Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son günlerde hem gazetede hem çevremde hem de sosyal medya aracılığıyla en sık karşılaştığım soru, “Çocuğumu hangi okula vereyim?” oluyor. Bu soru, çocuk 3 yaşına geldiği andan itibaren sorulmaya başlanıyor. Ailenin çabası, çocukları için en iyi eğitim verecek okulu bulmak. Çünkü çocuklar için yapılacak en iyi yatırımın ona iyi bir eğitim sağlamak olduğunu biliyorlar. Genel olarak da seçmek istedikleri okul türü özel okullar oluyor.

        Özel okullardaki öğrenci sayısı da bu talebe paralel hızla artıyor. 8 bin 18 özel okulda okuyan öğrenci sayısı ise 1 milyon 154 bin 68’i buldu. Oysa 2014-2015 öğretim yılında bu sayı yalnızca 656 bin 96 idi.

        Evet; özel okulda okuyan öğrenciye teşvik verilmesi talebin artmasının bir nedeni olarak görülebilir. Ancak sadece teşvikten dolayı ailelerin çocuklarını özel okula yolladığını söylemek gerçekçi değil. Çünkü aileler proje okullar başta olmak üzere devlet okullarında yürütülen uygulamalardan ve eğitimin kalitesinden endişeli. Bu yüzden de bütçelerini zorlayarak, kredi çekerek, çocuklarını özel okullara yollamak istiyorlar.

        Peki çocuğunuzu özel okula yollamak kolay m?

        Okul arayışında velileri şaşkınlığa düşüren ne biliyor musunuz? Çocuklarını gönderecekleri okulu bulmaları, bütçelerini ayarlamaları yetmiyor. Bir de seçtikleri okulun onları kabul etmesi gerekiyor. Çünkü artık okullar anaokulundan itibaren kabul edecekleri öğrencilerini seçiyor. Birçok veli, çocuğu “kabul sınavı ya da kabul mülakatını” aşamadığı için okulların kapısından dönmek zorunda kalıyor.

        Geçmişte sayılı birkaç okulda yaşanan “öğrenciyi seçme” uygulaması, bugün tüm okullara ve sınıf kademelerine yayılmış durumda. Anaokulu ve ilkokula başlayacak çocuklar, önce okulların rehberlik hocalarının da aralarında yer aldığı bir komite tarafından “mülakata” alınıyor. Bu mülakatta başarılı olan kayıt hakkını kazanıyor. 2’nci sınıftan itibaren ise çocuklar “kabul sınavını” aşmak zorunda. Türkçe, Matematik başta olmak üzere en az 4 dersten sınava giriyorlar. Bu sınavda başarılı olan, okulun ara sınıfına girme hakkını elde ediyor. Bir de okullardan indirim almak isteyenleri “burs sınavları” bekliyor. Bu sınavlarda başarılı olanlar da genel olarak akademik başarının düşmesi durumunda kaybedecekleri burs kazanıyor.

        Daha 3 yaşından itibaren çocuklar, annebabalarının ellerinde okul okul gezip uzun kuyruklarda bekleyerek, mülakatlara, sınavlara giriyor. “Başarı” ve “başarısızlık” duygusunu 3 yaşında yaşamaya başlayan bu çocuklar, daha okula adımlarını attıkları anda nasıl bir eğitim hayatı önlerinde uzanıyor öğreniyor. Çünkü daha aşmaları gereken TEOG, YGS, LYS, KPSS, ÖABT, TUS, YDS gibi üçlü ya da dörtlü harflerle tanımlanan onlarca sınav olacak.

        Diğer Yazılar