Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MESLEK hayatımda, iki metronun açılışına, daha doğrusu hizmete giriş öncesi tanıtım toplantılarına katıldım: Kahire Metrosu'nun ve Marmaray'ın...

        Bir ucu ile diğer ucu arasında 60 kilometre bulunan Kahire'de bir metro inşası hayali tâââ 19. asıra, Hıdiv zamanına kadar uzanırdı. Defalarca projeler hazırlanmış, çeşit çeşit güzergâhlar çizilmiş ama metro bir türlü hayata geçirilememişti...

        Hükümet, 1982'de projeleri uygulamaya karar verdi, Fransa'dan maddî destek alındı ve metronun seneler önce Japonlar tarafından çizilmiş olan Helvan ile Marg arasındaki 44 kilometrelik ilk güzergâhın kazılmasına başlandı. Kazılar beş sene devam etti ve tamamlanan ilk hat, zamanın Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek tarafından 1987'de çok büyük bir merasimle açıldı...

        Açılışa dünyanın dört bir tarafından yabancı devlet adamlarının yanısıra Mısır daki yabancı gazeteciler de davet edilmişlerdi ve o senelerde Kahire deki tek Türk gazetecisi olarak bendeniz de davetlilerin arasında idim...

        ÖYLE BİR TAHRİP Kİ!

        Aradan seneler geçtiği için törenin hangi istasyonda yapıldığını tam olarak hatırlayamıyorum ama zannedersem Tahrir tarafındaki Sedat İstasyonu'nda toplanmıştık. Saatler süren konuşmalardan sonra vagonlara bindik, önce Helvan tarafına gittik, oradan dönüp hiç durmadan Marg a uzandık ve tekrar dönüp bindiğimiz istasyonda indik...

        Fransız mühendisler metroyu hakikaten güzel inşa etmişlerdi, sadece istasyonlar değil, vagonlar da olabildiğince şık idi ve metro ertesi gün hizmete açıldı...

        Açıldı ve ilk gününden itibaren kıyamet koptu!

        Metroya onbinlerce kişi akın etti, aklına esen ve "Bu da neyin nesi?" diyen yolcu imdat kolunu çektiği için seferler aksadı, metro durduğu vakit zorlayıp kapıları da açtılar ve rayların ortasında Kahire nin yeraltı havasını teneffüs etmeye başladılar.

        İş bu kadarla da kalmadı ve bir talan ve tahriptir başladı! Önce vagonlardaki aynalar sökülüp götürüldü, metal tutunma yerlerinin sıkı şekilde raptedilmemiş olanları yokoldu, hattâ vagon kapılarının üzerindeki metal güzergâh tabelâları bile gitti ve nihayet yepyeni, pırıl pırıl koltukların çoğu delik deşik edildi...

        CEHENNEMLİK İŞLER...

        Hüsnü Mübarek başta olmak üzere Mısır ın önde gelen idarecileri ve Ezher ulemâsının sözü en fazla dinlenenleri hemen televizyona çıktılar, "Yapmayın, etmeyin, ayıptır, bu vandallık binlerce senelik Mısır medeniyeti için utanç verici birşeydir" dediler; Ezher uleması bu yapılanların haram, yapanların yerinin de cehennem olduğunu söyledi ve Kahire metrosundaki tahribat daha birkaç hafta devam etti. Yolcular imdat kolunu çekmekten vazgeçtiler ama metal nâmına ne varsa söküp götürme merakının önü bir türlü alınamadı...

        Kahire Metrosu nun ardından açılışına 26 sene sonra katıldığım ikinci yeraltı ulaşım şebekesi Marmaray oldu ve Kahire de seferler sırasında yaşanan aksaklıkların neredeyse aynını şimdi Marmaray da da görüyoruz. İmdat kolları keyfine çekiliyor, seferler aksıyor, Boğaz ın altında yürüme sevdasına kapılan yolcular da sık sık rayların üzerinde ama Kahire deki tahrip merakı Allah a şükür bizde yok!

        Dolayısı ile, Marmaray da olup bitenlerin sebebini sadece "Gezi ruhu"nda, "eylem aşkı"nda, yahut protesto hevesinde değil; biraz da Şark insanının, özellikle de Kahire ve İstanbul gibi taşradan büyük göç almış metropollerin yeni sakinlerinin huylarında ve davranış biçimlerinde aramamız gerekir.

        Diğer Yazılar