geldiğini anladım.

        ÇİÇEKLERLE UĞURLANDI

        Evden çıktıktan birkaç dakika sonra Steinplatz Meydanı'na saparlarken arkadan gelen katil tabancasını Paşa'nın ensesine boşaltmış. O sırada bize gelmekteyken hadise yerinden geçen İttihad ve Terakki'nin kâtib-i umumisi Midhat Şükrü Bey' i n oğ I u Turgut, katil kaçmak üzereyken yakal ayıp Paşa'nın bastonuyl a bir hayl i hırpal amış. Katili, Turgut'un elinden, gelen polisler almışlar.

        Ev yarım saat içinde ana-baba gününe döndü. Her köşede ağlayanlar, feryad edenler, başlarını duvarlara vuranlar vardı.

        Birlikte morga gittik. Paşa'nın beyni parçalanmıştı, kanlar içinde yatıyordu... Katilini iki gün sonra serbest bırakıp çiçeklerle uğurladılar..."

        Diğer Yazılar