Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEZİ eylemleri ve sonrasında Türkiye’deki demokratik taleplere sonsuz destek veren bir Alman basını vardı hatırlarsanız. Eylemler sırasında ölen gençlerimiz için kıyameti koparmışlardı. Demokrasiyi ayaklar altına almakla suçladıkları Başbakan Erdoğan’a etmedikleri hakaret kalmamıştı. Bizim demokrasimizin gelişmesi adına yaptıkları cansiperane gazetecilikle gözlerimizi yaşartmışlardı. Bizi bizden çok düşündükleri için de bazı aklı evvellerimizin kalbine taht kurmuşlardı.

        Der Spiegel Dergisi, Bild ve FAZ gazeteleri Türkiye’deki insan hakları mücadelesine destek veren Alman medyasının önde gelenleriydi.

        İsrail üç haftadır bombalıyor ya, şu Alman basınının bir de Gazze’deki tavrına bakayım dedim. Ama o da ne... Der Spiegel, FAZ ve Bild’deki haberlere bakarsanız, İsrail’in HAMAS’ı vurduğu iddiası külliyen yalan. Saldırgan olan bir taraf varsa o da HAMAS. Gazze’de vahşice katledilen Filistinli sivillerle ilgili haber desen, ara ki bulasın.

        Özellikle Bild Gazetesi için varsa yoksa mazlum İsrail halkı... Varsa yoksa mazlum İsrail askerlerinin çektiği acılar.... Varsa yoksa HAMAS’ın kazdığı tüneller... Halkını Gazzeli bebeklerden koruyan İsrail askerlerinin karşı karşıya oldukları korkunç tehlikeyi anlata anlata bitiremiyorlar.

        Alman basınındaki bu HAMAS, bizim bildiğimiz soba borularından roketlerle saldıran HAMAS değil. Bu HAMAS başka HAMAS. Öyle roketleri var ki bu HAMAS’ın, mazlum İsrail halkının bunlar karşısındaki çaresizliğini anlatacak kelime hiçbir dilde bulunamıyor. Öylesine vahşi bir örgüt ki bu HAMAS, İsraillilerin gözlerine uyku girmiyor.

        Ne yalan söyleyeyim, Alman basınındaki bu haberleri okudukça gözlerime inanamadım. Gezi’de yitirdiğimiz gençler için Almanya ziyaretinde Erdoğan’ı “Hoşgelmediniz!” manşetiyle karşılayan, Soma’daki kazada ölen madencilerimize çok üzüldüğü için ‘’Cehenneme git Erdoğan’’ başlığını kullanan hümanist Alman basınına Gazze’de ne oldu anlamadım.

        Erdoğan, AJC’nin maskesini düşürdü

        AMERİKAN Yahudi Komitesi (AJC) 2004’te verdiği ödülü Başbakan Erdoğan’dan geri istedi. Erdoğan da bir mektupla ödülü geri verme kararı aldığını tüm dünyaya duyurdu.

        Başbakan bu tarihi mektubuyla, temsil ettiği milli iradeyi bir yabancı kuruluşun ödülüne karşı rehin bırakmayacağını da göstermiş oldu

        AJC ise bu ödülü geri isteyerek, 10 yıl önce gizlediği yüzünün görülmesini sağladı. AJC ödülü verirken, Başbakan Erdoğan’ı her koşulda İsrail’i desteklemeye mecbur kılmayı hedeflediğini kanıtladı. Verilen ödül AJC için bir borç senediydi esasında.

        Erdoğan ise ödülü aldığı günden beri hem Filistin’le barışa ulaşılmasını sağlamaya çalıştı hem de İsrail’in işlediği hiçbir insanlık suçuna sessiz kalmadı. Böyle davranarak o borç senedini yırtıp atmakla kalmadı, AJC’nin yüzündeki maskeyi de düşürdü.

        Erdoğan, İsrail’in zulmü karşısında sessiz kalmış olsa AJC verdiği ödülü geri istemeyecekti. Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak böylesine kötü bir niyetle verilen ödülü iade etmek, Erdoğan için bir şereftir. Ödülün iade edilmiş olması, AJC içinse bir utanç kaynağı olarak tarihe geçecek.

        Zira bundan sonra AJC’nin vereceği ödülü kabul edecek olanlar bir şeyin farkında olacak. O ödülü alan kişi hür iradesini, temsil ettiği makamı ve vicdanını İsrail’e satmış sayılacak. Dolayısıyla AJC’nin Erdoğan’dan ödülü geri istemesi, kötü bir niyetin ortaya çıkmış olması bakımından son derece hayırlı oldu. Bundan sonrasını AJC’nin verdiği ödülü kabul edecekler düşünsün.

        Diğer Yazılar