Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AYSEL Tuğluk’un annesinin cenazesinde yaşanan faşist provokasyona karşı siyasetin verdiği sert, tavizsiz ve hızlı tepki çok önemli bir şey söylüyor: “Bu ülkede böyle ırkçı kafalara, nefret söylemine ve ayrımcılığa geçit vermeyiz. Derin operasyonlara müsaade etmeyiz. Toplumun fay hatları ile oynatmayız.” Yürek burkan, insanı insanlığından utandıran bu olaydan sonra çok önemli bir umut ışığı bu.

        Ancak acaba yargı aynı hassasiyetle mi yaklaşıyor hadiseye? Açıkçası Gölbaşı Başsavcılığı’nın soruşturmayı “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet” suçundan yürütmesi, nefret suçu olarak değerlendirmemesi, organize bulmaması üstelik bir de haksız tahrik arayacağının iddia edilmesi tam tersi bir tabloya işaret ediyor.

        Soruşturmanın örgütlü suçlar kapsamında, nefret suçu olarak değerlendirilmesi çok önemli. Bir cenazeye etnik aidiyeti nedeniyle karşı çıkılması, “Burası Türk mezarlığı, buraya gömdürmeyiz” denmesi, ırkçılık ve nefret suçu değilse, nefret suçu nedir? Şayet savcılık işi böyle hafife almaya devam ederse provokatörler amaçlarına ulaşmış, yaptıkları yanlarına kâr kalmış olacak...

        **************

        SEZGİN TANRIKULU’NA AÇIK TEHDİT

        HRANT Dink’in hissettiği güvercin tedirginliğini hiçbir zaman unutmamalıyız. Onun gibi bir değeri maalesef derinliklerden gelen bir el yok etti. Bu utancı bir kez daha yaşamak isteyenler mi var? Yoksa aynı iğrenç zihniyet yargı eliyle yine bizi boğmayı mı hedefliyor?

        Aysel Tuğluk’un cenazesine saldıranlara yönelik savcılığın gevşek tavrını eleştirirken Sezgin Tanrıkulu’na uçakta tehdit içerikli tweet atan bir yolcunun haberi geldi. CHP milletvekilini korkmadan, utanmadan ölümle tehdit ediyor! Kendini gizleme gereği bile duymuyor. Üstelik bunu yapan “sözde” hukukçu!

        Bu olayın da tıpkı Tuğluk’un cenazesindeki provokasyon gibi hafife alınmaması, o şahsın bir ifadeyle bu işten “yırtamaması”, konunun yargıya intikal etmesi şart. Allah aşkınıza, FETÖ denen rezil terör örgütü yüzünden 2007’lerdeki iğrenç günlere geri dönmeyi normal mi sayacağız? Bu iklim Ergenekon’un sevdiği iklim. Art arda yaşanan gelişmeler “Bu kadar da tesadüf olur mu?” dedirtiyor...

        **************

        ISRARLA VE BİR KEZ DAHA ERGENEKON DİYORUM

        BUGÜN tribünlere oynamak dışında bir gayesi kalmamış bazı isimler kendilerini inkâr etmek pahasına Ergenekon ile ne kastettiğimi anlamazdan gelseler de Türkiye’nin kodlarını biraz bilen herkes böyle provokasyonların kendiliğinden gelişmediğini, her zaman arkada birtakım derin bağlantıların rol almış olduğunu bilirler, görürler. Hrant Dink’i ölüme götüren süreçteki aktörler de, Maraş, Çorum, Sivas katliamlarındaki gizli el de, kanlı 1 Mayıs’taki organizatörler de aynı yerden besleniyordu. Alkış almak istediğiniz kesime hoş görünmek için üzerini örtmeye çalışsanız da gerçek değişmez. Bunun adı Ergenekon’dur, “gladio”dur, kontrgerilladır... FETÖ ile Ergenekon birbirlerini kırmış olabilirler, ama bugün iki örgütün de birtakım unsurları devletin bazı noktalarında hâlâ var. Ve bana Tuğluk’un cenazesindeki saldırı fena halde onları hatırlatıyor...

        **************

        AKINTIYA KARŞI GERÇEKLER

        EVET, farkındayım, konjonktür nehri tam tersine akıyor ve herkes bu gerçeği gündeme getirmeye korkuyor. Gündeme getirene hemen ataklar başlıyor. Zamanında sabah akşam Ergenekon lafı eden kimi AK Parti mensupları da sinmiş ve susmuş durumda. Kimileri ise sinik davranıp kendince bu gerçeğin üstünü kapatma derdinde.

        Fakat kim ne derse desin, tek kişi de kalsam, bu ülkedeki Ergenekon gerçeğini yine haykıracağım. Fethullahçı terör örgütü nasıl gerçekse Ergenekon terör örgütü de öyle gerçek. Ziverbey’in komutanı emekli Tümgeneral Memduh Ünlütürk, Ergenekon örgütünün mensubu olduğunu bizzat yazar Erol Mütercimler’e itiraf etmişti. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Kemal Kayacan da Ergenekon örgütünün varlığını kabul etmişti. Bu iki isim de suikasta kurban gitti. Bu bile tek başına çok tuhaf değil mi? Şunu da hatırlatayım: Bu bilgileri ilk yayınlayan Doğu Perinçek’in yayınevidir. “Devlet içinde devlet” niteliğinde böyle bir örgüt vardı ve hâlâ bu örgütün kalıntıları mevcut. Bu konuda çok net kanıtlar ve itiraflar var. Davanın acı hatıralarından ötürü Ergenekon lafı rahatsız ediyorsa yukarıda da söylediğim gibi kontrgerilla, Türk “gladio”su, Özel Harp Dairesi ya da derin devlet diyelim... Ama ismi ne olursa olsun, bu bir gerçek.

        **************

        NAZLI ILICAK VE GEÇMİŞ GÜNLER

        NAZLI Ilıcak’la 2013-2014 döneminde çok program yaptık, Gülenistlerin darbeci bir çete olup olmadığına dair çok kavga ettik. Evet o hep sonuna kadar bu örgütü savundu, Fethullah Gülen’in karanlık yüzünü göremedi. Fakat şimdi çok pişman. Gülen’den nefret ediyor. 1 yılı aşkın süredir cezaevinde ve 73 yaşında. Onun yaşında birçok sanık yaş haddinden tahliye edilip tutuksuz yargılanıyor. Konu Nazlı Ilıcak olduğu zaman istisna yapılmayacağını, salı günkü duruşmada yaşı dikkate alınarak onun da tahliye edileceğini umuyorum...

        Diğer Yazılar